3. BÖLÜM

312 31 19
                                    

minho telefonunu bırakıp yatağından kalkmıştı. ufak bir duşun ardından kahvaltısını yapıp okulun yolunu tutmuştu.

üç yıldır futsalda yenildiği okul ile bu gün tekrar maç yapacaklardı ancak tüm sene çalışmasına rağmen ceza aldığı için oynamayacaktı. minho, jisung, hyunjin ve jeongin yerine alt sınıflardan jake, sunoo, niki, jay ve heeseung oynayacaktı.

heeseung'dan şüphesi yoktu çünkü sene başından beridir takımın kaleciliğini yapıyordu ama diğerleri doğru düzgün antrenmanlara bile katılmamıştı.

okul kapısına geldiğinde diğerleri çoktan gelmişti.

"hadi girelim."

dörtlü birlikte içeri girdiğinde gördükleri manzara pek hoş değildi.

sunoo heyecandan eli ayağına dolaşmış bir şekilde etrafta dolanırken jay kalenin üstündeki potaya basket atmaya çalışıyordu niki ve jake ise uyuşuk hareketlerle pas artıyordular birbirlerine. heeseung da haliyle kale direğine yaslanmış uyukluyordu.

minho gördüklerinden sonra seri adımlarla antrenörün odasına girip kapıyı hızla açmıştı. karşı okulun antrenörü beomgyu da oradaydı.

"hocam konuşabilir miyiz?"

yeonjun beomgyu'dan izin isteyip kapıya çıkmıştı.

"konuşalım minho."

"ya hocam bu takımla mı oynayacağız gerçekten?"

"evet."

"bakın sıradan bi okulla oynamıyoruz. karşı takımda chan ve changbin var."

"eee?"

"biz bile onların üstesinden gelemedik."

"çömezler için iyi bi fırsat o zaman."

"sunoo az önce neden beş kişi oynuyoruz diye sordu!"

minho'nun söylediği şeyle yeonjun'un kaşları çatılmıştı.

"olur öyle şeyler ya."

"hocam bari ikinci yarı falan alın bizi oyuna."

"minho oynamıyor mu?"

konuşan ikili bakışlarını sesin geldiği yöne çevirmişti. omzunda spor çantası ve yanında takım arkadaşları ile chan meraklı gözlerle cevabı bekliyordu.

"chan siz ne ara geldiniz?"

minho oynamayacağını bir süreliğine unutup yakın arkadaşına doğru adımladı ve tokalaştı.

"özlemişim ya."

chan'in ardından changbin'in de elini sıkmıştı. felix ile sadece sözlü selamlaşmıştı çünkü ona dokunursa büyük ihtimalle changbin onu öldürürdü geçen sene de kaleciliklerini yapan jungwon da onu eğilerek selamladıktan sonra chan'in arkasına saklanan çocuk minho'nun gözüne takılmıştı.

"merhaba."

"merhaba."

çocuk chan'in arkasından çıkmadan çekingence karşılık vermişti. minho'nun garip bakışlarını farkeden chan arkasındaki bedenin kolundan tutup yanına çekmişti.

"seungmin düzgünce tanıtsana kendini!"

"seungmin ben. tanıştığımıza memnun oldum."

minho adeta büyülenmiş gibi bakıyordu. bu çocuk kimdi ve neden bu kadar tatlıydı?

ona büyük gelen takım üstü, çorapları ve şortu arasından gözüken beyaz bacakları, alnındaki bandanası ile mükemmel gözüküyordu.

"minho ağzını kapat."

hyunjin, jisung ve jeongin yanlarına gelince hyunjin dalga geçerek konuşmuştu.

"merhaba jisung."

chan'in heyecanla konuşması tüm bakışları üzerine çekmişti.

"m-merhaba."

jisung kekelediğine lanet edince chan kolunu omzuna atıp saçlarını karıştırmıştı.

"nasılsın görüşmeyeli?"

"iyiyim."

chan jisung'u iki omzundan tutup kendinden biraz uzaklaştırmıştı.

"boyun mu uzamış senin?"

"büyüdü abisi."

jisung kaşlarını çatıp onunla alay eden jeongin'e bakmıştı.

chan kolunu tekrar jisung'un omzuna atmış diğerlerini selamlaşmıştı.

"heeseung yok mu?"

jungwon konuşmasıyla dikkatleri üzerine çekmişti.

"hâlâ çıkma teklifini kabul etmedi mi?"

"sorma ya. denemediğim taktik kalmadı. hyunglarının sürekli yenildiği takımdan biriyle olamazmış. jisung hyung onun aklına girmiş."

"öyle miymiş?"

chan kolunun altındaki çocuğa sorarcasına bakmıştı.

"bilmem öyle miymiş?"

"neyse ne gidin ısının bir şeyler yapın. biz de sahayı falan toparlayalım."

"siz oynamıyor musunuz?"

minho seungmin'in ona yönelttiği soruyu cevaplamıştı.

"hayır."

"hadi ya."

"aslında seungmin seninle oynayacağı için çok heyecanlıydı."

"yoo değildim."

"tamam seungmin. minho'nun instasını verelim diye bize para teklif ettiğini söylemeyiz."

seungmin tabiki böyle birşey teklif etmemişti. sadece o kadar övmüştüler ki onu merak etmemek elde değildi.

"istiyorsan verebilirim."

minho'nun söylediği şeyle seungmin'in kaşları çatılmıştı.

"ahlaksız tekliflerini kendine sakla!"

minho gözlerini büyütüp konuşmuştu.

"yok lan öyle değil. instagram hesabını veririm yani."

seungmin utançla kafasını eğince diğerleri bu haline gülmeden edememişti. heyecandan algıları kapanmıştı resmen.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

hazel

top toplayıcı / seungmin x minho / minmin / 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin