İyi okumalar.
Cenan'ın Ağzından:
Kalbimin sesini dinleyerek söylemiştim herşeyi, ağzımdan çıkan o cümleyi, ona bakışım, herşey kalbimin sesiydi, yani bana ait bir şey değildi o yüzden kendimi rahat hissediyordum tek hatırlamadığım şey onu öpmüş müydüm?
Yoksa...Bunları asla hatırlamak istemiyorum aslında sonuçta ben kızların gönlünü çalan o adamım asla böyle birşey olamaz.
Güne erken başlamalıydım bugün işe gidip prova yapacaktım, yüzsüz olmamı konuşmak bile istemiyorum Arif'in yüzüne şimdi bile gülümseyerek bakabilirim onu bilemem tabiki sonuçta karşısında çok seksi bir adam vardı, dudaklarına, gözlerine bakan bir adam ben olsaydım onun yerinde gay olurdum ne yalan söyleyeyim.
"Cenan gel sucuk ekmek ye." Hacı bizim hacı la gelmiş miydi?
Yatağımdan kalktım ama hiç hayırlı şeyler görmedim açıkçası.
"Kim lan benim yatağımda sevişti, eve kız mı attın Hacı lan!"
Hacı' dan ses gelmediği için daha fazla bu manzaraya dayanamayıp direk içeriye daldım.
Anaaa.
Karşımda kimleri göreyim Hacı, Arif.
"Şey aslında sana söylemedim hacı yatağa su dökülmüş."
"Dikkat et o suda boğulma Cenan."
Niye bu kadar ciddi söylemişti ki bu mal Arif, hiç utanmıyorda acaba dün olanlar gerçek değil miydi, herşeyi beklerim ne yalan söyleyeyim.
Doğru söz, doğru adam karşınızda Cenan.
Bir anda Hacının kahkahası ile ikimizde Hacı'yı şaşkın şaşkın izlemeye başladık.
"Cenan pembe crop sana çok yakışmış." Dedi Hacı.
"Ya teşekürler aşkoo." NEEEE!
Gülüşüm direk soldu bunu hissediyordum, gözlerimi yavaşça üstüme doğru çevirdim, evet üzerimde bir crop vardı hemde pembe.
"Utanma." Gözlerimi yine Arif'e çevirdim bacaklarını üst üste atmıştı, kollarını ise koltuğa uzatmıştı, beni izliyordu, dalga geçmiyordu ama Hacının gülüşü herşeyi mahvediyordu.
"Utanmak sana yakışmıyor, çok çirkin oluyorsun." Dedi, Arif alay ederek.
Taklidini yaparak salondan ayrıldım, daha fazla o ortamda bulunmak istemediğim için odama geri girip ilk üstümde ki crop'u çıkarttım ardından bulduğum ilk siyah tişörtü üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim saçlarımı düzeltip yatak örtülerini değiştirdim ve pis örtüleri mecburen salondan geçip banyoya kirli sepetine bıraktım.
Bu crop'u kim bana nasıl giydirdi bilmiyorum ama bir ihtimal bunun cevabını Arif biliyor olabilirdi çünkü dün gece o yanımdaydı aman neyse buna şuanda takılamam.
Banyodan çıkar çıkmaz karşımda tekrardan Arif'i görmem galiba büyük bir şanstı benim için.
"Arif." Elimi yine yavaşça çenesine götürdüm ki elimi bir anda tutup beni duvara yasladı, tek hissettiğim şey şaşkınlıktı.
Gözlerime bakıyordu sadece, bende ona bakıyordum ama o hiç utanmıyordu, bu çok tuhafıma kaçmıştı.
Dudaklarını yavaşça araladı o sırada benim kalbimin atışları galiba beni öldürecek güçteydi, neden hep böyle yapardı ki yani neden hep bana böyle yaklaşırdı? Anlamsızdı.
"Lan Cenan oğlum seni öldürmek istemiyorum bunu öncelikle bilmelisin ama sen benim para mı bana ne zaman vereceksin!" Şurada iki dakika romantik şeyler yaşıyorduk, para mı şimdide, yani sikerim böyle işi taaa...
Öbür elimi havaya kaldırıp Arif'ten kurtulmaya çalıştım ama asla izin vermiyordu beni daha da sıkı tutup gözlerime bakıyordu bunu bilerek yapıyordu.
"Arif çok yanlış anlıyorum şuanda herşeyi neden diye sorarsan eğer ikimiz çok yakınız nefesin dudaklarıma değiyor." Dedim. Arif bir anlık refleksle kollarımı bırakıp derin bir nefes aldı ve ardından. "Bu akşam bana geleceksin." Dedi. Başımla onaylayıp direk sormam gereken soruyu soracaktım ki, Hacı.
"Hadi çıkalım prova yapacaz da." Hemen onları evden gönderip banyoya girip dişlerimi fırçalayıp koşarak beni dışarda bekleyen Arif ve Hacının yanına ulaştım direk Arif'in arabasına binip yola çıkmıştık evime iş yerim biraz uzak olduğu için Arif'in bana uzattığı hazır sandviçi hemen yiyip dikiz aynasından Arif'in gözlerini izlemeye başladım yani yanlış anlamayalım bakmak istediğin için bakıyorum sadece. Arif ile göz göze gelir gelmez kafamı direk cama çevirdim ve dışarıyı izlemeye başladım o sırada Hacının horlama sesi de asla kesilmiyordu.
"Cenan anneanneni göremedim evde, bir yere mi gitti?" Arif'in sorduğu soruyla hemen kafamı camdan çekip Arif'e çevirdim. "Gerizekalı Mekke'ye gitti kadın bunu bilmiyor musun?" Dedim.
Arif ise sırıtarak. "Oğlum ne bileyim konuşmak için söyledim." Keşke şu oğlum kelimesini evrenden silebilsem.
Ciddi duruşum ile. "Bizim konuşacak çok konumuz var." Dedim ki Hacı yine ortaya atladı.
"Geldik mi lan?" Bu Hacı'yı şuanda öldürsem acaba kaç yıl yatarım fazlasıyla merak ediyorum.
Arif Hacı'ya hemen cevap verip konuyu kapattı, bugün aslında arkadaşımızın evinde toplanacağımız için uzak bir yere gidiyorduk yoksa iş yeri aslında bana fazlasıyla yakındı.
Bir saatin sonunda Emre'nin evine gelmiştik aslında daha arabadan yeni iniyorduk ben ve Hacı arabadan inip sitenin içine girdik, Arif ise arabayı park etmek için park yerine gitti.
Hacı çok yavaş yürüdüğü için bende onun hızında yürüyordum bir yandan ise sohbet ediyorduk, Hacının sohbeti beni her zaman mutlu ediyordu, Hacı ile aynı evde yaşadığımız için kardeş gibi olmuştuk anneannem bile ikimize de aynı şekilde davranıyordu, aramızda çekingenlik asla yoktu.
"Cenan." Hacı asansöre binmemi istiyordu ama ben Arif'i beklemeyi tercih etmiştim. "Sen git Hacı ben Arif salağını alıp geleceğim." Dedim. Hacı cevap vermeden asansörün kapısı kapandı bende Arif'i beklemeye başladım.
Nerdeyse 5 dakikanın sonunda Arif gelmişti. "Ooo paşam daha geç gelseydin ya beklerdim ben." Arif sırıtarak koluma sürtüne sürtüne asansör düğmesine ulaşıp. "Ben seni gece fazlasıyla bekleteceğim merak etme." İşte bunu yapma, Arif yapma bunu.
Sustum, asansörün açılmasını bekledim ama aslında susmadım. "Sapıksın sen lan, azmış köpek." Ağzımı asla tutamıyordum bu bir yandan iyiydi bir yandan ise kötüydü.
Asansör açılır açılmaz ikimizde adımımızı atıp aynı anda farklı katlara bastık.
"Lan niye 13. Kata bastın 15. Kata basacaksın mal." Dedim Arif'e. Arif ise yine 13 kata üst üste 5 defa bastı ben durur muyum bende 15. Kata basmaya başladım.
"Senin ki inatsa benimki de inat oğlum." Yine ben söyledim. O konuşmuyordu genelde hep ben konuşurdum o ise gözleriyle cevap verirdi.
Ananı sikiyim.
Lan asansör.
Noluyo lan.
"ARİFFFFF!" Diye bir çığlık attığımın farkında bile olamadım çünkü asansör galiba düşmüştü.
"Ben nefes alamam Arif yeminle alamam." Arif'i zifiri karanlıktan göremiyordum bile taki telefonunun fenerini açana kadar.
Telaşla bana bakıyordu, kendisi korkmuyordu ama benim için mi korkmuştu yoksa??
"Sakin ol ben yanındayım." Elimi tutarak bana cesaret vermeye çalışıyordu, korkmamam için ama ben bunu asla beceremezdim çünkü bende o potansiyel yoktu.
"Korkuyorum Arif."
"Bak ellerin ellerimde, gözlerin gözlerimde Cenan, korkma yanındayım ikimize de hiç bir şey olmayacak çıkacağız buradan."
Bana cesaret verdiğini zannediyordu ama kalp ritimlerimi gittikçe bozuyordu işte Arif böyle bir insandı.