Sonun Başlangıcı

96 26 29
                                    

Herşey bir anda olmuşdu 1 günde ve bir hatadan kaynaklanarak olmuşdu o kadar büyük bir yerde çok küçük bir dikkatsizlikden dünyanın sonu gelmişdi, belkide bu bir son değil bu bir başlangıçdı kim bilir belkide dünya kendini kötülükden kötülükle temizliyordur...

Sıradan bir gündü Benedict ailesiyle hergün ki gibi kahvaltısını yapmış işine gelmişdi Benedict labaratuvar araşdırmada çalışıyordu ama bu araşdırma binası devlet için olan illegal sistemdi ve infeksion zehirlerin hazırlanmasına dikkat etmekle hükümlüydü, Benedict hazırladıkları zehirlerin etkisinden habersizdi tahminleriyle bildikleri hariç hiçbir görsel birşey yaşanmamışdı. Benedict hergünki gibi rutin şeyleri yapdıkdan sonra işden ayrılıp çocuklarına söz verdiği restorona gidiceklerdi. O patlama gerçekleşmeseydi Benedict son işlerinide yapdıkdan sonra asistanına yeni hazırladıkları zehir şişelerini A katagorili zehirlerin yanına koymasını söyledi ve temizlik için görevliyi çagıırdı ve tam bu andan 2 dakika sonra deprem olmuş gibi sallanmaya başladılar Benedict hemen güvenlik katına telefon açdı ve ne olduğunu sordu güvenlik görevlisi orta yaşlı boğuk sesli adam nefes nefese bir şekilde patlama diyordu Benedict bir şey anlayamıyordu. İkinci sarsıntı oldu ve telefondan kaç diğe bir ses duyuldu ve hat kesildi Benedict telefonu bırakarak genç asistanı ve 4 kişilik işci ekibiyle çıkışa doğru koşdu Benedict kapıyı açmak için kartını çıkarmak isdediğinde kırmızı ışık yanıp sönmeye başladı duraksayarak başını kaldırdı ve yanan ışığın sızıntı tehlikesine karşı yaratılmış bildiri ışığı olduğunu gördü yanındaki genç adama bakdı korku dolu gözlerle ona bakan ve ne yapmalarını onlara sölicek olan Benedict den bir söz demesini bekliyorlardı. Benedict gaz maskesi diğerek önce sessiz sonra gitdikce artan ses tonuyla bağırmaya başladı ve hemen gaz maskelerini almak için masanın hemen yanında koyulmuş dolaba koşdu maskeleri alıp teker teker işcilerine veriyordu işçilerinden biri maskeyi takarken asistanın yerleşdirmesi gerekdiği zehir şişelerine çarpdı ve tüm şişeler kırılarak havaya yayıldı ve bir patlama daha oldu herkes kapıya dogru koşmaya başladı Benedict kapıyı açdığında dumandan ve etrafda olan ateşden başka birşey gözükmüyordu çıkışa dogru ilerlemeye başladılar az önce oldukları odanın çökme sesine hepsi arkasına döndü odanın tavanı çökmüşdü kendilerinden bir kaç adım arkada olan ekip çalışanı koridordaki tavandan dökülen taş parçalarının altında kaldı bunu gören diger çalışanlar Benedict in yanında hızla geçerek koşmaya başladı biraz ilerledikleri sırada yandan alev patlamasıyla hepsi duvara çarpıldı Benedict telaşla onların yanına koşdu ama hem vaktinin az olmasından hemde hepsinin baygın olmasından elinden birşey gelmezdi Benedict ayağa kalkıp koşmaya başladı ancak vücudunda garip sıcaklık hissediyordu anlam veremediği sıcaklık bina hızla çökmeye başlıyordu bağırtı sesleri patlama sesleri duyuluyordu Benedict hızla koşarak binayı terk etmeyi başarmışdı yerde yatan çalışanlar arabaya koşan çalışanlar görüyordu arabasına koşarak kapısını açdı Jeep markalı arabasını çalışdırarak hızla yola koyuldu ve duyduğu patlamaların en büyüğünü duydu artık binadan nerdeyse eser kalmamışdı Benedict gözlerinin bulanıklaşdıgını hissetdi tam olarak karşısını göremiyordu kafasını sallayarak ayılmaya çalısıyordu şehir caddesine çıkmasına az kalmışdı ama sanki düşünemiyordu nereye gidicekdi evemi bu halde eve gidemezdi kollarında sızıltı hissediyordu yanık yerlerini gördü hastaneye gitmeyi düşündü ve bu düşüncesi son düşünce oldu zihni kapandı gözleri bulanıklaşdı beynine kan sıcramış gibi hissetdi ve siyahlara büründü...
Hey kendine gel,beni duyuyormusun? Hope ben kaza yapdın seni hastaneye götürüyorum beni duyuyorsan bir işaret ver heey...

15 dakika sonra..

Acil dokdor acil biri yardım etsin

Paul- Ne oldu ?

Hope- araba kazası ben arabama bindirdigimde konuşmuyordu nefes almıyordu

Paul- Siz burda kalın

Orta yaşlı dokdor Paul Benedict i amelyat salonuna götürüyordu

Paul- Nick amelyat odasını hazırlat hemen

Nick- Tamam hallediyorum

Nick derhal amelyat odasına geldi amelyat masasını hazırlayıp gereken herşeyi getirdi Paul nefes nefese yanında 3 hemşireyle Benedict i amelyat odasına sokdu Paul amelyat kiyafetini giyerken hemşire durum raporu veriyordu Paul uzun saçlarını başlığın içine sokdukdan sonra eldivenlerini giydi ve Benedict in baş ucuna geldi ve hızla işlemlere başladı aletleri isdedikce hemşire hızla aletleri ona uzatıyordu diger hemşire ise Benedict in omzundan akan kanı durdurmaya çalışıyordu Nick ise Benedict in ayak ucunda durup Paul a yardım ediyordu aniden hastanın nabzı durdu Paul ne oldugunu anlamaya çalışıyordu ancak sanieler içinde Benedict gözlerini açarak hemşirenin bileğinden ısırdı hemşire bagırarak hastayı itekleyerek ondan uzaklaşdı Paul hastanın omuzlarından tutup yataga sıkdı Nick ise ayaklarını tutmuşdu sakinleşin bayım digerek Paul hastayı sakinleşdirmeye çalışıyordu ancak faydası yokdu Benedict yerinden kurtuldu ve diger hemşireye saldırdı hemşireyi yere düşürerek omzundan ısırmaya başladı Paul şimdide hastanın belinden tutarak sol tarafa atdı Benedict tekrar kalkıb Paul a saldırmak isdediginde Nick alet tepsisini alıp Benedict in kafasına vurdu ve hemen Paulun kolundan tutup kapıya koşdu Nick kartı kart okucuya koydu o an hemşire sağdan Nick in kolundan tutdu Nick diger eliyle hemşireyi itekleyip kapıdan çıkdı şimdi Benedict ve hemşire onların arkasından geliyordu Paul polisi arayın diğerek koşuyordu o sırada Nick herkes kaçsın dige bağırdı ve bir bağırma sesi daha duyuldu biri daha Benedict ve hemşire insanlara saldırıyor ve ısırıyordu Nick olanları şok içerisinde izliyordu Paul Nick in kolundan tutup çekmesiyle Nick rüyadan uyanmış gibi koşmaya başladı arabasına bindi ve derhal eve doğru son surat ilerlemeye başladı yolda da hastanede gordüğünü gören Nick delirmiş gibi bir yola bir etrafa bakınıyordu gelen telefon sesiyle kendine geldi

Nick- alo Alice derhal kapıları pencereleri kapat ve sakın açma sakın

Alice- Nick korkuyoruz neler oluyor?

Nick- Bilmiyorum Alice bilmiyorum ben hemen gelicem yoldayım Babamla Arthur nasıl

Alice- Onlar iyiler

Nick- şimdi kapatmam lazım Alice geliyorum...

Nick- Paul al telefonu Hardy le konuş bize gelsin

Paul- Tamam

Alo Hardy hemen motoruna bin ve Nick in evine gel biz oraya varıyoruz, soru sormayı kes hemen dedigmi yap ve dikkatli ol çok dikkatli ol oğlum. Nick arabayı kapının önünde durdurmasıyle eve koşmaya başladılar Nick kapıya varır varmaz Alice kapıyı açdı panikle içeri girdiler.İyimisiniz bişeyiniz varmı dige Alice Nick e ve Paul a bakdı birşeylerinin olmadığına bakdı ve salona girdiler yaşlı beyaz saçlı ama cüsseli Hector pencereden elindeki beyzbol sopasıyla dışarıyı izliyordu, onlar delirmişler digerek Nick e döndü, Nick hiçbir fikrim yok digerek pencerenin önündee çökdü,arabalar yanıyordu insanlar bağırıyordu heryer kan içindeydi yerde çabalayan, koşan birbirini kovalayan insanlar

Nick- Onlar kuduz gibi

Nick- Paul baksana

Paul saatinde olan gözlerini ayırıp Nickin yanına geldi ve etrafa bakmaya başladı
Bunlar kuduz gibi degil dosdum kuduz ların gözleri kıpkırmızı olmaz ve onlar sudan ışıkdan korkarlar hatrlasana hastanede gözüne ışık tutmuşduk Benedict in gözlerine, bu kuduz değil ama ondan daha kötü birşey. Kapının çalmasıyla herkes ayaklandı Hector elindeki sopayla kapıya doğru ilerledi Paul koşar adımlarla gelerek Hectoun önune geldi bekle gelen oğlum digerek kapıyı hızla açdı Hardy kendini içeri atdı Paul onun arkasından kapıyı hızla kitledi

Paul- İyimisin evlat?

Hardy- evet evet iyiyim

Noluyor baba bu olanların anlamı ne insanlar resmen... Bilioruz Hardy ama sebebine dair hiçbir fikrimiz yok şuanlık tesellimiz iyi olmamız ve kırmızı gözlerle insanlara koşmamamız Nick Hardy nin sözünü kesdi ve kendi sözlerini bitirdikden sonra iyimisin digerek elini onun omzuna atdı,ben sanırım iyiyim digerek korku dolu gözlerle gülümsemeye çalışdı Nick ve ailesi Paul ve Hardy ile birlikde salona geçdiler ...

Son SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin