Herkese selamm.
Fice başlamadan önce lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin.
Başlangıç tarihlerini alalım.
***
Han Jisung, herkesin nefret ettiği, sakar, işe yaramaz, kör kütük aşık bir gencim. Sevdiğim bir kız var, sevmek denir mi, bilmem. Daha çok.. platonik gibi? Ne pahasına olursa olsun, onu elde edeceğime söz verdim ve öylede oldu.
Birkaç gündür sevdiği çocuk yerine benimle gezmeye başladı, aramız da gayet iyi. Sanırım o'da bana karşı bir şeyler hissediyor.
Ah.. tahmin edin sevdiği çocuk kim? Tabii ki eski zorbam. Zorbalık yapmaktan nasıl vazgeçti diye sorarsanız, açıkçası ben de bilmiyorum.
Sabah uyanır uyanmaz kendimi banyoya atıp kısa bir duş aldım, çıktığımda gördüğüm manzara pekte hoş değildi..
Kedim yatağımı mahvetmiş üstüne üstlük odayı feci dağıtmıştı. Sinirli bir yüz ifadesiyle ona bakarken kucağıma atlayıp tatlı mırıltılar çıkarması, aklımdaki şeyler her neyse unutmama sebep olmuştu.
Etrafı kısaca toparlayıp giyindim ve okula gitmek için hazır olduğumda evden çıkıp okula doğru ilerledim.
Kısa süre sonra okula vardığımda Yuri (sevdiğim kız) ile Martin'i (eski zorbası) yan yana gördüm. Martin ne kadar benden güçlü olsa da bazen onu öldüreceğimi düşünmeden edemiyordum. Göz devirip hızlı adımlarla sınıfa yürüdüm.
Sınıfa girdiğimde sıramda oturan yeni çocukla sinirim tepeme çıkmıştı, ne hakla sırama izinsiz otururdu ki?
Ona doğru ilerleyip kafasına bir tane geçirdiğimde afallayıp ayağa kalkmış ve yakamdan tutarak beni duvara yaslamıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun amına koyayım?" Demişti sadece.
Ellerinden kurtulmaya çalışırken çırpınıp duruyordum. "Asıl sen ne yapıyorsun!? Bırak beni! Hem sırama geçiyorsun, hem de bana sinirleniyorsun!" Dedim. Kendimce haklıydım.
Yüzündeki sinir buhar olup havaya karışmış gibi karşımda sırıtıyordu. "Kucağıma oturabilirdin?" Duyduğum şeyle utansam da belli etmemeye çalıştım. "Sapık! Kim seni aldı bu okula!?" Hâlâ sinirli ifademle yüzüne bakıyordum. Cevap vermeden sıraya oturmuştu beni pek umursamıyor gibiydi, koluna tüm gücümle vurup sinirli bakışlarımı ona yönelttiğimde ayağa kalktı ve başka bir sıraya geçti. "Seninle de uğraşılmıy-" Sözlerine devam etmesini beklemeden çantamı sıraya bıraktım ve sınıftan çıktım. Şu an tek umurumda olacak kişi Yuri'ydi. Onun o sürtük ile ne işi olabilirdi ki?
Yanına gittiğimde endişeli bir yüz ifadesiyle gülümsedi, "Günaydın Ji." Karşılık olarak sadece gülümsemiştim bir sorun olduğunu anlamış olacak ki, kollarını boynuma dolayıp bana iyice yaklaşmıştı. "Ne oldu beyaz atlı prense?" Hitap şekli ile dudağım yana kıvrıldı, "hayır olmadı, prenses." Belini sarıp gözlerinin içine baktım. Şaşırmıştı. "Bugün beraber vakit geçirmek ister misin?" Hemen cevap verdim. "Geri çeviremeyeceğim bir teklif" diye gülümsedim.
***
Dersler her zamanki gibi sıkıcı geçmişti, yorgundum ama Yuri ile başbaşa vakit geçireceğimiz için mutluydum. Hemen çantamı toparlayıp onun sınıfının önünde durdum ve beklemeye başladım. Bir süre sonra içerden çıktığında gülümsüyordu, karşılık verdim. "Teşekkür ederim." Dedim. Şaşkınca bana baktı ve sordu, "ne için Ji?" Merdivenlerden indiğimizde elini tuttum ve onu okuldan çıkardım. "Gerçekten gülümsediğin için." Bir şey diyememiş utanmıştı, çok tatlı görünüyordu. Ah, aşk.. insana neler yaptırıyor öyle.
En sevdiğim sade ve tatlı görünümlü kafeye giderken elini hiç bırakmıyordum, sanki biri gelecek de onu benden alacak gibiydi, asla bırakmak istemiyordum.
Ben bu düşünceler içerisindeyken Önümüze iki çocuk çıkmıştı. Yaklaşık 20-21 yaşlarında olan bu çocuklar iriydi de. Ezileceğimi sanmıştım fakat, sadece omuz atarak geçmişti, Yuri yanımda olduğu için havalı biri gibi olmak istedim gözünde, aynı sevdiği çocuk gibi...
Çocuklardan biri beni ittirip üstüme doğru yürüyünceye kadar gayet havalıydım. Yakasından tutup kendime çektim ve yüzüne sert bir yumruk geçirdim. Yani, fikrimce..
Yaptığım aptallığın ardından bir güzel dayak yiyince Yuri'nin kaçmasını pek düşünememiştim. Sadece eve gitmek istiyordum.
Anahtarı kapı deliğine sokup çevirdim ve kendimi içeri attım, paytak paytak adımlarla odama doğru ilerleyip kendimi yatağa bıraktım, gerçekten zor bir günün ardından rahatlayabilmiştim. fakat bu rahatlık kısa sürmüştü. Çünkü hissettiğim ağrı ile çığlık atarcasına inlemiştim. Ah.. ne bok yedim ben!
***
Gözlerimi araladığımda güneş yeni yeni doğuyordu. Kaç saat uyumuştum ben? Hâlâ sırtımdaki dayanılmaz ağrı geçmek bilmiyordu. Zorlukla yataktan kalkıp tuvalete girdim. İşimi halledip sırtımdaki yara izlerine baktım. Hem kötü görünüyordu, hem de fena canımı yakıyordu.
Yapacak bir şey olmadığından hızlıca üstümü değiştirip okula gitmek için hazırlandım, tam o sırada aklıma gelen şey ile duraksamıştım.
Yuri beni bırakıp gitmişti..
Daha fazla burada kalmak istemiyordum artık. Yatağa oturup bilgisayarımı açtım. Onun olmadığı yeni bir ev, yeni bir hayat istiyordum. Bir sürtükten farkı yoktu.
Ev ilanlarına bakarken kendime göre oldukça uygun bir ev bulmuştum. 2+1 gayet güzel bir evdi. İlandaki numarayı telefonuma girip derin bir nefes alarak aramıştım. Heyecanlıydım.
Birkaç dakika çaldıktan sonra karşıdaki kişi telefonu açmıştı, açtığı gibi de bir çığlık sesi duyulmuştu. Panikleyip telefonu kapatacağım sırada "Buyurun" demişti. Sesi kalındı. Duyduğum çığlık sesinden sonra biraz tırsmıştım. "Kusura bakmayın, aptal bir arkadaşım işte." Evet, biraz önyargılı davranmış olabilirdim. "Sorun değil, beyefendi. Ben ev ilanı için aramıştım." Hemen konuya daldığımda, anladığını belirten mırıltılar çıkarmış ve konuşmuştu. "Ah, doğru ya, o ilan. İsterseniz eğer bugün bir buluşma ayarlayabilirim. Ev hakkında konuşuruz, beni de tanımış olursunuz." Bu fikir aklıma yatmıştı. Hemen cevap verdim, "Tabii, efendim. Numarama konumu ve saati yazarsanız sevinirim."
"Öyleyse, görüşmek üzere." Telefonu hiç beklemeden kapatmıştı. Kaba adam! Kanser ediyor böyleleri.
Ben yastığı ısırırken telefonuma gelen bildirimle tekrar telefona odaklandım.
"+90 *** *** ** ** gelen yeni bir mesaj."
Mesajlara tıkladığımda gördüğüm şeyle oldukça şaşırmıştım.
+90 *** *** ** **
Memnun oldum, Han Jisung.Of sikerim amk.
Bir türlü yazamadım şu siktiğimin bölümünü
Neyse diğer bölümde olay var
Fikimi okumazsanız sizi de sikerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U𝗌𝖾 M𝖾, 𝖬𝗂𝗇𝗌𝗎𝗇𝗀
General Fiction𝖭𝖾𝖿𝗋𝖾𝗍 𝗏𝖾 𝗂𝗄𝗍𝗂𝖽𝖺𝗋 𝗌𝖺𝗏𝖺𝗌̧ı𝗇ı𝗇 𝗈𝗋𝗍𝖺𝗌ı𝗇𝖽𝖺 𝖽𝗈𝗀̆𝖺𝗇 𝖻𝗂𝗋 𝖺𝗌̧𝗄𝗍𝖺𝗇 𝖽𝖺𝗁𝖺 𝗎̈𝗆𝗂𝗍𝗌𝗂𝗓𝗂 𝗏𝖺𝗋 𝗆ı𝖽ı𝗋? "𝖦𝖾𝗅𝖾𝖼𝖾𝗀̆𝗂𝗆𝗂 𝗁𝖺𝗂𝗇 𝖻𝗂𝗋 𝖺𝖽𝖺𝗆 𝗒𝗎̈𝗓𝗎̈𝗇𝖽𝖾𝗇 𝗍𝖾𝗁𝗅𝗂𝗄𝖾𝗒𝖾 𝖺𝗍𝗆𝖺𝗒𝖺𝖼𝖺�...