Leyanın anlatımıyla
İkimizde daha ne olduğunu idrak edemen bir kaç şovelye topraği bükerek bizi uzağa fırlattı ikimzde bi anda yere yapıştık dudağım sivri bir taşa çarptı taş dudağımı patlattı ve kanamaya başladı ülküye baktım onunda kaşı kanıyordu ikimizde ayağa kalktık
Yazardan
İki kızda ayaktaydı leya ülküye baktı tek kaşini kaldirip kafasini hafiften sağa çevirdi ve ülküde kafasını salladi sözsuz anlaşmışlardı ülkü bi anda hava bükmeye başladı havayla halkın tuttuğu meşalelerden birini leyaya getirdi leya ateşi ellerine aldı anlık bir düşündü güçünü kulanıp kullanmamakta kararsız kaldı fazla güçlü olduğunu biliyordu eğer kontrolu kayıp ederse felakete yol açabilirdi etrafına baktı ülkünun üstüne gelen büküculerı fark etti kullanmaktan başka seçenek yoktu elindeki ateşi büyüttü diğer elindede ateş oluştu ateş bukebilmesi için küçük bir kıvılcım yeterdi ülkünün üstüne gelen insanlara küçük ates topları fırlattı ülkü leyanın yaptığı şeyi görup gülümsedi ikisde suan oyle korktucu görunuyorlardı leyanın ellerıne iki tane devasa ateş topu ülkünün yanındada bi tane hava hortumuyla flimden çıkmış kötülere benziyorlardı leya ve ülkü etaflarına baktı herkes korkmuş bir şekilde onlara bakıyorlardı hava ve ateş güçü birleşince ne kadar kontrol edilmez bir tehlike olduğunu hepsi biliryordu ve bu iki prenseste şuan dokunulmazdı leyanın saçını uçuşuyordu gözlerı kızıldı çünkü gücünü kullanıyordu ülkününse elbisesi uçuşuyordu tek gözu beyaz tekki griydı havanın kendine özgü bir rengi olmadığı hava bükücülerin gözleri bu renklere bürünürdü leya etrafına baktı tüm halk etraflarında çember oluşturmuştu elinde hala ateş topları vardı ellindeyken dahada kızılaşıyorlardı ve konuşmaya başladı''bizim amaçımız size vermek değil buraya geldik çünkü birini arıyorduk size zarar vermek istemiyoruz aradığımız kişiyide bulmadık-'' ülkü leyayı dürttü ve kaş göz yaptı leya umursmadı bile ülkünün yüzü düşmüştü
'' şimdi gidiyoruz merak etmeyin'' leya elindeki ateşleri birleştirip yok olana kadar ellerini ovaladı ülküyse elini serbest bıraktığında hortum yok oldu tam gidicekleri sırada biri arkadan bi ses '' durun'' dedi iki kızda arkalarını döndüler ve isimsiz toprak prensini gördüler toprak prensi yanlarına gitti'' aradığnız kişi benim sanırım'' diyip ülküye sırıttı ülkü utandı yanakları kızardı leya göz devirmeden edemedi toprak prensi konuşmaya devam etti'' sizi sarayda bi kaç saatliğine misafir etmekten onur duyarım tabii sizde isterseniz'' ülkü beklentiyle leyanın yüzüne bakmaya başladı leyadan sadece bir yaş küçüktü leya 19 ülkü 18 yaşındaydı ama şuan 5 yaşındakı bir çocuk gibiydi leya ülkünün beklentili tatlı gözlerine bakarak ne kadar içi rahat etmesede prensin teklifini kabul etti prens gulumsedi ve kizlara"beni takip edin"dedi kizlar prensi takip ettiler ülkünün içi içine sığmıyordu fakat leya bu durumdan fazlasiyla rahatsizdi ülkünun düşman halktan birine aşik olmasi yetmezmiş gibi bu kişinin prens olmasi ve ek olarak şuan düşman halkin sarayina gitmeleri fazlasiyla morelini bozuyordu ama arkadaşinin hevesini kırmak istemiyordu toprak prensi durumu fark etmis olucak konuşmaya başladi"bugunluk düşmanliği bir yere bırakalim ve tanişalim bugun savaş açmicağima toprak tanriçasi adıyla yemin ediyorum" gülümsedi
aklina birsey gelmiş olucakki tekrar konuşmaya başladı ülkuye bakarak"o gun adınızı öğrenme fırsatim olmadi prensesim ben yağız toprak prensiyim görduğünüz gibi" dedi ve güldü ülküde sırıtarak"bende ülkü hilal ama hilal diyebilirsin görduğun gibi hava prensesiyim"leya şok olmuştu buyuzden bi anda yürümeyi bırakti az önce hilal diyebilirsinmi demisti ülkü toprak prensine ülkü ailesine bile hilal dedirtmiyordu leya en yakin arkadaşi olsa bile ne zaman leya hilal dese bağırımaya başlıyordu ve toprak prensine bunu demesi şok etmişti ülkü leya durunca oda durup arkasina bakti ve tek kaşını kaldirdi leyada kafasiyla yağızı işaretledi sonra ülküye bakti ülkü anlamiş olacakki sadece kafasini salladi ve yürümeye devam etti leya ne kadar hâlâ yaşadığı şeyi atlatamamış olasada ülkülere yetisti yağız bu sefer leyaya sordu isimini leya soyledi sonra bu ikili bi daha konuşmadi saraya varana kadar sadece ülkü ve yağız konuştu en sonunda saraya vardilar muhafizlar hemen gardini aldi çunku hepsi leyayi taniyordu leya düşman topraklarda çok taniniyordu acmasizliğiyla vurdum duymazliğiyla ama herkes yanlis biliyordu leya acimasiz değildi tek yaptiği kralliğini korumakti leya muhafizlarin gard aldiğinı gorunce sırıtti onlari korkutmuş olmak hoşuna gitmişti yağız"kapiyi aç saldiri savaş falan olmicak misafirimiz olucaklar"dedi muhafizlar eminmisin dermişcesine yağıza baktılar yağız tekrar kapiyi aç dediğinde açmak zorunda kalmişlardi leya ve ülkü zafer kazanmiş gibi sırıtıyorlardi leya geçerken muhafizlara göz kırptı ve gülerek yurumuye devam etti yagızı takip ediyorlardi saraya girdiler
Saray yeşil ve kahverengileriyle doluydu toprak halkina yakişır bir şekilde heryer mukmmeldi ama kizlarin anlamadiği birsey vardi sarayin tam ortasinda yuvarlak bir toprak parçasi vardi iki kizda anlamaz bir şekilde oraya bakmaya başladi yağız"toprak kraliyettinde asansorler boyle oluyor o parcanin altı bir suru toprakla dolu binen kisi topraği bükerek istediği katta ulaşıyor"dedi kızlar şok olmuştu yağız sırıttı o parçaya doğru ilerlemeye başladi kizlarda arkasindan gitiler yağız toprağa adim atti kizlarla el işareti yaparak çağırdı merakla yağıza bakmaya başladılar yağız ufak bir gülüş attı sonra toprak bukmeye başladı toprak parçası yükselmeye başladığında iki kızında kalbi yerinden çıkıcakmıs gibi leyanınkı koku ve heycandan ülkününki ise aşktan yağızı toprak bükerken izlemek onun kalbini hızlandırıyordu toprak bükerken onu izlemek bu diyardaki en mükmmel şey olabilirdi
sonunda yağız toprak bukmeyı bırakmişti ve yürümeye balşadı prenseslerde arkalarında gidiyordu yağız bir odaya geldi kapıyı açmadan önce bi anda leya döndü ve bakmaya başladı '' içeride su prensi çağan var nerdeyse tüm günler birlikteyiz ateş prensesi şimdilik senden düşmnlığnı bir yere bırakmanı ve normel olmanzı istiyorum düşmanmış gibi değil bügünden sonra istediğin gibi dümanlğına devam edersin.'' leya bundan ne kadar memun olmasada kabul eti bir gündü zaten sadece sonra herşey normelleşicektı
yağız rahatlamış bir şekilde açttı kapıya doğru gelen su prensı''olum saatlerdeir nerdesin ağaç-'' sözünü bitiremeden leyayları gördü kapıda anında su fırlatmaya başladı leya ne olduğunu bile anlamımıştı neyseki leya suyu havayı bükerkek başka yere firlattı yağız'' çağan hemen kendini savunmaya geçme ben çağırdım bugün düşmanlığını bir yere bırakıcaksın tamamı?'' çağan ' olum sen ciddimisin bunların burda ne işi var ya'' leya hemen söze atladı'' bende sana çok meraklı değilim su boloncuğu arkadaşım istediğğ için kabul ettlm sende kabul et 1 gün zaten birşey olmaz ama bebek gibi mızmızlancaksanda karışmam'' çağan yağıza baktı yağızda pmuz silktı 'çağan'' tamam kabul ediyorum ama sadece bir gün'' leya'' afrin su boloncuğu ilk defa bebeklik yapmadın ve düzgün bir karar verdin şaşırttıcı '' leya sırıtttı ve çağanın omuzuna çarparak geçti çağan sinirden delirmek üzereydi ona kalsa o egolu ateş prensesini orda öldürürdü ama yağıza söz verdiği için sessiz kalmaya karar verdi
.
.
.
Bayadır bölüm attmıyordum nednesiz şu bölümü 1 aydan uzun süredir yazıyorum kısa oldu kusura bakmayın telafiler gelicek uzun süre bölüm atmadığım için özür dileriim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşman kraliyetler
Fanfictiondüşman kraliyatlerin(su kraliyeti ve ateş kraliyeti) prens ve prensesi birbirlerine aşık olur....