5

12 0 0
                                    

Dün çok içtiğimiz için evde sızmıştık. Uyandığımda daha hava aydınlanmamıştı bile. Bir tane ağrı kesici içtim ve balkona çıktım. Sigaramı yakıp etrafı izlemeye başladım. Sadece izlemekle kalmayıp kafamın içindeki düşüncelere cevap bulmaya çalışıyordum. Çok yalnızsın Ateş. Diğerlerinin anneleri var senin neden annen yok Ateş? Babana ne yapacaksın Ateş?  

Başımın ağrısı daha çok artıyordu. Bende dayanamayıp yürüyüşe çıktım. Hava hala karanlıktı bende kapüşonumu takıp yürümeye başladım. Yolda yürürken bir tane siyah sprey boya buldum onu da aldım. Oturduğum yere biraz uzaklıkta çok güzel manzarası olan bir yer biliyorum oraya gideceğim. Orada kimse yok ve orası benim için özel bir yer. 

Alt geçit gibi bir yerden geçerken boş bir duvar gördüm ve elimdeki sprey boyayla duvara şunu yazdım: Sicher dass du lebst Ateş? Anlamı '' Yaşadığına emin misin Ateş?'' demek. Gerçekten yaşadığına emin misin Ateş? Ya da annenin gerçekten öldüğüne? Peki anneni öldüren babanın hâlâ hayatta olması? Bunu babanın yanına mı bırakacaksın Ateş?...

Bir an önce gideceğim yere gidip geri eve dönmeliydim çünkü okula gidecektik. Okul bizim eve çok yakında olduğu için bizimkilerle birlikte son dakikalarda gidecektik. Sınıflarımız zaten aynıydı. 

Yaklaşık 15 dakika kadar yürüdükten sonra gideceğim yere ulaştım. Yere taşın üstüne oturdum. Burası yüksek, tüm Ankara'nın görüldüğü bir yer. Kimse de bilmez burayı, yani ben öyle sanıyorum. Ne zaman bunalsam ya da sinirden sallanmaya başlasam, elim ayağım titrese, eğer imkanım varsa buraya gelirim. İmkanım yoksa da eşyalara ya da kendime zarar veririm. Hayatta hiç mutlu olmadım. Annem gittiğinden beri gerçi. Annem gitti benim mutluluğum, hayatım, her şeyim gitti. Ve annem kendi kendine de ölmedi. Onu o orospu çocuğu, babam demeye utandığım adam öldürdü. Annem bu dünya için çok iyiydi ama o piç onu elimden aldı. 1 paket daha açsana Ateş?

Bu düşüncelerle boğuşurken ayağa kalktım. Son kez manzaraya baktım. Aslında baktığım şey manzara değildi. Anneme bakıyordum. Annemi arıyordum. Anneme son kez bakıp, arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Hava yavaş yavaş aydınlanıyordu. Bizimkiler kahvaltı yapmamıştır diye -yemek yemediğim için dolabımda yiyecek bir şey yok- 7/24 açık markete girdim. Anlamsız şekilde içerisi biraz kalabalıktı. Kimseye aldırmayarak alışveriş yapmaya başladım. Ta ki bir grup gencin konuşmalarını duyana kadar.. İçlerinden birinin annesi aramış, O da annesini arkadaşlarının yanında küçük düşürüyordu. Ateş? Kavga etsene ne bekliyorsun?!

Elimdekileri bırakıp onların olduğu yere hızla gittim. O çocuğun yakasından tuttum ve bağırmaya başladım.. 

Ateş: LAN OROSPU ÇOCUĞU

Ateş: ARKADAŞLARININ YANINDA DA OLSAN O SENİN ANNEN LAN

Ateş: ONA NASIL BAĞIRIP KÜÇÜK DÜŞÜRÜRSÜN

Ateş: ARKADAŞLARININ YANINDA ÖLDÜRÜRÜM LAN SENİ

                                                                     Yazarın Anlatımıyla;                                                                                                                                                                                

Ateş, çok sinirliydi. Gözüne perde inmiş, düşündüğü tek şey o çocuğu dövüp annesinden özür diletmekti. Ateş çocuğu yumruklamaya başladı. Ateşin çocuğa vurmasıyla çocuğun arkadaşları da kavgaya dahil oldu. Ateş önüne gelenin kim olduğuna bakmıyor, herkese vuruyordu. Birden etraftaki sesler onu ele geçirdi. Ağlayan bebek sesi, kadınların çığlıkları, ayırmaya çalışanların küfürleri.. Bir an hava babasının annesini dövdüğü an gibi kokmaya başladı. Ateşin duyduğu sesler boğuklaştı ve bulanık görmeye başladı. Yere çöküp başını kollarının arasına aldı. Ve böyle olunca da çocuklar onu yerde tekmelemeye başladılar. 


İch Habe VerlorenWhere stories live. Discover now