3

344 38 18
                                    

15/04/2022, Cuma

Alican'ım,

Bugün benim doğum günüm. 40 yaşımdayım. Arkadaşlarım büyük bir kutlama hazırlamak istedi ancak reddettim çünkü istemiyorum.

Kendimi biliyorum, genelde içmeye başladığım zaman sonu gelmiyor. Alkollüyken bazı insanları uzaktan görünce sana benzetiyorum ve çok mutlu oluyorum. Sonunda geldin diye düşünüyorum, ancak hiçbir zaman gelmiyorsun.

Kutlamaların, hediyelerin, hatta güzel zamanların sensiz hiçbir kıymeti yok. Bugün belki ararsın diye telefonumun başında bekledim ancak aramadın. Mesaj da atmadın. Ben bekledim, pişman değilim.

Günümü soracak olursan, her zamanki gibi sıkıcı geçti. Restoran bu aralar pek işlemiyor, senin olduğun zamanki kadar yoğun değil. Belki de müşteriler senin el lezzetini arıyor.

Hatırlar mısın bilmem ama doğum günü demişken ister istemez yine seni hatırladım, 5 Ocak 2020'de, yani senin doğum gününde, ne kadar eğlendiğimizi hatırladım.

Ben şu an çok mutsuzum ve hiç eğlenmiyorum Alican.

Dışarıda güzel bir yemek yiyelim diye düşünmüştüm, arkadaşlarınla da senden gizli iletişime geçip plan yapmıştım. Kıvanç, Barbaros ve Tolga çok mutlu olmuştu.

Ancak sen dışarıda kutlamak istemedin, hava soğuk zaten, vaktimizi evde geçirelim dedin. Biz de sana uyduk; çeşitli içkiler, atıştırmalıklar aldık. Sevdiğin yemekleri pişirdik ve tatlı bir pastayla doğum gününü kutladık. İyi ki doğdun diyerek şarklı söyledik, o kadar duygulandın ki gözlerin doldu.

Hediyelerimizi açarken suratındaki mahçup ifade hiç kaybolmadı, her seferinde ne gerek vardı ki diyerek bize kızdın. Tabiki de gerek vardı, sen hepimiz için çok değerliydin Alican'ım.

Şimdiyse yine aynı sandalyede, aynı yerde sana bu mektupları yazıyorum. Doğum günüm ya da değil, hiç fark etmiyor. Sen olmadığın için benim gözümde hala çok sıkıcı ve anlamsız bir gün.

Her neyse, doğum gününü kutladığımız gün biraz sarhoş olmuştuk, biz hariç diğerleri çoktan gitmişti. Sen de içmiş olmana rağmen bir yandan evi toplamaya çalışıyordun. Mutfağın amerikan mutfaktı, aspiratörden gelen ışık ortamı azcık aydınlatıyordu, ancak hâlâ loştu. Tüm çöpleri büyük bir torbaya toplayıp sabah evi süpüreceğini söyledin. Hoparlöre bağlı telefonundan çalan şarkılar sana her zamanki gibi ev temizliği konusunda motivasyon olmuştu. Ben bulaşıkları makineye yerleştirirken gelip belime sarıldın, bu halin bana çok tatlı gelmişti. İşim bitince sana döndüm, mutfak sandalyesinde beni izliyordun, alkolden dolayı yüz ifaden gevşemişti. Loş ışık göz bebeklerini büyütmüştü.

"Hadi dans edelim." dedin. Saat gecenin 2'si ya da 3'üydü. Güzel beline uzanıp seni kendime çektim.

Oradaydık, gecenin ortasında, mutfaktaydık.

Aspiratör ışığında dans ediyorduk.

Ordaydım, ordaydık. Hepsini çok iyi hatırlıyorum.

Gülümsemeni, kafanı boynuma sokmanı, ellerinle omzumu kavramanı...

Bir süre geçtikten sonra esnemeye başladın, kıyamadım. Tüm ışıkları kapattık, kapının kilidini iki kez çevirdim, odana gittik. Yatağına uzanıp uyumaya çalıştık ancak yanıyordum. Senden uzak kalan her hücrem beni yakıyordu, durmadan sana dokunmak istiyordum. Bunu anlamış gibi üşüdüğünü söyleyip bana sarıldın. Kokunu içime çekerek uyudum. Saçına öpücükler kondurdum.

Seninle uyumayı çok özledim, Alican.

Lütfen artık geri dön.

Danilo

letters from a kitchen//alicanxdaniloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin