Yine ve yine dalmıştım. Tüm düşüncelerim onun hakkındaydı. Bedenim dersi dinliyor gibi gözüküyorken, ruhum ve beyim farklı alemlerdeydi. Onu düşünerek bile kendimden geçiyordum.Kimden mi bahsediyorum. Tabiki Lee Minho...
O tam bir şeytandı, bense onun günahkârıydım. Okula geliş sebebim buydu ya, dersleri asla dinlemem ve umursamam. Tek umursadığım şey o. Yine de annemden azar işitmemek için hep evde tekrar yapar, notlarımı yüksek tutardım.
Herşeyiyle fazla mükkemledi. Keskin hatlı yüzünü görmek bile bazen beni arsızlaştırıyor ve azgınlaştırıyordu. Kaslı bedeninden bahsetmiyorum bile.
Bu günki planımı düşünmeye başladım. Ne olursa olsun bu gece onun ilkim olmasını sağlayacaktım. Ne kadar cesaretliyim ama.
Gerekirse okulda onun odasında, ama onun evi her zaman için daha iyi olur.
Okulda rahat olamayız ve ilk seximi okulda yapmak istemiyorum.Onun benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyorum ama benden etkilendiğini farkındayım. Ne zaman kısa ve bacaklarımı gösteren bir kıyafet giysem gözlerini ayırmaz ve bana bakardı uzunca.
Bir kaç kez odasına çağırdığında çok yakın pozisyonlarda bulunduğumuz da oldu. Üstelik belki bir ya da iki ya da... Üç kez öpüştük? Olabilir gayet normal.
Umarım düşüncelerimde yanılmıyorumdur çünkü, eğer yanlış düşünüyorsam bu günki planımı yaptığım andan itibaren disiplinlik olur, okuldan atılırdım. Bunu asla istemiyorum.
Ben bunları düşünürken kafama gelen ve demir fermuarı gözüme gelen kalemlik ile içimden büyük bir küfür savurdum.
Acıyan gözüm ile acılı inlemem ağzımdan kaçtı. Yattığım sıradan kalkıp gözümü ovalamaya başladım.
"Jisung! İyi misin?Woonyoung bu yaptığın hiç doğru değil! Derhal müdürün yanına!"
"Ama Öğretmenim yanlışlıkla oldu.."
Onun dudaklarını büzerek söylediğine yemin ederim. Lanet okulda en nefret ettiğim kişi benim zorbam olmaya çalışan bu kızdı. Ama sadece dudak büzmek ile kalıyordu. Onunla bir savaş içine asla girmiyor onu aldığım notlar ile kudurtuyordum.
"Dışarıdan biri bile senin bunu bilerek yaptığını anlar Aptal kız"
Sinirlenen ikizim Wooyoung ile onun benim gözüme üflediğini hissettim. Ne zaman biri benimle uğraşsa o kişiye hadini bildiri ve beni korurdu. Ne kadar zıt bir kardeşliğimiz olsa da, biz asla birbirinden ayrılmayan ikiliydik.
Yerimden kalkıp gözümü ovarak öğretmenin yanına gelidim.
"Lavaboya gidebilir miyim?"
"Elbette tatlım. Çocuklar sessiz olun ve beni bekleyin, Woonyoung müdürün yanına."
Woonyoung'un dudak büzmeleri ve itirazlarını dinlemeden sınıftan çıktım. Benim adım Han Jisung ise Miyeon hoca o kızı disiplinlik ederdi. Dıştan bakılınca çok tatlı bir hocaydı ama siktimi, fena sikerdi.
Lavaboya giridiğimde sesiz olduğu için kimsenin olmadığını düşündüm. Aynanın karşısına geçip acıyan gözümü araladım. Canım fena yanıyordu ve yüzüm kızarmıştı.
"Lanet olası kız..."
Suyu açarak ellerime biraz su alıp yüzüme çarptım. Gözüm kanlanmıştı ve sürekli sulanıyordu. Ben gözümle uğraşırken kapının açıldığını duydum.
Umursamadan cebimdeki peçete ile gözümü acımayacak şekilde sildim. Belimde hissettiğim kollar ile irkildim. Bakışlarım aynadan onu buldu.
Yine gelmişti. Lanet olası takıntılı Jungwon, o kim mi? Benim ile sevgili olduğunu sanan ama asla onunla konuşmaya dahi girmediğim biri. 4 yıldır takıntılı ama ve adını bu yıl yanlışlıkla öğrendim. Anlayacağınız çocuğa bir gram ilgim yok.