Maç günü için alarmım çaldı. Alarmı durdurup ayağa kalktım saat sabah 9du maçım 11 deydi anca yetişirdim. Üstümü giyinip spor çantama yedek kıyafet ve orada giyecekleri mi koydum. Aşağıys inip yemek yedim. Diyette olduğum için -zorla diyete soktukları için- Sabah yulaftan başka birşey yiyemiyorum.
Zorla yemeğimi bitirdim bulaşıkla hiç uğraşmadan çantama su şişesi atıp çıktım. Arabama binip maçın olduğu yere sürdüm. Yarım saat sonra arabayı otoparka park edip indim. Arabayı kilitledikten sonra yukarı çıkıp koçumu bulmak ve geldiğine dair haber vermek için ringin olduğu yere gittim.
Etrafıma bakındım gözüm rakibimin iki sandalye yanında oturan koçumu gördü. Hızlı adımlarla yanına gittim. "Günaydın deniz, çok çalışıp kendini yormadın değilmi" dedi. Rakibime baktım. Tekrar koçuma baktım. "Hayır, yatıp enerjimi topladım" dedim. Kadrajımda yüzünün bir kısmını gördüğüm rakibim silik bir şekilde gülümsedi.
"Güzel, maç 2 saat sonra başlayacak" dedi. "11 değilmiydi?" dedim. "1 saat ertelediler istersen spor salonuna inebilirsin maç başlamasına yarım saat kala çağırırım seni" dedi ve önündeki dosyalara döndü. Rakibim gözleriyle spor salonunu işaret etti. "Saolun" dedim ve spor salonuna ilerledim. Muhtemelen arkamdan geliyordu. Bomboş spor alanına girdim. Bu saatte buraya gelmek aptallıktı.
Biri beni kullanılmayan kamera dahi olmayan kapkaranlık bir odaya soktu. Anı refleksle dizimle karnına vuracakken eliyle tuttu. "Reflekslerin güzel şampiyon ama yanlış kişiye" dedi rakibim. Işığı dahi olmadığını bildiğim odanın ışığını yaktı ve kapıyı kapattı.
"Bak şampiyon maç 12de değil 11de yarım saat önce çağıracağım dedi ama 11e yarım saat kala buranın kapısını kitleyecek burada kimsenin olmama nedeni bu. Sen geç kalınca otomatik bir şekilde karşı takım kazanacak buranın anahtarı bende var" dedi ve cebinden anahtarı verdi.
"Burada giyinip gel çünki vaktin kalmayacak 40 dakika var benim gitmem gerekiyor anahtarla ringe çıkma çıktığın yerin orda duracağım anahtarla çıkarsan diskalifiye olursun." dedi göz kırpıp çıktı. Çıktığında anahtarı yere koydum üstümü giyindim ve anahtarı şortumun cebine koydum. Çantamı spor alanının kapısının önüne koydum. Saate baktım. Maçın başlamıda 10 dakika kalmıştı.
Anahtarı kapıya sokup çevirdim ve yavaşça yükselen sesleri duymaya başladım. "Deniz Aksoy son 10 dakika" dümdüz koridorda yürüyordum. Upuzun kotidoru bitirdim ve ringin olduğu sahneye çıktım. Alkışlsr yükseldi. Anahtarı hemen sahne girişinin yanında oturan rakibime attım. Karşıma çıkacak rakip kaçlarını çatıp koçuna baktı. Onun koçuda benim koçuma.
Ringe çıktım. Dişliğimi taktım karşımdaki rakibimin korkulu gözlerine bakarken hakemin işaretini bekledim. Rakibimin gözü acımasızlığa büründü. Hakemin hareketinden sonra dikkatini gözlerime çekip karnına tüm gücümle vurunca sadece sedyelendi. "Siktir" dedim ağzımın içinde. Adam havaya yumruk savurunca eğilip hızlıca döndüm ve boşluğuna vurdum.
Adam bu sefer fazla sedyelenmişti. Adam bana vuracakken engelledim ve karnına tekme attım. Adam geri düştü hakem saymaya başlarken hızlıca oturan rakibime baktım. Arkasına yaslanmış rahat bir pozisyonda gurur dolu bakışlarla izliyordu. Karşımdaki rakibim ayağa kalkıp koşarak yanıma gelmeye başlayınca tam bana yaklaşınca geriye çekilip ringin iplerine takılıp düşmesini sağladım.
"Seni geberteceğim!" dedi sinirle. Derken yüzüme yumruğunu geçirince gözüm döndü ve sinirlenerek vuruşlarım sert ve hızlı bir hal aldı. Oğuzun yani rakibimin bana öğrettiği dönme hareketini yaparak adamın etrafında dönüp başının dönmesini sağladım. Adamın gözleri dönerken karnına sayısız ve güçlü yumruklar geçirdim. En sonunda yüzüne vurunca adam yere serildi. Kalkacak gibi oldu ama tekrar düşerek terli saçlarını zeminle buluşturdu.
Hakem sol elimi havaya kaldırdı alkış sesleri yükseldi koçum bana nefret edercesine bakıyordu. Benim yüzümden milyonlar kaybettiği belliydi ama umrumda değildi. Yan gözle ona baktıktan sonra bana bakan Oğuz'a döndüm. Hala gurur dolu bakışlsrıyla aynı pozisyonda hareket etmeden izliyordu. Ona teşekkür borçluydum.
Elindeki beyaz eldivene dudağımdan akan kanı silip eldiveni çıkartıp attım. Dişliğimide fırlattıktan sonra trübüne atlayıp insanların beni yakından görmesi çığlıklarını umursamayıp ayağa kalkan Oğuz'a sarıldım. "Mükemmel oyundu şampiyon" dedi kulağıma fısıldayarak. "Evet iki mükemmel boksörcümüz Deniz Aksoy ile Oğuz Aktanı birlikte görüyoruz" dedi sunucu. yerde yatan rakibi kaldırıp götürdüler.
"Aksoy ile Aktanı hepimiz birlikte görmesi için ringe alabilirmiyiz" dedi tekrar sunucu. "Bir maç dahamı" dedim aşağıya inerken. "İyi dinle şampiyon görmek için dedi maç demedi" dedi oğuz. Ringe çıktık. Flaşlar yüzümüze patlarken sunucu soru yöneltti Oğuz'a. "Size seyircilerimize en çok gelen soruyu soracağız" dedi sunucu. "Oğuz Aktan kimsenin görmediği Deniz Aksoy'un gülümsediğini gördünüzmü en çok gelen sorulardan birisi" sesini herkese duyuramayacağı için elini evet anlamında hareket yaptı.
Şuan farkettimki evet tek o görmüştü. "Peki siz Deniz Aksoy siz gördünüzmü" nefes nefese başımı salladım. Hala maçın yorgunluğunu atamamıştım. Bazı kızların çığlıkları yükseldi. Bir adam trübünden atlayıp güvenlikleri etrafa savurarak ringe atladı ve bana sarıldı. Çok temas etmeden bende sarıldım elinde bir kağıt vardı. Güvenlikler gelirken durdurdum.
Elindeki kağıdı alıp imzaladıktan sonra güvenlikler bana sarılan adamı çekip aldı. Oğuz gözlerini kısmış bir adama bir bana bakıyordu. "Aktanın olana sarılmak büyük bir yürek ister" dedi sunucu alayla. "Sıradaki maçımız.." derken biz ringten inip koridorda yürümeye başladık. "Aktan'ınmış olanınmış" dedim alayla ve güldüm. "Ne yaşıyor bunlar?" dedim.
"Klasik abartıyorlar işte" dedi oğuz spor solunun önüne koyduğum çantamı aldım kaldırdığım anda çantamdan bir ton su döküldü. Şaşkınlıkla baktım. Çantamın içini açıp şişe mi dökülmüş diye baktım. Lilerin ağzı kapalıydı. Sinirle "geberteceğim o adamı!" diyip sert adımlarla yürürken oğuz kolumdan tuttu. "Ne yaparlarsa yapsınlar birşey söyleme onlara rağmen kazanarak cevaplarını ver" dedi. Göğsüm sinirle inip kalkıyordu. Adımlarımı durdurdum. Spor salonunun yanında duran soyunma odasına girip çantayı fırlattım.
"Yok ben bulucam o adamı" dedim dayanamayarak. Oğuz tekrardan engelledi. Islak çantayı alıp otoparka indim. Arabanın bagajındaki poşete koyup bağladım. "Benim canım çok sıkıldı eğlence merkezine mi gitsek" dedi oğuz ben bagajı kapatırken. "Üstümü değişmem lazım" dedim. "Sen evine sür ben arkandan geliyorum" dedi ve benim arabamın yanındaki arabasını çalıştırdı.
Arabanın içine bindim camı açtım. "B kapısından çıkscağım" dedim oğuza başını salladı. Arabayı otoparktan çıkartıp eve doğru sürmeye başladım. Evin garajına girerken arkamdaki arabada yanıma park etti. Arabadan indik ve içeri girdik. Koltuğa oturup telefonunu çıkarttı. Ben yukarı çıkıp giyindim
Bunları giydikten sonra aşağıya indim. "Sen hiç arabanın çıkartma benimkiyle gidelim" dedi araba anahtarımı alırken omzumu kaldırdım. Ayağa kalkıp garaja ilerledi ve arabayı çalıştırdı arabaya binip sürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚋𝚘𝚔𝚜𝚘̈𝚛
Teen FictionHakem saymaya başladı. "5, 4, 3" derken adam ayağa kalktı. "Seni lanet olası herif!" dedim sinirle. "Darbelerin saniyelik etki eder küçük kız" dedi kalın sesiyle. "Göreceğiz" dedim ve vuruşlarımı hızlandırdım. Odaklandım karşıdan gelen darbeler ka...