~2

14 2 0
                                    

Jeongin'i evimde ağırlamam üzerinden yaklaşık bir buçuk hafta geçti. Onu bulduğum sokaklara ne kadar bakınsam da daha hiç karşılaşmadık.

Bu bir buçuk haftalık süre zarfında jeongin'in tamamladığı şarkı sözlerinin devamını getirip şarkıyı grupça bizi dinleyenlere sunduk. Daha ikinci gün olmasında rağmen şimdiden çok ilgi gördü ve grubumuzun popüleritesi gittikçe büyüdü. Hatta bazı bar gibi mekanlarda çalmamız için tekliflerde bulunanlar oldu. Ve bu bizim için gerçekten büyük bir fırsat.

Okula doğru koşuştururken telefonumun çalması ile duraklayıp açtım nefes nefese cevap vererek yoluma devam ettim.

- Alo?

- Ya! Hyung amacın bizi çıldırtmak mı? Ağaç olduk nerde kaldın?

- Aramasan çoktan oradaydım kapat geliyorum.

-Aman be.

Changbin'in öfleyip kapatmasının ardından ben de okulun bahçe kapısından içeri girdim. Saate baktığımda toplantıya on dakika kaldığını gördüm. Beni gereksiz yere aceleye sokmuşlardı. Biraz soluklanıp üniversitenin müzik bölümüne doğru ilerledim.

Kapıdan içeri girdiğimde ben hariç herkesin geldiğini görmemle masanın başına geçtim.

- Hoşgeldin patron kahve ister misin? Malûm Ceolar hep toplantıya en son girer ya.

- Şuan değil Yeon lütfen.

Sakin bir nefes aldıktan sonra grupça son zamanlarda ki ilerlememizi, çıkarılacak yeni şarkıları ve çalmayı kabul ettiğimiz mekanları konuştuktan sonra biraz da prova yapıp günü bitirdik. En azından grup konusunda. Çünkü daha girilecek lanet derslerim vardı. Benim hayatım da böyleydi sürekli bir şeylerin ardından koşuşturup dururdum.

Bu günün yoğun olacağını bildiğim icin hazır molamda iken bir kahve alıp kendime gelmemin iyi bir fikir olacağını düşünüp kafeye dogru ilerledim ve filtre kahve alıp çıktım.

Okula doğru girerken bi anda yanımdan geçen Jeongin ile durdum ve ona seslendim.

- Jeongin?

Jeongin anlık durup bana baktı ve gülümseyip,

- Ah hyung? Merhaba.

- Karşılaştığımızdan beri görüşmemiştik, burda mı okuyorsun?

- Okumak?

Nefes verircesine gülüp devam etti.

- Hayır bir işim vardı onun için geldim. Bu arada yeni çıkan şarkınızı dinledim gerçekten çok başarılı olmuş tebrik ederim.

- Ah, sağol senin yardımın olmasa belki bu kadar iyi olmazdı

- IN, gidelim

Konuşan yabancı sese baktığımda bana dik dik bakıp en başından beri yanımızda olup jeongine seslenen çocuğa baktım oldukça şık giyimliydi. gerçi jeongin de öyleydi.

- Görüşürüz hyung! Kıyafetlerini yakin bi zamanda teslim ettiririm.

Demesi ile gitmesi bir oldu.

- Hey numaranı-

Seslensem de çoktan gitmiş olduğu için duymamıştı ben de sözümü kesmiştim.
Geçen hafta pansuman ettiğim yaraları iyileşmiş izi bile kalmamıştı ama yeni yaralara sahipti. Ne kadar gülümsese de yüzündeki yorgunluğu da oldukça belliydi.

Bir problemi mi var diye düşünürken bi anda çığlıklar eşliğinde insanların toplandığı yere doğru ilerledim. "Yine birinci sınıflar aptal bir şakanın eşiğindeydi anlaşılan" diye düşünürken kanlar eşliğinde bir insan bedeni görmem ile elimdeki kahvenin yere düşmesi bir oldu.

Önümdeki manzara ile bedenim donup kalmışken insanların da aynı halde olduğunu görüyordum. Tanıdığım ikinci sınıflardan bir çocuk adamın nabzını kontrol ettikten sonra kafasını iki yana olumsuz anlamda sallaması ile çığlıklar arttı. Çok geçmeden polis ve ambulans geldi.

Ölü beden kaldırılıp götürülürken polis de durumu araştırıyordu. Ölen kişi Park Na Gyeom isimli bir öğretmenmiş. Mimarlık bölümünden olduğu için tanımıyordum. Fakültenin tepesinden atlamıştı ya da

İtilmiş de olabilirdi...

Böyle bir olaydan sonra derslerin devam etme imkanı olmadığından herkes evlere dağılmış olası bir durumda sorguya çağırılabileceğimizi söylemişlerdi.

Bizimkiler beni o olaydan sonra kafa dağıtmak için mekana çağırsalar da yorgun olduğumu söyleyip onları reddettim.

Jeongini gördüğüme sevinsem mi yoksa böyle bir olaya şahit olduğum için üzülsem mi bilmediğimden boş vermeye karar verip elime gitarımı alıp hoş melodiler çıkarmaya başladım.

Çalmak için değil, rahatlamak için yapıyordum iyi geliyordu. Bazenleri piyano sesleri açıp uyuduğumu hatırlıyorum. Minik, naif ve kulağa güzel gelen sesler hep sakinleştirmiştir beni. Bunun da sebebi büyükannemdi. Felixle küçükken ne zaman onda kalsak bize kurabiye ve sıcak süt verip piyano çalardı.

Kapının kilit sesini duymamla içeri Felix'in gelmesi bir oldu. Bana bakıp,

- Hayırdır? Cenaze görmüş gibisin hyung.

- Gördüm zaten, diye yanıtlayarak gitarımı kılıfına geri koymuştum.

Felix anlamaz bir sekilde bakarak sorgularken yarın anlatacağımı söyleyip duş aldım ve odama çekildim. Normalde geceleri bi damla gelmeyen uykum şimdi deli gibi gelmişti. Pijamalarimi gelip yatağa geçtim. Fırsatı kaçırmamak gerekti. Başım yastığa değer değmez uyuya kaldım zaten.

Grup😉🎸🎼

Changchang~
Arkadaslar
Bugün olan olay
İntiharmış

Alcohol / JeongchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin