"Sonunda kendine geldin, Jisung."
Güzel bir müzik gibi gelen sesle Jisung o gün 2. kez zorlukla gözlerini açtı.
Bu sefer gözlerini rahatsız eden bir ışık yoktu. Jisung'un rahatsız olduğunu öğrenen Jihyo, doktorlar işlerini halledip gittikten sonra ışıkları kapatmıştı.
Küçük olan konuşmak istedi ama boğazı kuruduğu için sadece ağzını açıp kapadı. Jihyo su dolu bardağı aldı ve Jisung'u doğrultup suyu ona içirdi.
Jihyo'nun yardımı ile kafasını yastığı ile buluşturan Jisung, hafızasında yeni yeni yer edinen anıları bir bir tekrar gözden geçiriyordu. Bir yandan da olanları algılamaya çalışıyordu.
Jisung: Yine mi bayıldım? Çünkü en son senin Minho'nun gittiğini söylediğini hatırlıyorum. Sonrasında başım çok ağrıdı. Gerisi yok.
Jihyo: Evet tatlım birden başını tutmaya başladın ben de hemen doktor çağırdım ama çoktan bayılmıştın. Doktor yorgunluktan ya da bir anının canlanmasından olabileceğini söyledi yani ciddi bir şeyin yok. Bir buçuk saattir uyuyorsun. Bir anın mı canlandı?
Jisung: Sen Minho'nun gittiğini söyleyince birden Minho'nun gittiğini öğrendiğim zamanı ve gideceği gün yaşadığım anıları gördüm. Ama net değildi. Minho'nun yüzünü hala tam hatırlayamıyorum.
En yakın arkadaşının yüzünü hatırlayamamak Jisung'un moralini iyice bozulmuştu. Minho'yu gördüğüne emindi ama gözleri dışında hiçbir yerini hatırlayamıyordu. Sonra aklına Minho'nun fotoğrafını sakladığı geldi.
Jisung: AAA Ama ben Minho'nun fotoğrafını almıştım! Ona bakarsam hatırlarım onu!
Jihyo Jisung'un birden bağırmasına korkup elini hızla kalbine götürdü. Sonrasında ise bu sincap yanaklı çocuğun tatlı heyecanı onu güldürdü. Onun ani tepkilerine alışmalıydı.
Tebessüm ederek Jisung'un tombul yanağını okşadı.
Jihyo: Yakın zamanda taburcu olacaksın o zaman fotoğrafına bakar hatırlarsın arkadaşını.Senin için tekerlekli sandalye de ayarlandı. Bir süre onunla idare etmelisin Jis.
Onu başı ile onaylayan miniği izlemeye devam etti Jihyo. İzin süresini zar zor arttırmıştı. Jisung'u ittirenlerin Jisung'a zorbalık yaptığını öğrendiğinden beri kafası karışıktı.
Jisung onları görürse kötü anıları canlanabilirdi ya da hatırlama ihtimali artardı.
Jihyo ise böyle bir şeyin yaşanmasını asla istemiyordu bu yüzden müdür ile konuşup yakın zamanda yetimhaneyi evlat edinmek için ziyarete gelecek olan zengin bir aile ile konuşmayı düşünüyordu.
Hatta aile ile en kısa zamanda görüşüp onları Jisung taburcu olmadan önce Jisungla tanıştırmayı düşünüyordu.
Müdür ile bunu konuşmalıydı. Ailenin kabul edeceğini düşünüyordu. Sonuçta istedikleri çocuk sahiplenmekti. Ha hastanede ha yetimhanede, ne fark eder?
Eğer iki taraf da kabul ederse Jisung kötü anılarını hatırlamadan iyi bir hayat yaşayabilirdi!
Minik çocuğa baktı. Gözleri kapalı, nefes alış-verişleri düzenli ve dudakları hafif aralıklıydı.
"Uyumuş minnak yumurcak."
Jihyo heyecanla odada bulunan koltuğa ilerledi ve orada bulunan telefonunu aldı. Müdürü ile konuşacaktı.
Rehberden Müdürü bulup "Ara" tuşuna bastığında telefon yine onu hayal kırıklığına uğratmadan bir kaç çalıştan sonra hızlıca açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peach Perfume (Perfume) / Minsung
Fanfiction"O çocuk benim küçük Ji'm, sen de o çocuksun. yanağında minik beni olan, sincap HamJi'sin." Jisung onu onayladı. Doğru söylediğine inanıyordu ama aklına takılan bir şey vardı. "Ama benim Minyon Miyo'mun uzun ve gür kirpikleri vardı. Onca şeyi unuttu...