dokuz

96 7 6
                                    

Uzaktan ağaca yaslanmış şapkalı biri bana bakmaya başlamıştı. Yaklaştıkça secebildim şapkasının ardından. Yanına geldiğimde karşımda sapkasını çıkarmasıyla hafif bozulan saçlarıyla sunghoonu gördüm. Her hareketinden etkilenecek durumdayım. Tanrım bu nasıl bi güzellik! Yüz yüze olmam tuhaf ve tedirgin hissettirdiği gibi birseyler beni gittikçe gözlerine doğru çekiyordu. Gözlerinde kayboldum.

"Geldin." Konuşmasıyla uyandım. Ağzımdan zorla birseyler çıkardım. "Burdasın... gerçekten buldun. Vay be." Sırıtıp yanıma yaklaştığında geriye gittim. Ben gittikçe o da geliyordu arkama bile bakmıyordum. Parkta bizden başka kimse yoktu. Adamlarını falan da görmemiştim. Hayret isini tek başına mı halledecekti? Kalbim git gide hızlanıyordu. Korku muydu yoksa heyecan mıydı? Ben ne hissediyordum?

Arkadan birseye takıldığımda tokezledim. Düşeceğimi düşünüp gözlerimi yumarken o kollarımdan tutup kendine çekmişti. Gözlerimi zorla açıp yukarı baktığımda o gözlere kapıldım tekrar. Alaycı gülümsemesi bile beni kendine çekiyordu. Birden gözlerimi kaçırdığımda olduğumuz pozisyonun farkına vardım. Aramızda bir santim bile yoktu, elleri ellerimdeydi iki aşık gibiydik ve bu çok utanç verici agagaahaghh!
"Niye kaçıyorsun?" Nefesi yüzüme değdiğinde nefes verdim titrekçe. Kalp atışlarımı duymasindan korkuyordum siktir et titremeyi! Gördü döneceğini zaten. Hemen ayrıldığında aramizdaki mesafeyi açmıştım biraz olsun. "Ne konuşacaksın?" "Gel oturalım." Geldiğimiz gibi geri gittik ve banka oturduk. Bisey söylemesini bekledim yüzüne bakarak. İç çekti ve konuşmaya başladı. "Kucuktuk... Ben ondan daha buyuyum tabiki biliyorsun senle aynı yaşta olaraktan 6 yaş vardı aramızda. Bazen beni sinir etse de severdik birbirimizi, yapmadığımız şey yoktur. Ben gidince çok etkilenmisti jake.
Günlerce ağladığını duymuştum. Size anlatmıştır zaten olanları, uzaktan akraba olduğumuzu. O olduğunu nasil anlayamadım bilmiyorum inanmak istemedim heralde. Bu yüzden ona karşı olan hislerimi gostermistim onunla o türden konuşmuştum. Siz açıkçası baya sinirime gidiyordunuz aramıza girdiğiniz için. Ama bide guluyordum bu halinize." Son sözlerinde kıkırdadı. Normal insanla konuşuyormuş gibiydim rahatlıyordum sanki. "Biz de sana." "Bu yüzden bana tonlarca hakaret ettin halbuki ben gücenmiştim. Fakat kabul edeyim çok iyiydi, nasıl saldirman gerektiğini biliyorsun." İronik sözleriyle o anlarimiz aklıma geldi. Jake in elinden alıp ana bacı giriştiğimi ve onunla 1 saat kavga ettiğimi hatırladım. Bunlar kıkırdamama neden oldu. "Gelgelelim niye boyle davrandığıma... sizin yasinizdayken ben de trollerdim ve başıma gelmişti. Kötü bisey olmadı ama. Ben de hem siz biraz akıllanın diye hem de senin herseyi yanlış anlaman hoşuma gittiği için bunu sürdürdüm.  Yalnız siz şanslısınız benim başıma gelen gerçekti ama sizinki oyundan ibaret buna şükür edin. Yaşınıza verdim affettim ha yapamaz miyim istesem yapabilirdim. Senin bu durumun da hosuma gitmedi anlayacağın konuşmak istedim." "Az önce öyle demedin ama? Ben orda mahvoldum biliyor musun? Korktum evet, kahretsin ki korktum! Korkak bir insanım bunu da görmüş oldun. Mutlu musun?" "Ssh, bak yine yanlış anlıyorsun. Korkmana değil yanlış anlaman diyorum. Beni iki dakikada mafya babası yaptın. Ben niye sizi kaçırayım? Niye bunun için sizi bulayım? Gerçekten seni öldüreceğimi mi sandın o fotoğraflardan bunu mu çıkardın? Ayrıca şimdi de endişelenme, onlar bizim normal bir iş hakkında konuşmamızdı. " Saskinca ona baktım. Bu mallığı yapmış mıydım cidden? Çıkarımlarımı geliştirmem gerektiğini anlamıştım... "ahh sunoo.   Bu kadar hassas ve şirin olabileceğini düşünmezdim. Ne naz yaptın, sana ulaşmak için jay ile konuştum bana yardım etmeleri için." Şirin kelimesini duyduğumdan itibaren gelen yanma hissiyle kızarıyor olduğumu düşündüm. Şuan kendime tokat atmam gerekiyordu. "Sonuç olarak jake herseyi anlattı aslında sevgili kuzenim olduğunu, benim niyetimi de öğrenmiş oldun," ellerimi tutup yüzünü yüzüne çevirdi gözlerime bakarak. "Çok özür dilerim. Seni bu yüzden depresyona soktuğum için, güzel yüzünü soldurduğum, göz yaşlarını akıttığım, o küçük kalbini yorduğum için. Özür dilerim..."

Gözlerindeki buğuyu görebiliyordum. Bir gün önce kabusum olan adamı bu şekilde karşımda görmeyi bu şekilde olmamızı beklememiştim. Sanki o değildi, korktuğum adam gözüme kedi bürünmüş gibiydi. Bunları beklememis olmamla sessiz kaldım. Olanları sindirmeye çalışırken bana sarıldı. Midemde uçuşan kelebekler ile ağlama isteğim geldi ancak yeterince mal durumuna düşmüşken şuan olmazdı. "Seni nasılsın affedebilirim sunghoon? Ölüm korkusu hissettim resmen ve senin buna rağmen üzerime gidip beni istemen..." "Hemen affetmeni beklemiyorum... ama şunu bil sadece yanlış anladığın içindi. Korkunla alay edecek biri değilim ben. Bana sövmen bile hoşuma gitti sunoo, fotoğrafını gördüğümden beri   aklımdan çıkmadın. Ne üstüne gitmek ne rahatsız etmek hiçbir şekilde kötü niyetim yoktu." Napmam gerektiğini bilmiyordum, susmaktan başka ne yapabilirdim ki? Karşımda böylesine aklımı başımdan alan bir adam varken ne kadar naz yapabilirdim ne kadar olanları sindirebilirdim? Gözlerine bakmam bile yetiyordu ne kadar pişman olduğunu anlamaya.

Beni tekrar kendine çektiğinde artık kendimi tutamayacaktim. Tutusunu sıkılaştırıp kulağıma konuştu. "Niye içinde tutuyorsun? Ağla sunoo, istediğin kadar haykır bana sövmeye devam et ama dök içini." Ve saçlarımda kelebek öpücük. Ben artık bu dünyada yokum. Kalbim... söylemeye gerek yok zaten. Kelimelerle anlatılmaz yaşanır. Ve aglamaya başladım hiç durmayacak gibi. Aynı anda saçlarımdaki öpücükler de seyrek seyrek zamanla artmıştı. Emin olmak istercesine sordum. "Sunghoon... sen beni gerçekten seviyor musun?" Sırtımı okşayarak cevapladı. "Ben birsey hissetmesem asla böyle olmam sunoo. Bu sunghoon u tek sen görebilirsin, sen benimsin hep yanında olacağım. Korkmana üzülmene izin vermeyeceğim artık." Gözlerimi yummustum. Şuan bizden başkası yoktu bizim dünyamızda. Ne etrafımızdaki sesler ne insanlar... zaman durmuştu sanki. Sahi biz dışarıdaydık değil mi?

Kucağından ayrıldım hızlıca. "Şey... benim gitmem gerekiyor, akşam oluyor malum birileri de görmesin hadi bay bay." Hızla kalktığımda gülerek kolumdan tuttu. Yavasca ona döndüm kızarık yüzümle. "Sen de bana deli gibi aşıksın değil mi? Bunu da öğrenmiş oldum." "Yah! Gülme bağıracağım şimdi!" "Tamam tamam." Tekrar gitmeye kalkıştıĝımda elinden kurtulamamiştım. "Sevgilini öpmeden mi ayrılıyorsun?" Dönemedim. Yüzüm fena halde yanmaya başlamıştı kalbim zaten yoktu. İç çekip öpmek için edildiğimde tekrar kucağındaydim. Yanağına giden dudaklarım şimdi dudaklarindaydı. Sıkıca yumdum gözlerimi. Ardından tutkulu öpücüğüne kendimi bıraktım. Hızına yetisemeyecek kadar sömürüyordu beni. Sonunda ondan güç bela ayrıldığımda arkama baktığımda hala oturur pozisyonda beni izlediğini gördüm.

---

En uzun bölüm olduğunu tahmin ediyorum

Sonunda birlikteler evet hadi hayırlı olsunn🥳

seni hiç alakadar etmez. "SunSun"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin