Uzun bir yolculuktan sonra Eskişehir'e varmıştık.Araba yolculuklarını sevmezdim.Araba çok dar gelirdi bana çünkü.Kötü hissederdim.Hoş,bir insan kendini harikulade bir BMW'nin içinde ne kadar kötü hissedebilirse işte.
Babam kardeşimle bana bir şeyler yemek isteyip istemediğimizi sordu.Tabi ki de istiyordum,kurt gibi açtım.Bir yerde okuduğuma göre uzun boylu insanlar daha çabuk acıkıyormuş.Yani şu an açlığın nirvanasına ulaşmış durumdaydım.
Yakınımızda bir cafe vardı.Aslında babam bizi daha lüks bir yere götürecekti,buna emindim.Ama cafede durması için ısrar ettim.Çok şirin bir yere benziyordu.
Arabadan inip cafeye doğru ilerlediğimizde çevremi incelemeye başladım.Ağaçlar,köprü,öğrenciler,mağazalar,çiçekler...Ve en ilginci arabadan inene kadar yolda göz göze geldiğim ve hâla beni izleyen bir çift göz.
Hayır yani buranın insanları bu kadar rahat mıydı?İstanbul gibi bir yerde bile birinin beni kestiğini farketsem ona ters bir bakış atardım,o da önüne dönerdi.Bu bir çift göz attığım tüm iğneleyici bakışlara rağmen gözlerini bir an olsun benden ayırmamıştı.
Ona doğru arkamı döndüğümde cafenin camından yansıması görünüyordu.Lanet olsun,hâla bana bakıyordu.Hiç bu kadar rahatsız olduğumu hatırlamıyorum.Yanında iki erkek daha vardı.Kıvırcık olanı gelip çocuğu dürtünce çocuk bir an olsun kendine geldi ve çekip gittiler.
O kıvırcık çocuğu tanısam kesinlikle teşekkür ederdim.İyi ki çocuğu alıp götürmüştü.Tek olsam ona haddini bildirirdim ama yanımda ailem vardı.Sahi,bu çocuk ailemi de iplememişti.Direk bana bakıyordu.
Bu saçma sapan düşünceleri aklımdan atarak gelen yemeğimi yemeye koyuldum.Yemeğimizi bitirdikten sonra yeni evimize doğru yola çıktık.
Çevremizde bir sürü ev vardı.Babam buradaki evlerin genelinin öğrenci evi olduğunu söyledi.Komşumuzun evi olduğunu tahmin ettiğim eve baktım.Hadi ama böylesi bir ev öğrencilere ait olamazdı.Bizim ev kadar büyüktü ve gerçekten güzel görünüyordu.
Evden içeri girdiğimde babam Eren ile benim odamın üst katta olduğunu söyledi.Yukarı çıktığımda kendi odamı aramaya koyuldum.Girdiğim bir odada duvarlar maviye boyanmıştı ve eşyalar fazla süslü püslü değildi.Gayet sade bir havası vardı.Burası benim odam olmalıydı.
Valizlerimi yine Eren'in yardımıyla odama çıkardım.Kıyafetlerimi çıkarıp tek tek dolabıma yerleştirdim.Bu epey bir zamanımı almıştı.Daha sonra çantanın en altına koyduğum Bilge ile olan fotoğrafımı başucuma koydum.Onu şimdiden özlemiştim.
Her şeyi tamamladıktan sonra içeri havalansın diye pencereyi açtım.Dışarıyı incelediğimde gözlerime bakan bir çift göz yine beni bulmuştu.Daha sonra karşımızdaki eve girdi.
Bir dakika,ben bu çocukla komşu oluyor olamazdım,değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU
Teen FictionHer ne kadar istemese de Eskişehir'e taşınmak zorunda olan Ada'nın hayatında her şey yolunda gitmez. Üniversite için Eskişehir'e gelen Bora,hayatının en tuhaf yıllarını burda yaşar.Abisi de burada olduğu için kendini yalnız hissetmez. Yeni okul,yeni...