Duyduğun tanıdık sesle olduğum yerde resmen buz kesilmiştim. Hayır hyunjin, bunu öğrenemezsin.
Üniformamdaki kırmızı lekelere baktı: "Benden önce resim yapmaya mı gelmiştin?"
Ayaklarımın ve ellerimin soğuktan titremeye başlamasıyla bende olan kontrolü kaybediyor gibi hissetmiştim. Her bir kelimeyi pür dikkatle söylemem hayatımın an meselesiydi adeta.
"A-ah, evet... "
"Tuvalin nerede? Gelişmen için sana resim dersleri verebilirim."
Olduğum yerde çaresizce ölümü bekleyecek haldeydim şuan. Gözlerim yeterince dolmuşken sol gözümden aşağıya doğru süzülen tuzlu tadın çenemden damlamasına izin vermiştim. İkimizi yingyang gibi sanırdım, hwang. Bana yardım edecek misin?
"Hey neden ağlıyorsun?"
Ellerimle yüzümü kapatmış bir vaziyetteyken yakınımdan gelen mayışmama neden olan huzur verici kokusunu hissedebiliyordum. Saçlarımı tapmak istediğim parmaklarıyla okşarken azda olsa üzerimdeki stresi atmış gibi rahatlamıştım.
"Minho.. "
Kesik kesik derin bir nefes alarak devam etti.
"Bu leke bir boyaya benzemiyor.."
Gözlerimi göğüs kafesimde olan sızıyla ona çevirmiştim. Hayır, hayır, lütfen düşündüğüm olmasın..
Benden derhal bir açıklama bekleyen gözlerini üzerimde hissettiğimde belki hayatımın hatasını belki de hayatımın kararını vererek söze girdim.
"Son zamanlarda kayıp olan o popüler kız, Sana.. senin uğruna onun canına kıydım hyunjin. Senin için hayatımda yaşayabileceğim en kötü olasıkları göze aldım, beni bu çukurdan çıkarabilecek bir ışık gördüm sende. Hepsi senin içindi bebeğim.. sana derste aşk mektubunu veren kız, Mina. Onu yui ile beraber arka cephedeki sobada yaktım. Yaptıklarımdan pişman olabileceğim tek şey benden bu yüzden nefret edebileceğindi."
Tepkisiz gözlerle bana bakarken korkum tavan ediyordu.
"Bana bugünde asla zamanını ayırmadın, sevgilim. Benim için çok fazla iyi olduğunu düşünmüştüm, sevgilim. Sorun yok böyle şeyler olabilir. Kesin olduğunu düşündüğüm nedenler yüzünden evet."
Tüm gerçekleri boncuk gibi önüne dizdiğimde bir şey söylemek için ağzını aralamıştı.
"Sen kötü değilsin min."
Parıldayan gözlerimi ona çevirdiğimde bana tam tersi olarak şeytani bakışlarını göndermişti.
"Sen şeytanın ta kendisisin."
***
"Minho! O kıçını kaldır ve hemen mutfağa gel!"
Oynadığım oyunun etkisinden yeni çıktığımdan sandalyede götüm düzleşmiş gibi kalkamıyordum.
Her an dengemi kaybedecekmiş gibi olan adımlarımı mutfağa yönlendirdiğimde gözlerim mutfak dolaplarını temizleyen miniğimde kalmıştı. Şuan ne kadar ateşli göründüğünden haberi var mıydı? Bordo kazağı, bej rengi pijaması ve boynuna yetişen salık sarışın saçları ile bir yunan tanrısını andırıyordu.
"Hey! Ne bakıyorsun?"
Kıkırdayarak yanına geldiğimde sinirlenmiş olacakki düşermiş gibi yaparak yalandan bir çığlık koparmıştı.
"Ahh!!~~ Minho düşüyorum!"
Ellerinde kaybolan minik ellerimi hemen beline doladığımda gülerek dudağıma minik ama bir o kadarda etkili öpücükler bırakmaya başlamıştı.
Nazik hareketleri gittikçe sertleşme başladığında pürüzlü dilini ağzıma gönderdi. Şuan ki pozisyonumuzda ciğerlerim nefessizlikten iflas etse bile ayrılacak halim yoktu.
Alt dudağımı dişleri arasına alarak emmeye başladığında arsız elleri tişörtümün altındaki çıplak tenimde seyahat ediyordu. Göğüslerine koyduğum ellerimi omuzlarına vurduğumda nefessiz kaldığımı anlamış olacakki sesli bir şekilde ayrılmıştı.
"Bu gece benden kaçamayacaksın güzelim"
Dudağımın kenarı yukarı kıvrılırken "Hayal dünyan güzelmiş"
"Evet, çünkü sen varsın."
Kalçamdan destek vererek beni kucağına aldığında kollarımı terli boynuna doladım. Bu çocuk gerçekten en üst seviyeydi. Ondan üst seviye olamazdı.
***
Selamm😃😃
Yandere bitti..
Bitirdigim ilk fic olacak chsjhcgdg
Yazim yanlisi varsa çok uzgunum kontrol etmedim
Baska bi ficimde gorusmek uzere<33
Hyunjin⤵️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
