beş

908 12 0
                                    



Elimdeki telefonumu sessize alıp kenara koydum ve arkamda saçlarımla uğraşan Hasan Can'a döndüm. "Eee, ne yapıyoruz şimdi canısı?" Dedi parmaklarının arasına sıkıştırdığı saç tutamlarımı sallayarak. "Dedim ya, sana bırakıyorum. Boya karıştırma yeter." Dedim. Kafasını sallayarak saçlarımı bıraktı ve yanındaki genç çocuktan makasını istedi.

Hızla ayağa kalktım. "O makasını benden uzak tut Can!" Dedim işaret parmağımı ona uzatarak. Omuz silkti. "Bana bıraktın. Uçlarındaki kırıkları alacağım sadece." Dedi.

Omuzlarımdan tutarak beni tekrar koltuğa oturttu. Genç çocuk yanımıza geldiği gibi makası elinden kaparak koltuğumu tekrar aynaya doğru çevirdi Hasan Can.

"Can." Dedim nazlı nazlı. "Hmm?" Dedi o da benim gibi. Aynadan gözlerimizi buluştururken tatlı olduğunu düşündüğüm gülümsememi ona sundum. "Hadi çiçeğim, bırak o makası." Dedim. Kafasını arkaya atarak güldü. "Olmaz aşkım, olmaz. Saçlarının ucu çok cansız. Biraz hareket lazım." Dedi.

Ofladım. "Şştt, sus bakayım sen." Dedi kafama hafifçe vurarak.

Kaşlarımı çattım. Gülümsedi ve öpücük attı. Aynadan Hasan Can'ın yanındaki çocukla göz göze geldim. Kaşlarımla Hasan Can'ı işaret ederek baş parmağımla boynumun üzerinde görünmez bir çizgi çizdim. Çocuk gülmeye başlarken bende sırıttım.

Şimdi küçük olmayacaktın sen var ya! Diye geçirdim içimden.

Bir buçuk saat kadar sonra Hasan Can ellerini saçlarımdan çekerken seslice söylendim. "Şükür!" Gözlerini devirdi. "Sana da yaranılmıyor küçük orospu." Dedi. Güldüm ve dil çıkardım. O da gülerken oturduğum koltuktan kalktım ve büyük boydan aynanın önüne yürüdüm hızlıca.

"Can! Sen şaka yapıyorsun." Dedim şaşkınlıkla.

"Ne, sevmedin mi?" Diye sordu. Hızla ona döndüm. "Bayıldım!" Dedim çığırarak. "Çok iyi yapmışsın." Diye de ekledim.

Sırıttı. "Eeee, olsun o kadar." Dedi kollarını göğsünde bağlayarak. Tam o sırada kuaförün kapısı açıldı ve içeri Emre girdi. "Naber bebek?" Dedi Hasan Can'a doğru. Güldüm. Emre'nin gözleri bana dönerken göz kırptı ve tekrar Hasan Can'a döndü.

"İyi, senden naber zengin puşt?" Dedi Hasan Can. Ben sırıtarak onları izlerken Emre kafasını geriye atarak büyük bir kahkaha attı. "Seni değil de Adel'i tercih ettiğim için deliriyorsun, biliyorum." Dedi hemen ardından.

Ben kahkaha atarken Emre yanıma geldi ve dudaklarıma sert bir öpücük kondurdu. "Ay orospular! Bari gözümün önünde yapmayın." Dedi Hasan Can gülerken ve bizi yalnız bırakarak diğer müşterilerinin yanına gitti. Birbirimize takılmayı seviyorduk. Herhangi bir alınma, gücenme durumu olmuyordu. Eğleniyorduk sadece.

"Bu güzelliğin ne olacak senin?" Dedi Emre sessizce.

Sırıttım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. "Sana sormak lazım." Dedim. Gülerek şakağıma bir öpücük kondurdu ve elimi tutarak beni kasaya doğru ilerletti.

Emre göz kırparak karşısındaki çocuğa baktı. Az önce Hasan Can'ın yanında olan çocuktu. "3 bin abi." Dedi. Emre sırıttı. "Benimkinin aylık bakımı gelmiş anlaşılan." Dedi. Yavaşça omzuna vurdum. Bana dönerek alnıma bir öpücük kondurdu. "Sana feda olsun bebeğim, üçün beşin lafını yapacak insanlar değiliz ikimizde." Dedi.

Yoo, ben gayet üçün beşin hesabını yapacak biriydim.

Dudaklarımı büzerek ona sarıldım. "Tabii ki." Dedim uzatarak.

Kuaförden çıkarken bana döndü Emre. "Ne yapalım?" Diye sordu. Omuz silktim. "Alışverişe gideceğim ben. Sen ne yaparsın bilmem?" Dedim. Gülümsedi. "İyi, gidip alışverişimizi yapalım o halde." Dedi.

Bir avmye geldiğimizde gözüm direkt kocaman logosuyla göze çarpan Chanel'e değdi. Emre'nin tuttuğum elini çekiştirerek hızla ünlü mağazanın içine girdim. "Hoş geldiniz efendim." Dedi yanımıza gelen tatlı bir hanımefendi.

Gülümsedim. "Merhaba." Dedim. Emre'nin elini bırakarak hızla yeni çıkan babet ayakkabıların yanına yürüdüm. "Beğendin mi?" Dedi arkamdan beni takip eden Emre. "Beğenmek ne kelime? Bayıldım!" Dedim heyecanla.

"Tamam o zaman numaranı isteyelim ve bu babeti dene." Dedi. Hızla kafamı salladım. "Kesinlikle denemeliyim." Dedim. Emre çalışanlardan birine seslenirken ben elimdeki babetle aşk yaşamaya başlamıştım şimdiden. Bir de kombinleyip giymeye başladığımda kendimi düşünemiyordum.

"Buyrun hanımefendi." Diyerek bana babetleri uzatan çalışana gülümsedim. "Teşekkürler." Dedim.

Babetin tekini ayağıma giyerken oturduğum koltuktan önümdeki aynaya baktım. "Bayıldım Emre." Dedim gözlerimi babetten ayırmadan. "Çok yakıştı efendim." Diyen çalışana dönerek gülümsedim. "Bunu alıyorum." Dedim hemen ardından. Kafasını sallayarak babetleri aldı ve arkada bir yere giderek gözden kayboldu.

Oturduğum koltuktan kalkarak özenle dizilmiş o takıların yanına gittim. Küpeler, kolyeler, broşlar... Hepsi o kadar iyiydi ki!

Parmağımı uzatarak Chanel'in o meşhur küpesini gösterdim beni takip eden çalışana. "O küpeye bakabilir miyim?" Dedim. Kafasını sallayarak hızla küpeyi olduğu yerden çıkardı ve elime verdi. "Ay bu çok güzel!" Dedim çalışana da göstererek. "Size çok yakışır efendim." Dedi çalışan gülümseyerek.

"Alıyorum." Dedim sadece.

"Şunları ödedikten sonra çıkalım. Almak istediklerim bu ikisiydi." Dedim yanıma gelen Emre'ye. Kafasını sallayarak elini belime yerleştirdi ve birlikte kasaya doğru yürüdük.

Elimi marka çantama atarak cüzdanımı çıkardığım an Emre elimi tuttu. Göz göze geldiğimizde göz kırparak kafasını iki yana salladı. "Hayırdır? Ne oluyor?" Dedi. Omuz silktim. "Aldıklarımı ödeyeceğim Emreciğim." Dedim. Dudaklarını büzerek taklidimi yaptı. "Emreciğin ödeyecek bunları. Ben varken sana ne oluyor?" Dedi.

"Saçmalama Emre!" Dedim.

Beni kendine biraz daha çekti ve şakağıma bir öpücük kondurdu. "Bebeğim konu tartışmaya kapalı. Ben buradayım ve senin cebinden para çıkmasına izin vermem." Dedi. Birkaç kez daha ısrar ettim. En sonunda beni ikna ederken geriye doğru birkaç adım attım ve mağazanın giriş kapısına doğru döndüm. Yüzümde bir sırıtış belirdi. Bugünde cebimden para çıkmamıştı. Bundan daha iyisi var mıydı canım?

Emre'nin eli tekrar belimi bulurken diğer elindeki poşeti bana uzattı. "Teşekkür ederim aşkım." Dedim. Gülümsedi ve dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu. "Etme, ben sana hediye almayı seviyorum." Dedi.

Dudaklarımı büzerek ona baktım. "Çok tatlısın ve ben böyle tatlı hallerini çok seviyorum." Dedim. Sırıtarak yanağımdan bir makas aldı. "Ben de seni seviyorum." Dedi.

Gözlerim yüzüne dalarken gülümsemesi büyüdü. Parmağının ucuyla burnuma dokundu yavaşça. "Hadi bakalım şaşkın, alışverişe devam edelim." Dedi. Sırıttım ve koluna girerek onu bir diğer mağazaya çekiştirmeye başladım.

Beleş alışverişe kim hayır derdi ki canım?

seni kendime sakladım | sugar daddyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin