•2• Kefaret ve Bedel

64 10 4
                                    

"Yerinde olsam elimi indirirdim Potter." Carmilla adeta tıslarcasına konuştu. Harry bütün günü onun ağzından laf almak için heba etmişti ve şimdi de az kalsın koluna izinsiz dokunuyordu. Kimse Carmilla'ya onun izni olmadan dokunamazdı, kimse. Harry irkilerek kolunu indirdi. "Teşekkürler, şimdi lütfen peşimi bırakır mısın?" Carmilla otoriter bir sesle rica etti. Bunun rica olmadığını bir arzu olduğunu ikiside biliyordu ama en azından Harry Potter bu arzuyu görmezden gelmeyi tercih etti.

"Sen Rhoda- Rhodagondo- Rhodagen-" Harry bir an için kelimeyi hatırlamaya çalıştı ama aklına gelmedi. "Her neyse o damgayı açıklarsan zevkle işime dönerim." Carmilla derin bir nefes aldı ve kitabının deri cildine tırnaklarını geçirirken koridorda adımlamayı durdurup oğlana döndü.

"Rhodadendron." İmayla Harry'i düzeltti. "Ayrıca bu kelimeyi insan içinde söylememen gerek, senden. Rica. Ediyorum." Carmilla kelimeleri bastırarak söyledi. Bedel ödemesi gerektiğini biliyordu. Doğuştan lütufları vardı ve bu lütuflar için seve seve bedel öderdi ama yine de hiçbir bedelin inatçı bir erkek olmasını tercih etmiyordu. Merlin, sabah ekibe dahil olduğundan beri Harry peşindeydi! Kahvaltıda, derslerde, ders çıkışlarında, öğle yemeğinde, öğleden sonraki derslerde ve şu an akşam yemeğine giderken! Harry onu çıldırtmak için yemin etmiş gibiydi...

"Ama..." Dedi Harry, kafası karışıktı. "Sen az önce söyledin, ben neden diyemiyorum? Ayrıca hala ne demek olduğunu söylemedin!" Harry sabırsızca inledi, o kadar merak ediyordu ki... Minerva onu görür görmez aniden değişmişti ve önemli olduğunu görebiliyordu. Aklından sayısız teori geçiyordu ve her biri çok ürkütücüydü.

"Bunu sana diyemem." Carmilla ritimle cümlesini bitirdi, herkese söyleyebilme yetkisi yoktu. Ayrıca biri bu kelimeyi ve damgayı Harry'nin bildiğini öğrenirse Carmilla için pekte hoş şeyler yaşanmazdı. Harry kızın inatla sadece kendi istediği şeylere cevap vermesine deli oluyordu. Ellerini bugün bir milyonuncu kez saçlarına geçirdi ve sinirle soludu.

"Bana sadece o dövmeyle alakalı bir şey söyle bende seni görev dışında rahat bırakayım. Gayet adil olduğunu düşünüyorum?" Harry tek kaşını kaldırdı ve merakla kıza döndü. O cevap verene ve teklifi düşünene kadar Harry onu süzdü. Soluk beyaz teni ışıldıyordu ve beyazlığa rağmen asla sağlıksız durmuyordu. Bu tuhaftı çünkü adeta ölü beyazı bir teni vardı. Olması gerektiğinden daha koyu saçları onda boya olup olmadığını sorma hissiyatı uyandırıyordu, hiç kimsenin bu kadar koyu, resmen zift rengi saçı olduğunu görmemişti. Carmilla'nın ağzından çıkan ufak bir iniltiyle Harry kendine geldi ve odağını kızın yüzünden çekti. Gerektiğinden fazla süzmüştü ve bu yanlıştı.

"Pekala, sana itiraf edeceğim." Carmilla kısa bir an karşılığında onun da bir sır itiraf etmesini istemeyi düşündü ama sonra vazgeçti. Bu onun için bile fazla klişeydi... "Bu bir dövme değil, damga. Benim isteğimle olmadı, doğduğumdan beri benimle."

"Hmm, yani Tanrılar tarafından lanetlendin mi?" Bu büyücüler arasında bir dedikoduydu ama Harry hiç damgalılardan birine denk gelmemişti. Ayrıca hala neden bu kadar özel olduğunu çözememişti.

"Bu lanet değil, en az senin yara izin kadar değerli olan bir hediye." Harry hızla suratını buruşturdu.

"Eski." Dedi sinirle. "Eski yara izim. Ayrıca o da bir çeşit lanetti." Onun adeta tiksinircesine çıkan sesi Carmilla'yı güldürdü.

"Her yaranın bir nedeni vardır Potter. O yara olmasaydı şu an olduğun insan olmazdın, bu kadar fedakâr olur muydun? Hiç sanmıyorum. O yara sana çok şey kattı, sen sadece acılarına odaklanacak kadar depresyondasın." Carmilla'nın yaptığı çıkarım bir bakıma doğru olsada Harry hızla reddetti. Etrafındaki herkesin ona acıyan gözlerle bakmasına alışmıştı ama yine de yeni tanıştığı birinden bu sözleri duymayı hak etmiyordu.

Paranormal - Harry J. Potter -ARA VERİLDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin