5. Bölüm: Yeni Hayat Planı..
*... Her gerçek bir hayal ile başlar...*
Hergün acı çektiriyordu kalbime. Umursamaz bir tavır takınıyordum belki ama olmuyordu. Peşimdeki insanlar... Ben neden özeldim? Neden beni arıyordu bu Ryan denilen adam? Bay Stewart.. Onu artık görmek bile istemiyorum. Bazılarınız düşünebilir 'bu kadar iyi bir baba..' o asla bana bir baba olmadı. İsim sadece isimdir..
Sana sarılıp dertlerini dinlememiş bir baba. Sana araba kullanmayı öğretmeyen baba. Sana sevgi vermemiş bir baba. 17 yaşıma kadar sevdim onu. Karşılıksız bir sevgiydi... Ama bu olanları öğrendikten sonra.... Artık o hiçbirşeydi...
Beni evlatlık edinmemesini isterdim. Beni asla görmemesini asla tanımamasını... Kimse bilemezdi değilmi? Kimse beni anlayamazdı. Hiçbir kimse...
Yıllar geçmişti üstünden. Ama ben ne olursa olsun bulacaktım. O kişi ölmüş olsa bile mezarını kazıp diriltecek ve tekrar öldürecektim.
Yeni hayat planı yapacaktım....
Mesleğimi alacaktım. Zaten okulda iyiyim, son senem. Daha çok çalışmam gerekecek..
Sabah 6'da uyandım. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım ve aynadan yansıyan görüntüme baktım. Siyah saçlarım darmadağındı.Dün duş almama rağmen saçlarım hala nemliydi. Banyodan çıktım.
Eve bir baktım. Bir miktar para karşılığı evime eşyalarımı yerleştirmişleri. Bende hemen siyah renkli çantamı alıp evden çıkıp merdivenlerden indim. Kapıyı açıp kendimi bahçenin dışarısına bıraktığımda yağmur ile karışık toprak kokusunu nedensizce içime çektim. Gri bulutlara son kez bakarak okula gitmeye başladım.
Çiseleyen yağmur ile birlikte yürürken düşünüyorum.
"Acaba?" dedim kendi kendime.
"Acaba herşey hal olacakmı?" Dedim...
Okula vardığımda büyük elektronik demir kapının içeri sinden bahçeye girdim. Etrafta birbirleri ile konuşan çocuklar. Anneleri veya babaları onları bırakan kişiler.
Okulun kendi kapısından içeriye girdim. Sola dönüp sert ama yavaş adımlarla ilerliyordum. Yanımdan geçenler arkadaşları ile koşarak konuşuyor, eğleniyorlardı.
Son kata çıktıktan sonra sağ taraf son kapıya gidip içeriye girdim. İçeriye ayak üstü hızla bir göz gezdirdikten sonra sırama baktım. Sıramda 1.80 boylarında kahve saçları ve ela gözlü birisi oturuyordu. Yanına oturup oturmamak arasında gidip geldim ve en sonunda oturma kararı aldım.
Zaten içerisinde birşey bulunmayan çantamı kenara asıp önüme döndüm.
Kafamı biraz yukarıya kaldırıp pencereye baktım. Ama nafileydi. Yeniden önde konuşup tartışan çocuklara baktım. Ardından kafamı sıranın üzerindeki kollarımın üstüne bıraktım.
Daha iki dakika geçmemişti ki Mr. Donald içeriye girdi. Sarı kıvırcık saçlarını yukardan toplamış ve kolundaki 3 adet saat kıyafetinin üzerine fırlamıştı. Her gün olduğu gibi Polyanna oluşu bittikten sonra ders başladı.
...
" Evet gençler. Yarınki dersimizde devam edeceğiz. Lütfen tekrar yapın. İyi günler."
Teneffüs zili çaldığında herkes koşarak ilerledi. Ben ise ağaya kalkıp yan sıraya geçtim. Ama sırama geçen çocuk beni durdurdu.
" Merhaba." Dedi.
" Merhaba?" Dedim merak edercesine.
" Senin sıram olduğunu bilmiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ VAKA
AventureHayat sana gülmüyor. Sorun değil, sende ona gülme. Gözlerimi dikkatlice ona diktim. Elime aldığım silahı ona doğrulttum. "Bu...-" dedim ve dudağımın sol kenarını kıvırarak gülümsedim. Kanlı ellerim ile tetiğe dokundum. "...benim hayatımın en güzel g...