✯
"hoş geldin!"
dalgın bir şekilde girdiği spor salonunda jeongin'in neşe dolu sesini duyması gencin dudaklarında ufak bir tebessümün belirmesine neden oldu. ders bitimi yemek bile yemeden buraya gelmiş, enerjiden yoksun hissediyordu kendini çilli çocuk. dün geceki sinir bozucu mesajlaşmadan sonra gözüne uyku girebildiği de pek söylenemezdi.
"hoş buldum."
kısık bir mırıldama ve baş selamıyla jeongin'in yanından geçecekken siyah saçlı genç onu durdurup soru soran bakışlarını yüzüne kitlemişti.
"hasta mısın sen? pek iyi durmuyorsun."
"bir şeyim yok hyung, uykum var sadece."
"hyung mu, kaç yaşındasın ki sen?"
"yirmi bir."
"oh, yirmi iki ben de. pek bir fark yokmuş, jeongin de sadece lütfen. ayrıca buralardayım, kötü hissedersen bana veya minho hyunga haber verirsin mutlaka."
küçük bir tebessüm bırakıp olumlu anlamda başını sallamış, salonun boks tarafına doğru adımlamıştı sarışın. minho hyunga haber vermek mi? bu saatten sonra bu hataya düşeceğini asla düşünmüyordu. her an ondan başka bir azar işitebilir, moralini bozabilirdi.
minho, her zamankinin aksine kum torbalarıyla değil elindeki telefonla ilgileniyordu. ringden aşağı bacaklarını sarkıtmış bir şekilde oturduğu için katlanan siyah şortu daha da kısalmış, kaslı baldırlarını göz önüne sermişti. felix, bu görüntüye kitlendiğini fark ettiği anda kaşlarını çatıp koca gözlerini kırpıştırarak kızılın onu fark etmesi için hafifçe öksürmüştü. nihayet minho kafasını telefonundan kaldırıp keskin bakışlarını kenetlemişti çilli çocukla.
"gelmişsin."
"hm." omuz silkip mırıldandı felix.
"buraya gel."
ne olduğunu anlamayan sarışın, yavaş adımlarla ringteki koca oğlanın yanına adımlayıp çantasını kenara koydu. çantayı soyunma odasına daha sonra da götürebilirdi. minho'nun, felix'in yanına oturması için boştaki sağ yanını pat patlamasıyla felix, pek fazla sorgulamadan gencin yanına oturdu. geceki konuşma hiç yaşanmamış gibi mi davranacaklardı şimdi de?
"uzat bileğini, durumuna bakalım. ona göre başlarız."
felix, narin bileğini kızıl saçlının koca elleri arasına bırakırken bir yandan da yakıcı gözleriyle minho'yu delip geçecekmiş gibi izlemekten hiç çekinmiyordu. karşısındaki adama hâlâ sinirliydi, kızıl genç hiçbir şey olmamış gibi davransa da o, tavrını ortaya koyacaktı. bir yandan da minho, elleri arasındaki bileğe baş parmağıyla baskı uygulayıp durumunu kontrol etmeye çalışıyordu. fazlasıyla yakın oldukları için sarışının kiraz çiçekli parfümünün kokusu minho'nun genzine dolmuştu.