Görev

57 9 2
                                    

"Nasıl yani kendine aşık edeceğim."

"Basbayı kendine aşık edeceksin."

Sabrımı sınıyorlardı.Şimdiye kadar doğru düzgün ilişkim olmamışken başkalarını kendime aşık etmeye mi uğraşacaktım.

"Ben bunu yapamam."

"Ne demek yapamazsın?"

Ethan'ın bir gün için bile olsa ,sakin davranabileceğini düşünmekle hata ettiğimin farkına vardım.Bana bir malmışım gibi davranmaktan asla vazgeçmeyecekti.Ethan'ın üstüme yürüyüşü beni korkuturken,geri
adım atma iç güdümü Boğazıma yapışıp nefessiz bıraktığında,Troy
geri çekmeye çalışsa da kas yığınına etki etmiyordu.

Nefesim ciğerlerimde takılı kalmıştı.
Boğazım gıcıklanmış,birazcık hava alabilmek için çırpınan ciğerlerim sızlıyordu.Acıdan gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı.Elim kolunda,
bizi izleyen Troy'a masum bakışlar atıyordum.Ağzı oynuyordu ama ne dediğini anlayamıyordum.Boğazım yanıyordu.Baskı gittiğinde öksürmeye başlamıştım.Boğazımı tutup öksürük duruyorken,Amanda ilk kez yardımcı olup,bana su uzattı.Titreyen ellerimle kapağı açık,su şişesini sıkıca tuttum.
Suyun soğukluğu içimi titretirken,
boğazımdaki yanmaya iyi gelmişti.

"Teşekkür ederim." dedim kesik kesik öksürüklerim arasında

Sahtece gülümsemesi şu an umrumda değildi.Nefes alışverişlerim hızlanmış,
kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

"Sen bunu hakettin."

Böyleydi işte,kendinden başkalarını düşünmeyen,kibirli ve egoistin önde gideniydi.Bencilliğinden,sertliğinden,hayvanlığından bir an olsun taviz vermiyordu.Onun gözünde güç,para ve otoriteden daha önemli bir şey olamazdı.Keskin sınırlarla kendini diğerlerinden soyutluyor,sanki tek lider oymuş gibi her dediğini yaptıran bir kişiliğe sahipti.Ama artık bundan Bsıkılmaya başlamıştım.Beynimin kesinkes reddettiği ama mantığımın buna hakkım olduğunu düşündüğünü yapıp karşısında durdum.

"Yaşadıklarımı en iyi sen biliyorsun.
Onlardan sonra nasıl olacak?" diye sordum masum bakışlarım eşliğinde.

"Bu grubun parçası olmanın ilk şartı, zaaflarından kurtulmaktır.Bu yüzden, bu görev sana verildi.Hakkıyla yerine getireceksin.Önemli olan kendini bu düşünceden kurtarman."

Söylemek kadar yapmak kolay mıydı?
Üstünden gelemeyeceğine dair güçlü bir his vardı.Hep kendime güçlü biri olduğumu hatırlatmıştım ama ilk kez bu kadar güçsüz durumdaydım.Nasıl yaklaşacağımı bile bilmiyordum.

"Ya onu kendime aşık edemezsem?Kimse kimseden hoşlanmak zorunda değil."

"Başka görev veririz."

Ne kadar rahat söylemişti.Başka görev verirmiş.Bu görevi yapmamı isteyen,
o veya Amanda'dan başkası olamazdı.
Onların dışında bana kötü davranan, üyeler yoktu.İlk geldiğimde psikolojik sorununun olduğunu düşünmüştüm.

Gözüm"Meslek." başluğının altında koyu harflerle yazılmış başlığa takıldı. Andrew çok ünlü bir gece klübünde grubuyla birlikte müzik yaparak hayatını kazanıyor.Grubun solistliğini üstleniyor.

Ünlü müydü? Ünlü olması işimi daha da zorlaştırırdı.O müzik yapan ünlü
biriyken,ben bu salak grubun isteğini yerine getiren basit biriyim.Beynim düşünme işlevini yitirmiş gibiydi.
Kafamın içindeki sesler koro halinde, farklı düşüncelerle,nasıl davranmam gerektiğini söylüyorlardı.Aklım çok karışıktı.Günün birinde bir yerde tıkanacağımı biliyordum ama ilk görevimde pes edeceğim,aklımın ucundan bile geçmezdi.

Kolumda bir acı hissetmemle derin düşüncelerimden uzaklaştım.Ethan durup dururken niye canımı yaktı ki? ona ters bir ifadeyle baktım.

"Gidiyoruz gelmiyor musun?"

Kafamla onaylayıp arabasına doğru ilerledim.İki araba gelmişti ama ben Ethan ile olduğumdan sorma gereği duymamıştım.

Araba şehire giriş yapmışken"Burada bırak."dediğimde çatılan kaşlarından bakışlarından ve kasılan çenesinden bana kızdığı belliydi."Niye?" Cevap vermek yerine omuz silktim.Bu onu daha da sinirlendirmişti.Onu tahrik ediyordum ama umrumda değildi.
Grubun yanında bana söylediklerini hala içimde bir yerlerde,kırık dökük parçaları anımsatmıştı.Geçmişimden kaçabilir miyim? Zaman beraberinde getirdiği değişimlerle umut ışığı,şans ve en önemlisi,yıpranmamış yeni bir hayat verebilir miydi? Diğer yandan derine düştüğüm ve bir daha oradan çıkamayacağımı hissettiren,iliklerime kadar hissettiğim,duyguların başında geliyordı pişmanlık.O herşeyden ağır basıyordu.Bu işin sonunda ona ne olacaktı? Kendi ellerimle sonunu mu hazırlayacaktım? Bitiriyordu beni bu.
Sonunu bilememek,belki de tamamen masum olan birini günah keçisi ilan etmek ,üzerinden türlü türlü oyunlar oynamak... Bu yükü taşımak en çok da vicdanıma ağır geliyordu."Sen masum değilsin,hiçbir zaman olmadın.Hiç tanımadığın birine kötülük yapacak kadar vicdansızın sen."Hayır,böyle biri olamam," diye haykırıyordum ama nafile.Dinlemiyordu ki beni.

"Hayır,hayır bu ben,olamam..." diye haykırdım.Etrafımdan geçen insanlar deliymişim gözüyle bakarken benim tek yaptığım,haykırmaktı.

Tek başınaydım bu hayatta.Annemin beni bırakmasından sonra,dayanağım kalmamıştı.Neden beni bırakmıştı?
O lanet hastane odasında kanserin vücuduna yayılmasından sonra nefret etmiştim o soğuk sağlık binalarından.
Babam beni onun artık olmadığına ikna etmeye çalışırken,dinlemedim onu.İnanamıyordum.Belki inanmak istemiyordum.Babam denen o adamla yanlız bırakmıştı Nefret ediyordum ondan hatta iğreniyordum.

Bu hayattan çok mu şey istemiştim?
Babam beni sevseydi,annem kanser yüzünden hayatını kaybetmeseydi,
çok mu istiyor olacaktım.En büyük şsnsızlığım Babamın beni sevmemesi, iğrenir gözlerle bakışıydı.Merhamete hiç olmadığım kadar ihtiyacım vardı.

Ne kadar yürüdüğümü bilmiyordum ama artık ağlamıyordum.Yorgun bedenimin dinlenmeye ihtiyacı var.
Yanlızlığımı tescillemiş gibi bu sezsiz, soğuk,karanlık apartman dairesinde yaşıyordum.Burası kendi kabuğuma çekildiğim yerdi.Terlemiş,yorgun ve uykusuz bir haldeydim.Soğuk bir duş kendime getirebilirdi.Kıyafetlerimi çıkarıp kendimi soğuk suyun altına attım.Soğuk her zaman daha iyiydi.
Ferahlatırken aynı zamanda da tüm vücudumu sızlatan su vücuduma akarken yaşananları düşünüyordum.

AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin