10

73 10 0
                                    

Günlüğün kapağını kapatıp kalktım. Çekmeceme koyup çekmeceyi kilitledim. Yatağımın yanına sandalye çekip oturdum. Hyun'u izliyordum. Yüzüne düşen yumuşak saçlarını yavaşça düzelttim. O kadar tatlı uyuyordu ki, içim acıyordu. Bu kadar masum bir yüze dün ihanet ettirmiştim resmen. Artı olarak böyle masum bir kalbe...

Saçlarını okşadım. Gözleri ağırlaşarak açıldığında hızlıca elimi çektim. Sandalyeden kalktım ve masadaki ilaç kutularıyla suyu aldım. Tekrar Hyun'un yanına gittim. Onu doğrultup ilaçlarını içirttim.

"Teşekkürler, efendim." Dedi kalın sesiyle. Hem yorgun hem bitkin hemde yeni uyanmış kalın sesiyle...

Acıyla gülümsedim. Sandalyeye geri oturdum.

"Şimdi daha iyi misin?"

"Hmhm."

"Güzel. İstersen biraz daha dinlen."

"Yok sizi rahatsız etmeyeyim. Tekrar teşekkür ederim evinize kadar eşlik ettiğiniz için," diyerek yataktan kalkmaya çalıştı. Hızla ayağa kalkıp geri uzandırdım.

"Olmaz, dinlenmen lazım. Bu halinle seni evine gönderemem. Özellikle bu saatte! Dışarısı bu saatte çok soğuk oluyor."

"Teşekkürler bu ince hareketiniz için. Ama gerçekten gitmem gerekiyor."

"Ama seni gönderemem. Ki bunu gözünüzün önünde doktor söylemişti."

"Umrum değil. Şuanda doktor yok."

İçimde kaynayan sinir artmaya başlamıştı. Neden sinirlendiğimi bilmiyordum ama onu dediğim gibi yalnız bırakamazdım. Ya yolda düşüp bayılırsa, ya yine ateşi çıkarsa? Düşünmek bile ürkütücü...

Gitmeyeceğini sayıklamaya devam ediyordu. Bir anda içimde köpüren sinir anlıma kadar ulaşmıştı.

"Sana burada kalmanı söyledim ve bitti Hyun!" Bir anda gelen sinirimden korkmuş olacak ki gözleri dolmuştu. 

"P... peki..." dedi sessiz şekilde. Her şeyi mahvediyordum! Dün üzmem yetmiyormuş gibi hasta etmiş ve şimdide tekrar üzmüştüm!

"Özür dilerim beklenmedik anda sinirlendim, ben şey..." dedim ensemi sıvazlayarak. İç çektim. İyi geceler dileyip odadan çıktım. Salonda yatak niyetine hazırladığım koltuğuma uzandım. Sağ tarafıma uzanmış kardajıma giren yerleri izliyordum. Masa, televizyon, vazo ve vazodaki çiçek...

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Sol gözümden süzülen yaş burnumun üstünde gezinmiş daha sonrasında koltuğa düşmüştü. Kalbimdeki acı artıyordu ama yaşlarım artmıyordu. Gözlerimi sıkıca kapattım ve sanki dertlerimden uzaklaşabilecekmişiö gibi yorganı kafama kadar çektim...

The Demons -TaeKook+Yoonmin- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin