Açık konuşmak gerekirse Cloras'da işler pek düşünüldüğü gibi yürümezdi. Kıç kadar bir şehir; gidilecek ve gezilecek belli başlı yerler ve her şeye rağmen yaşadıklarını romantize edebilen Dusan. Tabii bir de onun arkadaş çevresi.
İşte Cloras'da işler böyle yürürdü.
Dusan asıl rengi beyaz olmasına rağmen üzerine çizdiği sarı yıldızlar ve yazdığı şarkı sözleri ile rengarenk gözüken kulaklığı ile fakülteye girdi, ananaslı bitki çayı dolu karton bardağından bir yudum alıp keyifli gülümsemesi ile kafeteryaya sızdı sakince. Görüş açısına giren Dominik ve Frederico ile hep oturdukları masaya oturdu ve ilgileri telefonlarında olan ikiliye baktı bir süre, kendisini fark etmelerini bekledi. Baktı adamların mimikleri bile oynamıyor, "Dün olanları duydunuz mu ?" diye yükseldi bir anda. Aynı anda üzerine dönen iki çift göze karşılık zaferle gülümsedi. "Ted Lasso'nun 3. sezonunu bitirdim diyecektim."
"Aptalsın ki." Diye göz deviren Dominik'in telefonunu atik bir hamle ile alıp bez çantasına attı. "Şunu da alayım." Frederico'nunkine de aynı muameleyi gösterdi. "Evet, şimdi arkadaşlarım ile vakit geçirebilirim." Demesi ile Frederico'nun yüzü bu anı bekliyormuş gibi gülünce atıldı Dominik ortaya. "Sen yalan bilgi verecek olsan da bende gerçek bir şeyler var." Dusan ve Frederico'nun gözleri yavaşça Dominik'e döndü. "Mühendislik fakültesine yeni bir oğlan gelmiş, afet." Diye fısıldadı. "İsmi neymiş ?" Pek bir ilgili idi Frederico bu sıralar çevresindeki nefes alan canlılara. Malum, eski sevgilisini yeni yeni atlatıyordu. "Vedran dedi Bright, artık ne kadar doğru verdi bilgiyi Tanrı bilir." Diyerek yanıtladı Dominik ise. "Mühendislik fakültesinin çoğu çekici adamlar zaten." Dedi Frederico. "Hayır bu arada, sinir bozucu bir yakışıklılıkları var, buna çekici denmez." Diye karşı çıktı Dusan ise. "Bu sefer oyum Dusan'dan yana."
O sırada ikiliyle dalga geçercesine çantasındaki telefonunu aldı ve dün geceki Premier Lig skorlarına ufak bir göz attı. "E Liverpool 4-2 yenmiş lan." Diye fırladı yerinden. "Hadi be ?" Diyen ise Arsenal taraftarı Dominik idi. "Sen beni hiç mi dinlemiyorsun salak ?" Frederico daha sabah söylemişti bu skoru Dominik'e. "Uyumuştum, görmemişim skoru, kaybedeceklerini ummuştum." Dedi Dominik ise Frederico'yu gram umursamadan. "1-1'den sonra kapatmıştım ben de. Zaten ön sıralar beni pek bağlamıyor biliyorsunuz. Ben orta sıralardan devam ya." Siz hiç sormadan söyleyeyim, Chelsea destekliyor Dusan. Tamam, biraz sancılı bir seçenek olabilir fakat mavi olmayı seviyor esmer oğlan, ne yapsın ? "Siz rahat olun, bu sezon o kupa kırmızıların." Dedi Liverpool'lu Frederico ise, Dominik'in kendisini umursamamasının üzerinde durmak istememişti o an. "Evet ama Arsenal olan kırmızılar, öyle ya da böyle." Dusan gözlerini devirdi, aptal Arsenal'li. İkili hararetli bir tartışmaya girince saatini kontrol etti Dusan, dersine on dakikası kalmıştı. Oturduğu yerden kalkıp ikilinin yanaklarından makas aldı ve "Sakın birbirinize saldırmayın, kedişler." Diye uyardı ikisini. Havalı havalı kafeteryanın çıkışına ilerlerken Dominik'in "Telefonlarımızı vermedin aptal Ketçap !" deyişi yankılandı kulağında ve kafeteryada. Daha sonra üzerlerine dönen bakışlar yüzünden olduğu yere sine sine çantasından ikilinin telefonlarını çıkardı ve önlerine koyarak kaçtı oradan.
-
Dusan okuduğu bölümü her ne kadar seviyor olsa da, bazen sinirlerini hoplatmıyor değildi. Uykusu gelmişti ve bilgisayarının klavyesine basmaktan parmakları yorulmuştu. Karşısındaki bunak rahat bıraksaydı da kendisine bir ufak müzik molası verseydi. E tabii soracaksınız ne okuyor bu şaşkın diye, eczacılık okuyor efendim. Kendi eczanesini açacağını söyleyip duruyor, anlayamadık. Yaklaşık on beş dakikalık bir bekleyiş sonucu ders bitince Dusan çantasından çıkardığı kulaklığı takarken çıktı amfiden. Sessiz sessiz kendisini fakültenin bahçesine attı ve aklına gelenler ile çıkarttı telefonunu tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUEEN OF HEARTS
FanfictionDusan Edin'e lakabının Gençlik olduğundan bahsetti, Edin ise sonraki hayatında ihtiyacı olanın o olduğunu söyledi. !small town au, !şimanski's fav ff