Hoşgeldiniz🌸
Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen☁️
Hevesim kaçıyor sonra🙁
İyi okumalar🌈
•••
"Kalp hızlı atıyor. Renkler ve sözler... Nasıl cesur olunur?-"
Tam şarkının devamını söyleyeceğimde ayağımın taşa takılmasıyla sendeledim fakat Riki'nin belimden tutması ile düşmekten kurtuldum ve Riki'nin eli belimi sarmışken, gözleri gözlerime kenetlenmişken şarkıyı söylemeye devam ettim; "Düşmekten korkarken nasıl sevebilirim?"
"私はあなたを抱きしめます"
[ben seni tutarım.]Kaşlarımı çattım. Neden Japonca konuşmuştu şimdi?
"Ne söyledin?"
Sorumu duymazdan gelip "Neden bu kadar çok içtin ki?" diye sorduğunda omuzlarımı silktim ve Riki'nin kollarının arasından ayrılıp yürümeye devam ettim. Bir yandan da konserde en son çalan şarkıyı söylüyordum. Aklıma takılmıştı.
Ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama arkamdan gelen Riki hızlanıp önüme geçmiş ve yolumu keserek durmamı sağlamıştı.
"Ne oldu?"
Hiçbir şey demedi soruma karşılık. Sadece önümde diz çöküp ayakkabımın bağcıklarını bağlamaya başladı. İki bağcığımı da bağlayıp güzel bir kurdele yaptıktan sonra ayağa kalkıp "Eve gidelim mi artık?" diye sormuştu.
Omuz silktim. Yürümek istiyordum.
"Yürümek istiyorum."
Birlikte saatlerce yürüdük Japonya'nın güzel sokaklarında. Küçük bir parkta bir süre salıncakta sallandık yan yana. Tesadüfen denk geldiğimiz havai fişek gösterisini izledik. En sonunda ise Riki'nin ablasının evine geldik.
Ben kendimi içeriye girer girmez salondaki koltuğa atarken Riki doğruca mutfağa gitmiş, birkaç dakika sonrasında ise elinde bir fincan kahve ve bir adet karamelli çikolata ile geri dönmüştü. Elindeki fincanı ve çikolatayı bana verdiğinde "Sen içmeyecek misin?" diye sordum.
Başını salladı olumsuz anlamda.
"Kaç madde kaldı Japonya için?"
Sorusu ile hiç yanımdan ayırmadığım minik not defterimi çıkarttım.
"Kalemin var mı?"
Beni onaylayıp hızla salondan ayrıldı ve bir kaç dakika sonra elinde kalem ile yeniden geldi. Getirdiği kalem ile bir maddenin daha üzerini çizdim.
"On bir tane madde kaldı."
"Onlarıda yaptığımız da gidecek misin?"
"Hmhm."
"私が行かないでと言ったら、あなたは残りますか?"
[gitme dersem kalır mısın?]"Japonca konuştuğunda seni anlamıyorum..."
"Ruh eşlerine inanır mısın diye sordum."
Hayır, kesinlikle bunu sormamıştı. Japonca bilmiyordum ama kurduğu cümle bana çok yoğun hissettirmişti. Ruh eşlerine inanır mısın diye sormuş olamazdı. İki cümle aynı hissettirmiyordu...
"İnanırım. Ya sen?"
"İnanmazdım."
"Seni inandıran ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓]Heart to Heart || ʷᵒⁿᵏⁱ
Fanfic[tamamlamdı] Yakıcı güneş, mavi gökyüzü, güzel dalgalarıyla bir deniz ve senin için atan kalbim; birde kalbimin senin için atışına şahitlik eden Japonya.