"Günaydın Deva" diyen abimin beni iteklemesiyle uyandım."Abi dur ya" dedim örtümü sağ kolumla üstüme örterken. Gayet fazla güç uygulamama rağmen abim örtüyü rahatça kaldırınca çokta şaşırmadım. vücudu çelimsizdi ama güçlüydü. Onun aksine benim vücudum gayet yapılıydı. Gücümünde olduğunu düşünüyorum ki vardı. Bu sırada içeriden annem seslendi
"Deva kalk gel kahvaltıya" bıkkınca ayaklandım ve yastığın altından telefonumu alıp cebime koydum.
"Noldu hemen kalktın" dedi abim imayla. tam ağzımı açacaktım ki içeriden yine annem seslendi
"Dicle uğraşma çocukla gel" bu sefer ben sırıtıp abimin arkasından mutfağa ilerledim. Bugün dışarı çıkarım diye düşünüyordum, bir etrafı tanıyayım, ne nerede bakalım.
Annem mutfaktaki masaya dolapta ne varsa koymuştu. Çok bir şey yoktu zaten taşınmadan dolayı. Hemen oturup yemeye başladım.
"Deva, annemi beklesene ayı" dedi abim sinirle. Bana doğru ilerleyecekken annemin otur oturduğun yerde tarzı sitemiyle olduğu yerde kaldı. Çok açtım ne yapayım. Annemlerde oturunca güzelce kahvaltımızı etmiştik.
"Anne ben çıkıyorum göz atıcam etrafa" dedim ayaklanıp tabağı tezgaha bırakırken."Bende geliyorum." dedi abim bana doğru. Bir şey demedim, onunla bir sorunum yoktu. Odama gittim ve sadece altımdaki pijamayı değiştirdim, araba anahtarını da almadım. Gerek yoktu, yürürdük. Odadan çıkıp kapıyı açtım ve yerdeki spor ayakkabıları geçirdim ayağıma. Arkadan abini görmemle merdivenlerden inmeye başladım. Kapıdan çıkıp
hızlıca aşağı inmeye başladım. Demir kapıdan çıktığımda burnuma dolan temiz havayla derin bir nefes aldım. Abimi de son basamakta görmemle yürümeye başladım. Az sonra yanıma gelmişti zaten. "nereye gidiyoruz" diye sordu sessizliği bozarak."Kahve" diye mırıldandım ileriye bakarken. Abim bakışlarını bana çevirdi.
"Pek hoşlanmıyorum öyle yerlerden biliyorsun" dedi tedirgin bir şekildi. Hafifçe sırıttım
" Sıkıntı yok abi büyükler falan var zaten kısa oturup kalkarız" dedim ve karşı kaldırımın orada kahvehaneyi görünce oraya ilerledim. Bir kaç bakış bu tarafa dönmüştü. Pekte takmadan 4 tane olan basamaklara ilerledim. Merdivenleri atlayarak çıktığımda bir sürü masa olan alana girmiştik. Bi kaç abinin olduğu masadan çağırılınca mecburen oraya doğru yürüdük.
"Selamünaleyküm gençler" dedi 50-60lı yaşlarında olduğunu düşündüğüm bi adam."Aleykümselam abi" dedim ve adamın eliyle otur işareti yapması üzerine sandalyelere çöktük abimle.
"Kimsiniz, Kimlerdensiniz çocuklar" dedi elindeki çayı içerken. Ben ağzımı açacaktım ki abim girdi muhabbete.
"İzmirde yaşıyorduk amcacım. Bazı sebepler sonucunda buraya gelmek durumunda kaldık. Nedenini açıklamayı düşünmüyoruz" masadakiler abimin kibarlığına garip garip baktılar. Şaşırmışlardı, buradaki herkes ağır abi tiplerindeydi. yanıma 15-16 yaşlarında bir çocuk geldi. Elinde çay askısı vardı.
"Neli istersin abi"
"şekerli olsun abicim" beni geçti ve daha sonrasında abime gitti. O sırada abimin "şekerli olsun kuzum" demesiyle çocuğun şaşkın bir ifade takınması bir olmuştu. Üzülmüş gibiydi. Pekte anlamlandıramadım ama önüme döndüm. O sırada amcalarla dolu masanın arka tarafında oturan bedeni gördüm. Azattı bu. Yada abi mi demeliydim bilmiyorum. Dikkati oturduğum masadaydı ve gözü masadakileri inceliyordu. Çok garip bir adamdı o yüzden pek sorgulamadım. Ahmetin de bahsettiği gibi sert bir adam bekliyordum fakat Azat denilen bu adam gayet sakindi. Çocuk çayları getirince dikkatim dağıldı bakışlarımı çektim ondan. Elimi cay bardağının üst kısmına koydum ve ağzıma götürdüm. Bir yudum aldıktan sonra masada oynanan okeye döndü gözüm, daha sonra ise yanımda duran ince bedene.
"kuzum ne zaman gidicez" dedi bana dönerken. Bir kaç saniye düşündüm.
"sen git dolaş istersen ben biraz daha kalayım" dedim kulağına doğru. Belki biriyle tanışırdım, buradaki insanlar arkadaş canlısıydı. Kısaca onaylayıp ayaklandı. Bakışlar ona dönünce hafifçe kafa selamı verdi.
"Ben bugünlük gideyim, iyi günler" daha sonra birini arıyormuş gibi etrafta döndü durdu gözleri. Onun baktığı tarafa bakınca çay servis eden çocuğu gordum.
"teşekkürler ufaklık" dedi ona doğru. Çocuk gülümsedi ve yanaklarının gamzelenmesine izin verdi. Daha sonra boş çay tepsisini dik tutup içeri gitti. Abimde bundan sonra gitmesiyle önüme döndüm. Yanımdaki boş sandalye çekilince gelen, yerin sürtme sesiyle yüzümü buruşturdum. Sağıma baktığımda Azat denen herifi gördüm. Açıkcası yaşını merak etmiştim. Bakışları soldan bana dokundu, daha sonra önüne döndü ve bir okey tahtası alarak oyunu baştan başlattı. Oyunun ortasında Azat taşların gelip gidişiyle gerilip rahatlarken bu durumu bacaklarından fark ediyordum. Bazen bacaklarını birbirine yakınlaştırırken bazen rahatça açıyordu ve ikimizinde kalın bacaklarının birbirine çarpmasıyla sonuçlanıyordu. Bu her seferinde göz ucuyla bana bakmasına sebep oluyor, irkilip önüne dönüyordu. Pekte takmamıştım açıkçası, yanlış anlasam hangi manayla anlayacaktım sanki. Yan yana ve kaslı iki herifin bacakların birbirine çarpmasını kim yanlış anlayacaktı. Arka cebimin titremesiyle elimi oraya attım. Telefonumu aldım ve kimin yazdığına baktım.
- - - -baltanem:
yerleştiniz mideva'mm:
evet evet birkaç şey kaldı. Ondan sonra bitmiş olucak, annemi de çok zorlamamaya çalışıyorumbaltanem:
zorlama hanım annemideva'mm:
içinde kalmasın, rahat ol- - - -
gogusuruz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
αвιм
Short Story"Devâm oldun be oğlum" dedi dudaklarıma odanlanmışken. Usulca ağzımı araladım. "Sende benim özgürlüğümsün Azat efendi" 29.11.23