yeniden tanışana kadar...
☆彡
Cenan bir süredir kendini kötü hissediyordu. Aslına bakılırsa, en son ne zaman her uyandığı sefer bunaltıcı bir boşluktaymış gibi hissetmediğini hatırlamıyordu.
Bu duyguyu gerçekten açıklayamıyordu bile, yalnızca bu duygunun onu nasıl etkilediğini açıklayabilirdi.
Yine de kimseye söylemiyordu. Mutluluk maskesiyle her gün hayatına devam ediyor, kesinlikle öyle olmadığı halde her şey yolundaymış gibi davranıyordu.
Ancak Cenan'ın bilmediği şey, bu hayali hareketin uzun süre boyunca gerçek duygularının yerini tutamayacağıydı. Sonunda her şey kontrol edilemeyen dalgalara dönüşecekti ve ileride onu sadece yıkım bekliyordu.
Sonuçta ne kadar çabalarsanız çabalayın, kendi düşüncelerinizden kaçamazsınız.
Yakın arkadaşı Barış, Cenan'ın maskesindeki deliği birkaç kez fark etmiş ancak yine de gelip geçici bir durum olduğunu düşündüğü için çok üstüne gitmemişti. Barış, Cenan'ı her zaman elinden gelen en iyi şekilde anlamaya çalışmıştı. Bu yüzden, herhangi bir sorun olursa Cenan'ın kendisine geleceğine inanıyor ve ikisi okul yılını yan yana geçiriyordu; tabii ki bir diğer arkadaşları olan Ayşe'yle birlikte.
Cenan'ın kendi dış çatlaklarını görmeye başladığı gün, Öğretmenleri Ekrem Bey'in sınav kağıtlarını geri teslim ettiği gündü. Bu her zaman Cenan'ın sınıfta en az sevdiği kısımdı çünkü Ekrem öğrencilerinin her birine övgü dolu veya motive edici bir şeyler söylerdi, Cenan'ın dışında. Bununla birlikte akşama Barış ve Ayşe'yle beraber tiyatroya gideceklerdi. Cenan hiç istemiyordu ancak Barış'ın her fırsatta onu sıkıştırmasıyla gitmekte mecbur kalmıştı.
Kırmızı işaretli kağıdı gelişigüzel Cenan'ın masasına yerleştiren ögretmeni, başka bir öğrencinin sınav kağıdını geri vermek için sınıfın karşı tarafına geçmeden önce "Dersten sonra görüşürüz." derken bu Cenan'ı düşüncelerinden çekip almıştı.
Kağıdındaki dev "F" harfine bakan Cenan, içini çekti. Başarısız notun bu kez onu neden rahatsız etmediğini bilmiyordu. Belki de başarısızlığın Cenan'ın hayatında yeni bir şey olmamasındandı. Ancak şu anda aklından geçen tek şey ne kadar yorgun olduğuydu.
Barış elinde kendi kağıdıyla arkasını döndü "B aldım." dedi ve ardından Cenan'ın masasının üzerinde duran kağıtlara göz gezdirdi. "F mi? Bu, bu haftaki dördüncü F notun ve bugün daha çarşamba."
Cenan sırıtmaya çalıştı ama aşırı bitkinliği onun duraksamasına neden olmuştu. "Biliyorum, bu noktada bana plaket vermeleri gerekiyor." Sesi şaka yaptığını belli ediyordu ama gülümsemesinin yanı sıra gönülsüzce çıkmıştı.
Barış, Cenan'ı tepeden tırnağa süzerek arkadaşını iyice inceledi. Şu ana kadar Cenan'ın maskesi dikkatlice yeniden konumlandırılmıştı, ancak gözlerinin altındaki belirgin koyu halkalar gizlenemeyecek bir şeydi. "İyi misin Cenan?"
Cenan her sabah kendi kendine tekrarladığı sözleri bu sefer güven verici bir gülümsemeyle söylemeyi başarmıştı. "Ben iyiyim, merak edilecek bir şey yok."
Barış, onun kafasında neler olup bittiğini anlayıp anlayamadığını görmek için Cenan'a biraz daha baktı ancak Ekrem'in derse devam edebilmek için yüzünü ona doğru çevirip hafifçe bağırması Barış'ın tereddütle Cenan'a başını sallamasına ve sandalyesini öne doğru çekmesine neden olmuştu.
Zil çaldığında Cenan zihnindeki ağırlığın vücudunun geri kalanına da yansıdığını hissedebiliyordu. Bu korkunç konuşmayı atlamaktan başka bir şey istemiyordu.