4

72 14 0
                                    

Xingqiu ve Chongyun bu sefer vakit geçirmek için farklı bir yer seçmeye karar vermişlerdi. Xingqiu, daha önceden dağların tepesinde tanrılarının arkadaşlarıyla vakit geçirdiği bir alan olduğunu duymuştu. Orada oturacak yerler ve bir masa bile varmış.

Uzun bir yürüyüşten sonra hedefleri için az bir mesafe kalmıştı. Xingqiu yine mola vermek için yere oturdu. Chongyun'un oturmadığını gören Xingqiu meraklandı.

"Dikkatini bir şey mi çekti, sevgili Chongyun?"

"Evet, çiçekler."

"Onlar Liyue'ye özgü çiçeklerdir. Beyaz rengi ile sana yakışıcağından eminim. Annem bana çiçek tacının nasıl yapılcağını öğretmişti."

Xingqiu kalktı ve çiçekleri toplamaya başladı.

"Cidden yapıcak mısın?"

"Elbette."

Chongyun aceleyle çiçek toplayan Xingqiu'yu, en azından taslağını, çizebilmek için tuvalini ve resim malzemelerini çıkardı. Gülümsemesine engel olamayan Xingqiu çiçekleri teker teker birbirine geçirmeye başladı. Koyu mavi saçları önüne düşüyor ama çiçek tacını bitirmek için konsantrasyonunu bozmasına izin vermiyordu. Chongyun ise Xingqiu'yu uzun süre sonra kitap okuması dışında bir şey yaparken çizmesine seviniyordu.

"Bitti!"

Xingqiu ayağa kalktı ilk önce kendini silkeleyip Chongyun'un kafasına doğru ellerini uzattı. Yüzünü daha iyi görebilmek için geri çekildiğinde yüzündeki gülümseme daha da genişledi.

"Ben yaptım diye söylemiyorum ama sana çok yakıştı Chongyun!"

"Teşekkürler, çok naziksin."

"Bakalım nasıl çizdin beni."

"Hayır daha değil! Yani daha bitmedi bitince gösteririm tamam mı?"

"Peki, öyle diyorsan. O zaman yolumuza devam edelim. Gerçekten öyle bir yer varsa otururken daha rahat olursun."

Chongyun ve Xingqiu dik yokuşların sonuna gelmişti. Daha düz yollara geldiklerinde rahatladılar. Önlerinde ki gölü fark ettiklerinde hedeflerine ulaştıklarını anladılar.

"Xingqiu! Haklıymışsın burda gerçekten bir masa ve oturacak yerler var. Biraz sert duruyor ama sorun olmaz herhalde."

"Kitabımı okuyabildiğim sürece bir sorun olmaz."

Chongyun resmini bitirdi ve söz verdiği gibi Xingqiu'ya gösterdi. Xingqiu her zamanki gibi Chongyun'u utandırcak övgüler yağdırdı. Yanlarına aldıkları atıştırmalıkları yediler, Xingqiu kendi kitabı hakkında konuşmaya devam etti. Yola çıktıklarında sabahın erken saatleriydi ve şimdi saat akşamüstüne yaklaşıyordu. Şehre geri dönmek için hazırlandılar.

Şehrin merkezine Xingqiu konusunu açması gereken bir şeyi söylemeyi unuttuğunu fark etti.

"Lantern line Festivali yaklaşıyor. Geçen sene ilk defa Xiangling ile beraber katılmıştım."

"Doğru! Shenhe teyzem festivalden bahsetmişti!"

"Benimle katılırsın değil mi, sevgili Chongyun?"

"Elbette. Senden başka kimle katılabilirim ki."

Xingqiu ve Chongyun göz göze geldiler. Xingqiu'nun yüzünde içten bir gülümseme yayıldı. Chongyun bu sahneyi hafızasına resmetti ki daha sonra çizebilsin.

"Ah, bir dakika bekle."

Chongyun yolun kenarında bulunan ipek çiçeklerinden bir adet kopardı. Uzun süredir Xingqiu ile nasıl uyuştuğunu düşünüyordu. Xingqiu gibi asil ve güzel. Xingqiu ne yaptığını görmek için merakla Chongyun'un arkasından bakıyordu.

Chongyun önüne döndü. Elindeki çiçeği Xingqiu'ya uzattı. Xingqiu yanaklarında ki yanmayı hissedebiliyordu.

"Ben de sana bir çiçek vermek istedim. İpek çiçeği senle uyumlu bence."

"Sevgili Chongyun, çok tatlısın cidden. Cidden teşekkürler."

Chongyun'un Elindeki çiçeği aldı ve o an Chongyun'un hiç beklemediği bir şey oldu. Xingqiu Chongyun'un yanağına bir öpücük vermişti.

Chongyun neden bu kadar kızardığını anlayamıyor ve şok olmuş şekilde sordu.

"Bu neydi?"

"Bir teşekkürdü. Annem sık sık babama ve bize yapar."

"Anladım."

Daha sonra birbirlerine veda ettiler. Her biri kendi evine döndü. Xingqiu yanlış bir şey yapmamıştı yani öyle düşünüyordu. Yine de bu konuyu annesine danışmakta fayda var diye düşündü.

Xingqiu'nun annesi gülerek,

"Xingqiu onu sevdiğin için en yakın arkadaşını öpmekte bir sorun olduğunu düşünmüyorum ama bunu herkeste yapmamalısın. Mesela kızlarda."

"Kızlara böyle bir şey yapmam anne."

Annesi biraz daha güldü.

"İkinizin iyi anlaşmasına sevindim. Chongyun ve sen pek sosyal değilsiniz ama birbirinizle arkadaş olarak en iyi şeyi yaptınız."

______________________________________

Chongyun eve geldiğinde babasının evde olduğunu görünce sevinçli bir şekilde koştu. Babasına sarılarak onu karşıladı.

"Sen de hoşgeldin Chongyun. Yine resim mi çizdin? Bir bakayım."

Xingqiu'nun bir resmi olduğunu görünce iç çekti. Ne bekliyordu ki bir manzara ya da ağaç resmi bekleyemezdi oğlundan.

"Chongyun odanda ki resimlerin tamamı arkadaşının resimlerinden oluşuyor. Ona değer veriyor olman çok güzel bir şey tabi ama bu sıralar başka hiç bir şey ile ilgilenmiyorsun."

"Çünkü beni mutlu ediyor. Onun resmini çizmekte öyle. Baba baştan beri farklı bir şeyle ilgilenmemiştim zaten."

"Haklısın oğlum. Sadece çok fazla değer verip kendini üzmenden korkuyorum."

Chongyun babasının neden böyle dediğini anlayamamıştı. Shenhe araya girdi. Chongyun'un üstünü değiştirmesini söyledi. Chongyun'un duymayacağına emin olduğu bir ses düzeyinde,

"Chongyun senin yaşadığın kaderi yaşamayacak merak etme. O ikisini çoğu kez birlikte gördüm ve o çocucuğun o kadınla alakası bile yok. Aksine Chongyun onun sayinde daha da gelişiyor bunu fark etmedin mi?"

Chongyun'un babası ne yaptığının farkına vardı.

"Haklısın kardeşim. Oğlumu kendi hayatımla karşılaştırmamam gerekirdi. Üzgünüm."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Xingyun'un kırmızı ipi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin