jimin: jungkook
jimin: bu hafta müsaitim
jimin: zorlandığın kısmı getirebilirsin
jimin: hallederiz
jungkook: evet
jungkook: yani çok iyi olur
jungkook: ne zaman geleyim?
jimin: bu hafta boşum
istediğin zaman gelebilirsinjungkook: her gün gelsem
jimin: pekala
jimin: her gün gel
~
Ertesi gün:
Heyecandan yerimde kıpırdanmaktan yorulur hale gelmiştim. Ellerim terliyor, kalbim çarpıyor, utanıp ellerimi yüzüme bastırma isteğime engel olamıyordum.
Jimin'i resmen bana yardımcı olması için darlamıştım. Hakkımda olumsuz bir şey düşünmemesi tek temennim olabilirdi. Aksi durumu düşünmek bile istemiyordum.
Şimdi ise Jimin'in 'beni orada bekle' dediği yerde bekliyordum. Okulun kafeteryasında projelerimi masaya yığmış bir şekilde etrafı inceliyor vaziyetteydim.
Ders çalışıp, kahve içmek için harika bir ortamdı.
Ya da Jimin'i izlemek için harika bir ortam.
"Gelmişsin." diyen sesini duyduğumda yanaklarımın kızarmaması için büyük bir çaba verdim yüzüne bakarken.
Gülümsedim. "Şey."
Şey mi? Cidden mi Jungkook?
"Evet." en azından bu daha iyiydi.
Jimin yanımda ki sandalyeyi çekip otururken yerimde tekrar kıpırdandım. Giyindikleri, saçları, küpesi.. Haraketleri. Her şeyiyle kusursuz görünüyordu. Bu adamın tek bir kusuru yoktu. Okulda ki herkesin jimin diye sayıklamasına asla şaşmıyordum. ve o ağ'a bende takılmıştım.
Ve bir erkek olarak sanırım imkansız bir ağ'ydı.
"Nasılsın?" diye sordu gülümseyip bana bakarken. Nefesimi tuttum. "İyiyim." dedim kısık çıkan bir sesle.
"Bende iyiyim." dedi gülerek.
Gülüşünde takılı kalırken ona 'sen' diye sormadığım yüzüme çarptı. Jimin'in yanında şapşala dönüşüyordum ve şu halimden kurtulmalıydım. Üzerimde ki etkisi şaka olmalıydı.
Dudağımı ısırıp gözlerimi kaçırdığımda iki saniye yüzüme baksa da masada ki projelere döndü. "Dünyayı getirmişsin Jungkook. Hepsini yapamadığını söylemeyeceksin değil mi?"
Tedirgince sırıttım. "Yok tabii, sadece bazılarını." diye cevap verdiğimde "Neden öyle hissetmiyorum acaba?" diye mırıldandı.
Çocuk beni beş saniyede çözmüştü.
"Aslında." dedim uzakta kalan büyük kartonu önümüze doğru iyice çekerken. "Bu yarım kaldı, nasıl devam ettireceğimi bilmiyorum. Ve teslim tarihi iki gün sonra." diye sıkıntıyla konuştuğumda çizgilerimi inceledi.
Bende onu inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heart invasion
FanfictionAynı telefona sahip Jimin ve Jungkook, ilk temaslarını gittikleri kütüphanede çarpışarak yaşadı. Çarpışmanın sonucunda karıştırdıkları telefon ve akşamında birbirlerine atılan mesajlar. İşte bu gün; her şeyin başlangıcı olacak gün. Güzel olan şeyler...