◾3◾

13 1 0
                                    

Elimdeki telefonla neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Telefon her saniye daha da büyüyor, içindekiler daha detaylı görünüyordu.

Oyun için girmiştim fakat anlamadığım şeyler oluyordu. Mesela oyun her zamankinden çok daha farklı başlamıştı. Güncellenmiştir deyip çok takmamıştım fakat şuan olanlar açıklayabileceğim şeyler değildi.

Sonra bir anda birşey oldu, bilmiyorum ama farklıydı. Bayılacakmış gibi oldum. Sonrasını hatırlamıyorum.

.

.

.

Yanıma düşen oldukça sesli bir şeyle kendime geldim,

Gördüklerim ise çok farklıydı.

Agony savaş alanında, üzerime bir meteor düşmek üzereydi ve ben neler oldugunu asla anlayamıyordum. Sonra bir el beni yerden kaldırdı -kim olduğunu göremedim- ve koşturmaya başladı. Peşinden sürükleniyordum ve ayaklarım neredeyse tutmuyordu.

O kadar heyecanlıydım ki. Yıllarca oynadığım, her şeyimi verebileceğim oyunun nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde içindeydim.

Sonra beni koşturan el durdu. Baktığımızda sakin bir yerde, alanın köşelerinde olduğumuzu fark ettim.

Sonra beni koşturan kişiye baktım. Tabi baktığımda çıkan kişinin Minho olmasını pek düşünmemiştim. Gerçi ellerine baksam anlardım ama o anda bakmamıştım.

"Teşekkürler"

O heyecan ile ağzımdan çıkan tek kelime bu oldu.

"Bir şey değil, fakat bir daha üzerine meteor düşmek üzereyken salak gibi durma"

Bir şey söylemedim. Fakat bilmesi ihtimaline karşı konuşmaya karar verdim.

"Neden burda olduğumuzu biliyor musun?"

"Hayır"

"Peki"

Sonra aklına bir şey gelmiş gibi konuştu."Felix, Changbinin yanındaydı. Yanlarında hyunjinde vardı."

"Changbinin mi yanındaydı! Tanrım, onu kaç kere uyarmam gerek?!"

"Changbin onu hyunjin ile birlikte kurtarmıştı ayrıca" Durdum. Changbin Felixi kurtarmıştı ha? Kesin hyunjin zorladığı için yapmıştır o.

"Herkes burada mı peki?"

"Bilmiyorum fakat oyuncuların çoğunu gördüm, yani büyük ihtimalle okuldaki herkes burada."

Peki dercesine salladım başımı. Sonra birisinin yaklaşıp minhoya sarıldığını gördüm. Seungmindi bu.

"Hyung!"

Minho ise gülerek ona sarıldı.

"Sakin ol"

"Korktum ama!"

Sonra seungmin arkasını dönüp bana baktı. Gelip banada sıkıca sarıldı. "İyi misin sung?"

"İyiyim minnie, teşekkür ederim" Sonra geri çekilip sordu.

"Siz ikiniz diğerlerinin nerde olduğunu biliyor musunuz?"

İkimizde başımızı salladık sonra ben konuşmaya başladım."Minho felix, hyunjin ve o suratsızı görmüş ama nerde olduklarını bilmiyoruz."

Suratsız dediğim kişiyi anlamıştı seungmin. Başını salladı. Sonra ise Minho ayaklandı.

"Gitmemiz gerek, alan daralacak" Başımızı salladık. Tam gidecekken onları durdurdum. "Bir saniye, eşyalarımızın olması gerekmiyor mu?"

Gods - minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin