1 - BEKLENMEYEN HABER

138 9 9
                                    


Kahvem geldiğinde içmek için sabırsızlanıyordum. Fakat dumanlarından da belli olduğu gibi inanaılmaz sıcaktı !
Kaşığı elime alıp bir süre sadece köpüğüyle oynamaya karar verdim. Fakat birkaç saniye geçmişti ki kahvenin dumanı her tarafımı sarmıştı. Kahve kokusu ! İste bu kokuya bayılıyorum. Sadece bir içecek seçme hakkımın olduğunu ve hayatımın sonuna kadar içecek olarak sadece o şeyi içmekle zorlansam hiç düşünmeden kahve derdim herhalde. öyle böyle değil , kahvenin her türlüsü huzur iste..

Ben bunları düşünürken kahvenin sıcaklığı çoktan aklımdan uçup gitmişti tabi. Parmaklarımın iradesizce kahve fincanına gitmesiyle kendimi geriye fırlatmam bir olmuştu ! Olayın şokunu atlattıktan sonra hızlı bir şekilde masadiklere göz attım. Öyle komik rezil olmuştum ki kimsenin beni fark etmemiş olması için dua ediyordum. Fakat tabii ki tahmin ettiğim gibi Anıl'ın sinsi gülüşleriyle göz göze geldim.
" ne o kahvenin kokusu kandırdı mı seni ? "
Gıcık. Rezilliklerimi yüzüme vurmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecekti.
Yüzümü buruşturarak " hıı sussana sen " dedim. Tabii ki beni takmamıştı. Ağzını kocaman açmış dalga geçercesine sırıtıyordu. Uzun bakışlarımın ardından pes edercesine kafasını yere eğip kendisini tutmaya çalıştı.
Salak şey. Ne kadar kızmaya çalışsam da beceremiyordum. Zira öyle güzel gülüyordu ki o gülüşlere kızmak mümkün değildi. Şuna bak ! Gri tişörtün üstüne mavi gömlek giymiş birde. Gözlerinin maviliği gömleğiyle öyle uyum sağlamıştı ki ! Ah hayır lanet olsun niye bu kadar güzel gülmek zorundaydı ki ?

Herkesin kahvesini içmeye başlamasıyla benimkinin de soğuduğuna ihtimal vererek kahvemi avuçlarımın arasına aldım. Tam yudumlayacaktım ki masanın üstünde ki telefonumun çalmasıyla irkildim. Tam da sırasıydı ya... yavaşça fincanı yerine koyup telefonu elime aldım. Arayan annemdi.

Henüz dışarı çıkalı 2 saat kadar oldu. Ne olmuş olabilirdi ki ?

Telefonu açmamala kapanması bir olmuştu. Annem aceleyle olayı bir cümlede özetleyip yüzüme kapattı. Fakat o bir cümlesi herşeye yetmişti. O şokla yerimden öyle bir sıçramıştım ki ayağa fırlamamla sandalyemin yere düşmesi saniyeleri almıştı.

Ne olup bittiğini ilk olarak kavrayamadım. Ağzımdan sadece büyük bir sesle " Ne! " çıkmıstı. Bu sesi annem hariç kafedeki herkes duymustu sanırım.

Anıl'da en az benim kadar korkmuş olacak ki oda bi anda ayağa fırlayıp ne oldu dercesine suratıma bakıyordu. Selen'in dürtmesiyle kendime geldim.
" Mira ! İyi misin... yüzün bembeyaz oldu " tabii ki bunun farkındaydim.
Birkac saniye sonra hic düşünmeden bir çırpıda boğazımda ki saplantıyı çıkardım.

" taşınıyor muşuz... İstanbul'a ! "

MAVİ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin