"Hyung! Kabul edilmişim, seçmeler için çağırıyorlar beni"
Heyecanla odalarında yatağa uzanmış kitap okuyan sevgilisinin yanına koştu. Beraber yaptıkları şirket başvurularından bir tanesine dönüt almıştı
"Jongho, tebrik ederim"
Yatakta sırt üstü dönerek kollarını kapıda heyecanla dikilen küçüğe açmıştı. Jongho koşar adımlarla yatağa ilerleyip kendini sevgilisinin kollarına bırakmıştı
Sıkıca birbirlerine sarılırken Jongho'nun kalbi heyecanla çarpıyordu. Başını kaldırıp kendini yüzündeki gülümsemeyle izleyen Yeosang'a baktı.
"Benim küçük bebeğim şarkıcı olacak. Şimdiden hayranlarını kıskanmalı mıyım?"
"Ya hyung!"
Kıkırdayarak küçüğünün alnındaki saçlarını geriye atarak uzanıp dudaklarını bastırdı
"Seninle gurur duyuyorum Jongho"
Gözleri dolmaya başlamıştı. Yüzünü Yeosang'ın göğsüne doğrı bastırdı. Parmakları ensesindeki saçlara kayarken okşadı kahverengi tutamları
Lisede tanışmışlardı. İlk Yeosang sevmişti ama Jongho daha beter düşmüştü. Herkesin imrendiği kusursuz bir aşkları vardı
Yeosang, nöbetçi olduğu gün ders saati dolayısıyla boş koridorda sıkıntı içinde otururken, dış kapının açılıp içeri koşturarak birinin girmesiyle meraklı bir şekilde beklemeye başlamıştı
Görüş açısına giren kabarık siyah montun üstünden gözüken uçuşan kahverengi saçlar ve kızarmış tombul yanaklar ile kalbinin hızlandığını hissetti
Çocuk kendisini görmesiyle yanına doğru koşturmaya başlamıştı. Yeosang yüzünün ısındığını hissetti, bu tatlı çocuğun kendisine doğru gelmesiyle heyecanlanmıştı
"Şey, ben bu okula yeni transfer oldum ve geç kaldım sanırım. Rica etsem müdürün odasını gösterebilir misin? Kaybolmak isyemiyorum da"
Yeosang kızarık suratıyla çocuğa bakmaya devam ederken dediğinin tek kelimesini bile anlamamıştı. Düşünceleri tamamen bulanıktı sadece ne kadar sevimli olduğunu düşünüyordu
"Hey, beni duyuyor musun?"
Gözünün önünde sallanan elle irkilerek kendine geldi. Beklentiyle kendisine bakan iri kahverengi gözler ile kalp ritmi tekrar düzensizleşirken başıyla onaylayıp ayağa kalktı
Oldu olası utangaç bir çocuk olmuştu, üstüne üstlük onu ilk defa böylesine heyecanlandıran bu çocuğun karşısında sadece kaçamak bakışlarını üstünde dolandırabiliyordu
"Jongho ben, sen?"
"Yeosang"
"Bana yardımcı olduğun için teşekkür ederim Yeosang"
Geniş gülümsemesiyle kapının önünde kendisine gülümserken gözüken diş etlerine kaymıştı bakışları. Yeosang ilk defa hissettiği bu duygularla ağlayacak gibi hissederken içinden sadece bu tatlı çocuğa sıkıca sarılmak geçiyordu
Kapının açılıp Jongho'un içeri girmesi ile deli gibi atan kalbiyle dikildi bir süre öylece. Sonrasında da koşarak geri yerine gidip oturmuştu. Başını masaya gömerek çoktan zihnini ele geçirmiş Jongho'nun sevimli yanakları ile karnında kelebekler uçuşmuştu
İlk tanışmaları böyle olmuştu
...
"Wooyoung saçmalama! Yapamam ben bunu olmaz. Ya beni reddederse, ya onu kaybedersem"