(1)

728 31 3
                                    

Hüma iki haftadır komadaydı ve bu süreçte Gülayşe ve diğerleri onu görmeye gittiler sürekli. Kara ise diğerlerinden bağımsız bir şekilde uğradı yanına ve kimi zaman uzun uzun bir şeyler anlattı. Bazen de sanki yine Hümayı kızdırmak istermiş gibi konuştu, her şey normalmiş gibi. Ama Hümadan hiçbir tepki gelmedi. Kara günden güne daha fazla yitiriyordu ümidini. Ama aynı zamanda ayakta kalmak için de verebildiği tüm mücadeleyi veriyordu.

"Senin de uykun amma derinmiş. Kış uykusuna mı yattın yoksa Hüma Kuşu?", diyerek güldü. Ama Hümadan yine tepki gelmeyince yüzü düştü ve iç çekerek Hümanın elini kavradı. Elleri buz gibiydi. Kara Hümanın yine kanlar içinde yerde yattığı o geceyi hatırladı. Enazından hala hayattaydı ve gözlerini açması için hala bir ümit vardı.

"Keşke... Keşke yine eskisi gibi gözlerini belertip bana kızsan. Ağzına geleni saysan. Sesimi çıkarmam biliyor musun? Çünkü sesini özledim.."

Karanın istemsizce gözleri doldu. Kendini çaresiz ve güçsüz hissediyordu. Elinden hiçbir şey gelmemesi canını yakıyordu.

"Seni o kadar sık ağlarken gördüm ki.. Sadece bir kaç kez güldüğüne şahit oldum.  Keşke daha fazla gülerken görmüş olsaydım da, sen burada böyle yatarken beni mutlu eden bir şeyler olsaydı aklımda kalan.."

Kara bir süre sonra odadan çıktı. Dışarıda Aliyi görmeyi beklemiyordu.

"Tahminim doğru çıktı.."

Kara gözlerini kaçırdı ve hızlıca hastaneden dışarıya çıktı. Ali de peşinden yürüdü. En sonunda onu durdurmayı başardı. İkili hastanenin girişinde durdu.

"Sen hep böyle gizli gizli Hümayı görmeye mi geliyorsun buraya?"

"Hayır tabi ki, sadece -"

O sıra Gülayşe geldi. İkiliyi görünce şaşırsa da, çok sürmeden kendini toparladı ve içeriye gireceğini söyledi. Lakin girmesi ile çıkması bir oldu.

"Hüma.."

Kara ve Ali birbirine baktı ve hızlıca içeriye yürüdüler. Doktorlar onların odadan içeriye girmesine izin vermedi, fakat Kara Hümaya  seslenmeye devam etti. Belki mücadele etmeye devam eder diye. Az da olsa sesi içeriye geldi.

Hüma etrafındaki sise rağmen yürümeye devam etti. Bir yere hapsolmuş gibi çıkışı arıyordu. Lakin ne tarafa yürüse de bir türlü kurtulamıyordu. Sis önünü görmesini engelliyordu. Dakikalar geçtikçe içindeki korku arttı. Buradan asla kurtulamayacaktı. Fakat o an birisinin ona seslendiğini duydu. Bir yüz yoktu, ama ses oldukça tanıdıktı.

'Hüma, Hüma sakın korkma. Ben buradayım.'

Hüma etrafına baktı ve sesin yönünü bulmaya çalıştı. Tahmin ettiği yöne doğru yürüdü.

'Nerdesin? Yardım et bana.'

Hüma sisin onu boğduğunu hissediyordu. Nefesi daralıyordu artık, sis onu yutmak üzereydi.

'Bir şey yap..'

'Hüma, Hüma..'

Hüma en sonunda sesin kaynağını bulmuştu. Kara...

Kara onu görür görmez onun tarafına doğru koştu ve ona sarıldı. O sarılınca sis yavaş yavaş yok olmaya başladı. Sonra da onlar.

Gülayşe, Ali ve Kara sabırsızlıkla bekledi doktorun çıkmasını. Ali Gülayşeyi teselli ederken, bir yandan da duvara tutunan Karaya baktı. Uzun süredir Karanın Hümaya karşı hislerinin olduğunu tahmin ediyordu. Ama bugün bunu daha net görmüştü.

O an doktor çıktı dışarıya. Hemen yanına yürüdüler.

"Hüma, o iyi mi?", diye sordu Gülayşe ve içeriye doğru baktı. Doktor gülümsedi ve sağ tarafa bir adım atarak odaya bakmalarını sağladı. Hüma uyanmıştı.

Hümkar - One Shots Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin