#2, edebiyat fakültesinin gözde oğlanı

123 23 12
                                    

-dusan

Dominik ile arkadaş olmak sizi favori mevsiminizdeymiş gibi hissettirir. Eğlenmesini bilen, öz denetimi olan, çevresini pek ciddiye almayan iyi bir yoldaş.

Kendisi benim ile yaşıt, hayli çalışkan bir yazılım öğrencisi. Hayatından ve başına gelenlerden şikayet etmeyi pek sevmez çünkü kendisine yüklenmek gibi lanet bir huyu var ve önüne geçemiyor. Ne, projesi profesörü yüzünden geçer not alamamış mı ? Demek ki yeterince iyi bir iş çıkartamamış. Göz altları çoğu zaman kod yazmaktan, uykusuz kalmaktan falan mor ama teni bembeyaz, saçları parıl parıl. Ailesi şehrin dışında olduğu için burada Frederico ile beraber tuttukları evde kalıyor, bazen sinir bozucu bir ev arkadaşı olabilir ama genel olarak uyumlu birisi.

Ben üniversite birinci sınıftayken tanıştık onunla ve bütün samimiyetim ile söylüyorum çok sevilesi birisi.

"Şehir geneli satranç turnuvası yaklaşıyor." Deyip omzuna astığı satranç takımı ile kendini yanıma atışı bir oldu daha yeni bahsi geçen adamın. "That's your turn." Diye yanıtladı o sırada onu Frederico ağzının içinde. Araları şuan ne durumda inanın hiçbir fikrim yok. "Jayden katılacak mı ?" Frederico ile bir başka arkadaş grubundan tanışık olduğunu bildiğim oğlan hakkında merak ettiğim bilgiyi almak için döndüm Frederico'dan tarafa. O bana cevap vermek için ağzını açmışken elinde kahvelerimiz ile gelen garsona teşekkür edip sıcak oluşunu umursamadan bir yudum aldı ve konuşmaya başladı. "Evet, katılacakmış. Bu sene ikinci değil birinci olmaya geliyorum diyordu ama Bright hayli zorbaladı oğlanı yazık." Dominik Frederico'ya sessiz bir kahkaha atıp telefonunu kapattı ve parmakları arasındaki bardaktan bir yudum aldı.

"Umarım o sarışın ile tekrar karşılaşırız ve bu sefer yerle yeksan ederim onu." Dedi Dominik aniden yüzü düz bir çizgi hâlini alırken. 16 yaşındaymışçasına ansızın geçirdiği duygu degişimleri ile kahkaha atmak istesem de bahsi geçen konu önemli bir konu olduğu için sustum. Yani, Dominik için önemli.

"Neydi adı ya ?" Dedi Frederico Dominik'e dikkat kesilirken. "Sebastian." Dominik dişlerinin arasında konuştu.

Şehirde her sene yapılan satranç turnuvalarında geçen sene Dominik finale iki kala edebiyat fakültesinden Sebastian Syzmanski ile eşleşmişti. Dominik uzun süredir bu turnuva için hazırlanıyordu ve fazlasıyla hırs yapmıştı, o yüzden mental olarak sadece önündeki oyuna odaklıydı fakat işler beklediği gibi ilerlemedi. Basit hatalar yaptı, dikkat dağınıklıkları yaşadı ve korkunç amatör bir şekilde kaybetti. Evet sorun kaybetmesi değil, zaten kimse birisinden onu herhangi bir oyunda adil bir şekilde yendi diye nefret etmez, asıl sorun Edebiyat fakültesinin gözde oğlanı Sebastian Syzmanski'nin oyundan sonraki tavırları. Dominik mağlubiyetinden sonra büyük bir hayal kırıklığı ve sinir ile bezenmiş olsa dahi elini karşısındaki adama uzatmış ve tebrik etme girişiminde bulunmuştu fakat sarışın olan onun elini havada bırakarak oradan ayrılmıştı. Sadece bunun ile kalsaydı da bir sorun yoktu fakat dediğim gibi, burası küçük bir şehir ve her şey çabucak yayılır. Sebastian'ın Dominik'in ardından ne kadar amatör oynadığı ve turnuvada bu kadar ilerlemesinin mucize olduğu hakkında söyledikleri de öyle oldu. Konu büyüdü ve kulaktan kulağa yayılan bilgiler Dominik'in rüşvet ile ilerlediği hakkında birkaç zırvaya dönüştü

ve Edebiyat fakültesinin favori oğlanı, şehrin tek futbol kulübündeki kaptanın biricik sevgilisi kendisine yepyeni bir düşman kazandı.

Bu turnuva işini neden bu kadar ciddiye alıyorsunuz diye soracak olursanız uzun süredir süregeldiği için zamanla hayli önemli bir prestij kaynağına dönüştü. Tamam, bu galibiyet sizi bir anda Magnus Carlsen'a falan dönüştürmüyor ama yine de afilli bir lakabınız ve güzel de bir ödülünüz oluyor. Ödül de bir sene boyunca Cloras99'da ücretsiz bira. Hem de yanınızda iki kişiye kadar dost içici getirme bonuslu.

QUEEN OF HEARTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin