Anılar diriliyordu ve ben ölüyordum

134 27 89
                                    

𝑩𝒐̈𝒍𝒖̈𝒎 𝒔̧𝒂𝒓𝒌𝜾𝒔𝜾(𝒂𝒎𝒚 𝒘𝒊𝒏𝒆𝒉𝒐𝒖𝒔𝒆-𝒃𝒂𝒄𝒌 𝒕𝒐 𝒃𝒍𝒂𝒄𝒌)

"𝑁𝑎𝑠𝚤𝑙 𝑏𝑖𝑟 ℎ𝑖𝑠 𝑏𝑖𝑙𝑖𝑦𝑜𝑟𝑚𝑢𝑠𝑢𝑛? 𝑂𝑑𝑎 𝑐̧𝑜𝑘 𝑔𝑒𝑛𝑖𝑠̧ 𝑎𝑚𝑎 𝑠𝚤𝑔̆𝑎𝑚𝚤𝑦𝑜𝑟𝑠𝑢𝑛, 𝑏𝑎𝑘 𝑘𝑎𝑝𝚤 𝑜𝑟𝑎𝑑𝑎 𝑎𝑚𝑎 𝑐̧𝚤𝑘𝑎𝑚𝚤𝑦𝑜𝑟𝑠𝑢𝑛, 𝑝𝑒𝑛𝑐𝑒𝑟𝑒 𝑎𝑐̧𝚤𝑘 𝑎𝑚𝑎 𝑛𝑒𝑓𝑒𝑠 𝑎𝑙𝑎𝑚𝚤𝑦𝑜𝑟𝑠𝑢𝑛."

𝑂̈𝑧𝑑𝑒𝑚𝑖𝑟 𝐴𝑠𝑎𝑓





Bazen yeni başlangıçlar, bitişlerin finalidir. Bazen ise en kötü bitişler, en yeni başlangıçlardır.

Hayatımız kitaplara benzer aslında. Önsöz geçmişimizdir, eskilerimiz, yaşanmışlıklarımız, özlemimiz, kaderimiz, öfkemiz, nefretlerimizdir. Önsözümüz, kendimizi kandırmalarımızın cezasıdır.

Geçmişimiz öğretmenlerimiz, yaşanmışlıklar sınavlarımızdır. Sonra kitap başlar, kendi kaderimizi kendi ellerimizle yazışımızı anlatır. Hayat gerçektir ve insanlar gerçekleri sevmezler, hayaller yalandır tüm hayatları yalan olsun isterler ve gerçekleri yalana çevirmek adına, kendilerini kandırırlar.

Bu kitabın sonudur ve kitabın sonunu, kitabın başıyla aynı kaderi yaşamak pahasına yazarlar. Kitabın sonuda bir başlangıç olur ama kitap çoktan bitmiştir.

Bu da benim kitabım. Şu anda atacağım başlık kitabın önsözüne mi, girişine mi, sonuna mı ait bilmiyorum ama ben gerçeklerle yaşamak istiyorum, boş hayaller yüzünden verdiğim mücadelede yenilmek istemiyorum.

Odaya gireli yaklaşık 15 dakika olmuştu ve ben 15 dakikadır, aralıksız kahkalarla gülüyordum.

Aslında ben ağlıyordum, ben nefretimi kusuyordum, ben hırsıma yenik düşüşümü kutluyordum ama onlar bana farklı bir varlıkmışım gibi bakıyorlardı, bense aynı varlıklar oldukları için.

"Dalya, kendine gel artık!"

Samet piçinin bu sözüyle gülme şiddetim arttı, kendinde olmayan benmiyim!

Yine kendinde olmayan benmiyim! Herkes herşeyi yapsın ve hiçbir şey olmamış gibi karşıma geçsin ama kendinde olmayan benim öyle mi? Canımı yakıp ateşi izleyen onlar ama benim kendinde olmayan! Tamam o halde, ben kendimde değilim. Ben kendimde değilim çünkü herkes çok kendinde, ben kendimde değilim çünkü dünya kendimde olmamı hiç istemedi, ben kendimde değilim, evet değilim çünkü kendinde olamayacak kadar canım yandı!

Ben kendimde değilim ve onlar kendimde olmam için bana yalvaracaklar!

Bakışlarımı ona çevirdim, mavi gözleri tahammülsüzce bende geziniyordu. Sarı saçları derli toplu ve jöleli olduğunu belli ederken, o kasıntı gibi duruyordu. Sanki içim gibi gözleriminde alev saçtığını hissediyordum, öfkeden çıldırmak üzereydim, belki içimdekileri atmak üzereydim, belki birilerini mahvetmek üzereydim, şimdi değil ama gerçekten onları mahvetmek üzereydim.

"Bak biliyorum şuan kendinde değilsin ama konuşmalıyız dinle n'olur."

Onun kısılmış sesi kulaklarıma geldiği an gülüşlerimi silip attım, kahkahalarımın yerini kinim aldı, gözlerimi görmeye tahammül edemediğim, yüzüne odakladım.

Bu pislik nasıl benimle konuşmaya cürret edebilir, nasıl cesaret eder, nasıl yüz bulabilir, nasıl utanmaz? Ben yaşattıklarından utanırken, o nasıl utanmaz!

Öfkeli bir nefes verdim. Elimde bir acı hissedince, baş parmağımın hala işaret parmağıma baskı yaptığını fark ettim, morarmıştı.

Bunun siniriyle birlikte, tekrar döndüm şerefsize.
Tüm nefretimle onu cevapladım.

TUTSAK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin