"Yine bu gece de rüyamda gördüm
Tatlı tebessümünle seslendin baba..."Tam 3 gün. Babamın ölümünü öğrendiğim günün üzerinden 3 gün geçti. Canımın parçasının ölümünün üzerinden 3 gün geçti. Babamın ölümünün acısı o lanet rakamla hafifler miydi ? Ya da Tanrı bizi bununla mı sınıyordu ? Peki ben ne yaptım ? Ey Tanrım; ben,ben, ne yaptım sana ? Ya annemi de kaybedersem,ya Vladimir de giderse...
Babamın ölümünden sonra annem üzüntüden hastalanmıştı. Vladimir'e bir şey söylemememize rağmen içerdeki bu gergin havayı hissetmişti. Ben ise...kelimenin tam anlamıyla yıkıktım. Yetimdim artık. Sadece annem vardı ve o da hastaydı. O da giderse ben Vladimir'e nasıl bakacaktım? Ya da en kötüsü bu baba hasretinin üzerine anne acısını çekebilecek miydim? Bütün çocuklar babalarını her akşam görebilecek kadar şanslı iken ben babamı ayda bir de olsa görebilme hakkımı kaybetmiştim. O kadar canım acıyordu ki sanki ufak yüreğimi bana acı çektirmek isteyen bir canavar tutuyormuş gibi. Gözlerimden akan yaş artık bir kandan farksızdı. Babamın kanı...
Tam olarak 4 gündür buradaydık ve yakında yemeğimiz kalmayacaktı. Dışarıda durum felaketten farksızdı. Savaş girişimi durdurulmamış, aksine daha da büyümüştü. E tabi bu da bize buradan çıkamayacağımızı gösteriyordu. Annemin astımı vardı ve sürekli öksürük krizi geçiriyordu. Su verip,az da olsa deniz havası almasına yardımcı olmasaydık annemin durumu da babamınkinden farksız olurdu. "Babam gelemicek." Ne? Vladimir bana az önce ne demişti öyle? "Babam öldü. Biliyorum saklama benden." Vladimir bunları söylerken hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
YOU ARE READING
İçimdeki Yol
General FictionBir çarşamba sabahı Rusya'da çıkan bir savaş sonucu ailesini kaybeden Rodya İvanova ona sahip çıkmaya çalışan müslüman aileye karşı gelir. Dünya'da adalet arar ve İslam dini ile tanışır.