8

434 59 18
                                    

Kahvaltı sırasında yemekhanede tam bir curcuna dönerken, tabağındaki zeytini dürtüklemekle meşguldü Hyunjin, dün gece başka şeyleri düşünerek uykuya dalmayı başarmış olsa da, sabah Chan'ı gördüğünde kulaklarında çınlayan o sese engel olamamıştı. Evet, o ses Chan'ın en etkileyici sesiydi. Hyunjin'in etkilendiğini kabul etmekte zorlandığı ses.

Neyse ki bir diyalog kurmalarına gerek kalmadan odadan sıvışıp kahvaltıya inebilmişti. Hiç aç hissetmiyordu ancak yaklaşık on beş dakikadır bu masada oyalanıyordu. Etrafa bakındığında ne Jeongin'i görebildi ne de Changbin'i. Zaten tanıdığı başka kimse de yoktu koca yurtta.

Bir hafta önce bu onun için problem olmasa da son yaşananları göz önüne aldığında konuşacak başka birilerine ihtiyacı olduğuna karar verdi. Kesinlikle başka kişilerle iletişim kurmalıydı.

Dikkatli bir şekilde etrafına bakınırken, karşısında aniden beliren Chan ile irkildi oturduğu yerde, "Kimi arıyorsun?" dedi oğlan elindeki tepsiyi masaya bırakırken. Olması gerekenden fazla gerilen Hyunjin, konuşmak için ağzını açtı ancak bir şey söylemedi, omuz silkti sadece. Ardından zeytiniyle oynamaya geri döndü.

Kendisine ters veya alaycı bir cevap vermesini bekleyen Chan, istemsizce kaşlarını çattı ve karşısındaki yerini aldı. Hyunjin'in bir garip olduğunu sabah anlamıştı ancak umursamamıştı. "Bugün çok konuşkansın Hyunjin. Şaşırtıyorsun beni." bu kadar açık ettiği için sövdü içinden kendisine, bir de doğal davranacağını söylüyordu değil mi?

"Uykusuzum sadece."

"Dün gece kaçta geldin? Duştan çıktığımda uyuyordun." bir saniyeliğine bakışlarını ona çevirdiğinde dikkatle izlediğini gördü. İstemsizce yutkundu oğlan, "Bilmiyorum. Saate bakmadım. Yattım hemen." diye bir cevapla geçiştirdi sorusunu. Bu cevaptan kesinlikle tatmin olmayan Chan, bir süre daha öylece gözlerinin içine baktıktan sonra umursamaz bir tavırla omuz silkti ve pek iştahı olmamasına rağmen tabağına döndü.

"Anladım."

"Changbin ve Jeongin neden inmedi?"

"Benden bu kadar çabuk mu sıkıldın? Kalbimi kırıyorsun."

"Komik olma. Seninle alakası yok, merak ediyorum sadece."

"Bugün dışarıda yiyeceklerini söyledi Changbin."

"Dışarıda mı? Jeongin nasıl ikna oldu buna?" alayla sırıtarak tekrar ona baktı Chan, "Bilmem, Changbin'in özel yöntemleri olmalı." dedi açıkça bir cinsel imada bulunarak. Hyunjin ise buna göz devirdi ve arkasına yaslandı. Pekala, o bir jigolo olabilirdi ancak her şeyi cinselliğe vurması gerekmezdi değil mi? Hyunjin böyle düşünüyordu en azından.

Olanlardan hiçbir şekilde haberi yokmuş gibi davranması gerektiğini hatırladığında, biraz daha meraklı olması gerektiğini fark etti. Normalde kesinlikle merak ederdi çünkü. "Peki sen?" dedi kollarını birleştirirken. Şaşkın bakışlarla ona döndü oğlan, "Benim yöntemlerimi mi soruyorsun?" dedi hayretle.

Kesinlikle bunu sormak istemeyen oğlan, ağzı açık kaldığında hemen toparlamaya çalıştı kendisini, "Ne... ne yöntemi be? Ne yapayım senin yöntemlerini?" Hyunjin'in bu kadar kolay geriliyor ve utanıyor olmasıyla keyiflenen Chan, gülerek arkasına yaslandı, elindeki çatalı bıraktı tepsiye. "Sen neredeydin dün akşam? Onu soruyorum. Çıkmadın mı dışarıya?"

"Çıkmadım."

"İşte bu daha şaşırtıcı."

"Öyle mi dersin?"

Chan'ın konuşma şeklinde bir ima sezen sarışın oğlan, hafifçe kaşlarını çattı. Herhangi bir tahminde bulunamadan masalarına gelen üçüncü kişi ile oraya döndü. Kendisiyle ilgileniyor gibi durmuyordu. Oldukça sevimli bir yüze sahip olan bu oğlan, güzel bir şekilde gülümseyerek direkt Chan'a bakıyordu, "Selam Chan. Bu aralar seni boş yakalamak imkansız."

rich boy, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin