Bölüm 1:Ölüm

30 7 65
                                    

Ellerim ceplerimde,kafamı yukarı kaldırıp yağan yağmurda yüzümün ıslanmasına izin veriyorum.Birkaç dakika öylece duruyorum orada,yağmurun ruhumu temizlemesini bekliyorum.Olmuyor.Bu kadar mı çamura batmıştı ruhum?Temizlenemeyecek kadar mı?

Saat 19.23

Eve dönmeliyim ama dönmemeliyimde.Çünkü gidince olacakları biliyorum,beni bekleyen adam bana kapıyı açıp sarılacak,itersem daha çok sıkıştıracak,öpecek,yemek hazırlamamı isteyecek,içecek,sarhoş olup bana dokunacak...Mide bulandırıcı.

Ama her ne kadar istemesemde gitmek zorundayım çünkü gitmezsem beni babama şikayet edecek Yahya adında bir adam ve Yahya'dan bunları duyar duymaz bulduğu yerde,ağzımdan kan gelene kadar dövecek,en sonunda yine o eve,o adamın yanına bırakacak kendisine baba diyen biri var.

Ben Ayça Yılmaz.Veya evlendirildiğim adamdan dolayı herkesin kullandığı:Kandemir

Ama siz beni;Hayattaki sınavı daha doğmadan başlayan,babası tarafından istenmeyen,doğrusunda yanlışında dayak yiyen,çeşitli psikolojik sorunları olan,yaşadıklarına rağmen ayakta duran,yalnızca annesinin gururu,Ayça Yılmaz olarak bilin.Çevredeki cahillere inat beni Ayça Yılmaz olarak bilinki annesinin gururu olan o kızı yaşatabileyim,içimde biryerlerde güçlü bir kız olsunki annemden aldığım soyad gibi yılmayayım.

Saate bakıp eve doğru adımlamaya başladım.Biraz daha geç kalırsam ciddi anlamda büyük yaygara çıkacaktı,adımlarımı hızlandırdım.Koşar adım eve doğru ilerlerken gördüğüm şeyle duraksadım

Oyuncakçı vitrininde,en önde resmen parlayan,küçük,yapay bir sakura ağacı..Beyaz saksıda,ince dalları,dibinde toprak yerine beyaz-gri arası renklerde taşlarla sabit duruyor,pembe çiçekleri arkadaki sokak lambasından bile fazla parlıyor sanki..

Hızla kafamı iki yana sallayıp neredeyse hipnoz olduğum görüntüden kafamı çevirdim.Acele edip yetişmem gereken bir ev vardı ve bu güzelliğe daha fazla dalıp gidersem yetişemeyecektim.

Saate baktım:19.34
Onbir dakika ne ara geçmişti?
Bu ağaca,çiçeklerine olan takıntılığımı bırakmam gerekiyordu.İzlerken zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamıştım.Adımlarımı az önce gittiğim yere doğru çevirip tekrar koşmaya başladım.Birkaç dakika sonra durağa gelmiştim.19.38

İki dakika sonra evin oradaki durağa giden bir otobüs geçmeliydi.Ve evet tam 19.41'de beklediğim otobüs gelmişti.koşar adım içeriye girdim ve boş gördüğüm ilk yere,en arkada cam kenarında oturan bir ablanın yanına oturdum.Benden sonra sağıma bir amca oturdu

Hayır,hayır!lütfen bu bir kabus olsun.

Otobüs hareketlenmeden,hemen ayağa kalktım ve demire tutundum.Bu sırada kapılar kapandı,otobüs hareketlendi.Telefonumu açıp kulaklıkğımdaki müziği değiştirdim.

Ama az önceki amcanın bakışlarını üzerimde hissedince o tarafa baktım.

Bakmaz olaydım!
Amca resmen giydiğim bordo kazağın altında belli olan göğüslerimi kesiyordu!
Bir elimle kabanımın önünü kapatırken biryandanda tutunmaya çalışıyordum.Düğmeleri iliklemek için kolumu,tutunduğum direğe sararak düşmemeye çalışırken aracın ani bir fren yapmasıyla korumaya çalıştığım dengem kayboldu.

Siz tabi şimdi arkadan biryerden kaslı,yakışıklı bir erkeğin gelip superman edasıyla düşmemi engelleyeceğini yada hayatımın aşkının üzerine düşmemi falan bekliyorsunuz değil mi?

Sizce bende öyle bir şans var mı?

Tabiki hayır

Zar zor iliklemeye çalıştığım düğmeleri bırakıp hayat kurtarıcı demirime iki elle,yapışmak suretiylen tutundum ve bir güzel çalkalandım

ARKA YÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin