GEÇMİŞİN LEKESİ

45 11 2
                                    

Bölüm şarkısı(Model: Sarı kurdeleler)

Sustuğum şeyler var, hiç konuşmadıklarım. İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden insanlar var.

Cahit Sıtkı Tarancı





Kişi en çok sevdiklerine kırılırdı, en çok onlara üzülürdü, en çok onlar canını yakardı, en çok sevdiklerine kıyamazdı ve en çok sevdiklerin tarafından kıyılırdın. En çok onlara gülerdin ve en çok onlar ağlatırdı. Sevmediğin biri sana ne derse desin umrunda olmazdı, onu görmezden gelebilirdin ama sevdiklerini görmezden gelemezdin. Gözlerin en çok onları arardı, dudakların gülümsemek için onları beklerdi, kalbin onlar yoksa bir boşluk hissederdi. O yüzden en çok, sevdiklerin acıtırdı.

Beni de onlar acıtmıştı, ben onları sevmek istemiştim çünkü beni sevebilecek kimsem yoktu, sevmeyi öğreneceğim kimse yoktu. Kayıplar içerisinde, bir kazanç arıyordum. Kimsenin sarılmadığı bir çocuk sıcak kolları arardı, sevgiyle doğmamış bir çocuk bir gülümseme için herşeyi yapabilirdi, sevebilirdi fedakarlık yapabilirdi.

Ben onlara kırılmıştım. İlk vazgeçilen olduğumda kırılmıştım, o adamı tanımak zorunda kaldığımda kırılmıştım, ilk vücudum morarmaya başladığında kırılmıştım, susmak zorunda kaldığımda kırılmıştım, gözyaşlarıyla en çok tanıştığım zaman kırılmıştım, onları aramak için haftalarca dövüldüğümde kırılmıştım, aradığımda ve açmadıklarında kırılmıştım.

Ben onlara kırılmıştım ,onları görebilmek için doğacak ve onlar doğsun diye batacak kadar.

Kendimi kurtardığımda ise tüm kırgınlığım geçmişti. Ben onları, severken kırılmıştım..

Şimdi ise karşımda, eski kırgınlığım oturuyordu. Kırgınken aklımda kalan gözleri, ondan nefret ederken de hatırlıyordum, en son veda ederken bakan yeşil hareleri şimdi tekrar geldiğinin habercisiydi. Bu sefer gözlerindeki yeşillik ölmüştü benim için, ölü bir bitki örtüsüydü solmuş ve renksiz.

Bir soru sormuştu, içimdeki iki cepheninde birbirine savaş açtığı bir soru ama biliyordum ki o savaşta hangi taraf kazanırsa kazansın savaş onuda içine hapsedecekti, hiçbir savaşın kaybedeni tek taraflı olmazdı.

O koltukta cevabımı bekliyordu, bense öfkeyle cayır cayır yanıyordum. Öfkem ilk beni tutuşturuyordu ama ateş ona da sıçrayacaktı, öyle bir sıçrayacaktı ki ne söndürmeye çalışanı olacaktı, ne de ateşiyle yananları. O ölmeden, cehennemi yaşayacaktı.

Alayla kıvrılmış dudaklarıma uygun bir şekilde, tek kaşımı havaya kaldırdım. İnanamaz gözlerle bakıyordum ona, bu beyaz duvarlarla çevrilmiş oda kadar, kirliydi cümleleri.

"Gruba davet ediyorsun beni, öyle mi?"

Gözleri umutla parıldamaya başlarken, hevesle konuşmaya başladı.

"Evet Yazel. Anlaşma teklif ediyorum, ortaklık gibi düşünebilirsin."

Seneler sonra gelmişti ve hiç bir şey yokmuş gibi davranıyordu. Sanki gelmişiz ve bir iş görüşmesindeymişiz gibi, normal ve hiçbir şey yaşanmamış gibi. Sanki o gün, anıların izlerini vücudumuzda bırakmamışız gibi konuşuyordu. Yaranın izlerini, taşımıyormuşuz gibi.

Ellerimde bana verdiği günü tutuyordum, kağıt parçası olamayacak kadar yaşanmış ve gerçek olan bir günü. Tekrar başımı ona çevirdim, tekrar baktım gülen yüzlerimize. Gülücükler paylaşılınca güzeldi, o zamanlar birbirimizle paylaşacağımız gülücüklerimiz vardı, onlar benimle paylaşmışlardı ve sonra elimdekini de almışlardı, ellerimden. Gülüşlerim gitmişti, şimdi yüzümde olansa herkesten kendimi saklamak istediğim, kendime gizlendiğim ve en çok kendimden kaçmak istediğim, bir maskeydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 24, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TUTSAK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin