Bölüm 1 | Falcı

40 7 44
                                    

Falcılara inanır mısınız? Ben inanmam. En azından inanamazdım.

Klişeleri sever misiniz? Ben sevmem. En azından sevmezdim.

Yaşayıp görmeden önce inanmaz veya sevmezdim.

*************

Şehirdeki 4 günlük panayırın son günü olduğu için öğle vakti en yakın arkadaşlarım olan ikizler Jaeyoon ve Sanghyuk, beni zorla çekiştirerek evden çıkartmış panayıra doğru götürüyorlardı. İtiraz etme şansı tanımadıkları için zorla da olsa gidiyordum. Yakın olduğu için yürüyorduk ve susmak bilmiyorlardı.

"Kaç gündür gitmek istiyorduk ama inatçı keçi lakabına layık gördüğümüz sen her zamanki gibi istemedin." Jaeyoon beni çekiştirmeye devam ediyordu.

"Evde kalmayı daha çok seviyorum. Ayrıca ne yapacağız oraya gidip?" Sorduğum soruya karşılık bana garip garip bakmaya başladılar.

"Ne mi yapacağız Taeyang?"

"Tabii ki gezip eğlenmeye gidiyoruz." Sanghyuk ikizinin lafını tamamladı.

"Ama en önemlisi, gitmemizin asıl sebebi falcı." Jaeyoon gizemli gizemli, fısıltıyla konuştu.

"Falcı mı? Ne falcısı?" Yüzümü ekşittim.

"Çok ünlü bir falcı. Her şeyi doğru biliyormuş. Kiminle gerçek dost olduğunu, kimin gerçek dost olmadığını söyleyebiliyormuş."

"En önemlisi kiminle ruh eşi olduğunu biliyormuş! Hem de tek başına bile gitsen ilk görüşte söylüyormuş!"

İkisinin bunlara inanmasına ve bu kadar heyecanlı olmalarına göz devirdim. Kaç yaşına gelmişlerdi hala bu işlerle uğraşıyorlardı.

"İkinize bir yerlerinden uyduran falcıyla iyi eğlenceler!" Geriye dönüp yürümeye çalıştığımda ikisi birden tuttu beni.

"Sen de geliyorsun tabii ki!"

"Hadi ama! Ben inanmam ve sevmem böyle şeyleri biliyorsunuz!"

"Bu yüzden bizimle geliyorsun. Sana inandıracağız böyle şeylerin gerçek olduğunu." Sanghyuk beni daha sert çekip daha hızlı yürümeye başlamıştı.

"Hiçbir şey beni inandıramaz o falcılara!" Jaeyoon bu sefer saçımı çektiğinde işkence gördüğüme emindim.

"Gidiyoruz dedim!"

Panayıra vardığımızda kalabalığa şaşkınlıkla baktım. Bu kadar çok kişiyi beklemiyordum. İkisi oldukça heyecanlanırken benim yüzüm asılmıştı. Evde oturmayı kesinlikle tercih ederdim.

"İlk olarak falcıya gidelim mi biraz dolaşalım mı?" Sanghyuk'un bu sorusu bana değil kardeşineydi büyük ihtimal. Beni şu an dinlemeyeceklerini biliyordum.

"Ben çok heyecanlıyım bir an önce gidelim falcıya."

"Ne falcıymış arkadaş!"

"Taeyang! Sen bizi hala anlamadın mı? Kadın her şeyi biliyormuş diyorum." Jaeyoon etrafına bakınıyordu beni ikna etmeye çalışırken. "Bak, iki yıl önce bir arkadaşım gitmişti arkadaşlarıyla beraber. Kadın arkadaşlarından birini görür görmez 'O senin gerçek dostun değil' demiş. Çocuk inanmamış ama sonrasında o çocuk bunu dolandırıp kaçmış." Anlatırken bile heyecandan yerinde duramıyordu.

"Yine de uydurmuş ve tutmuş olabileceği gerçeğini değiştirmiyor."

Bu sefer Sanghyuk beni ikna etme girişimine başlamıştı. "Birkaç sene önce de kuzenimiz gitmişti. Tek başına gitmiş ama kadın onu gördüğü anda kocasını tarif etmiş bu kişi senin ruh eşin diye. Ve hala gayet mutlular ve birbirlerini seviyorlar."

"Bence rastgele birini tarif etmiş ve tutmuş."

İkisi de pes eder gibi beni bırakıp önden yürümeye başlamışlardı. Ben de mecburen takip ettim onları. Bir çadırın önüne gelmiştik. Jaeyoon içeri baktı. Aralandığı perdeden ben de içeri baktım ama kimse yok gibiydi. Sonra ikisi kendi arasında bir şey konuşup yürümeye devam ettiler. Merakla ben de onları takip ettim.

İlerlemeye devam ederken panayırdan çıkmıştık ve bir ara sokağa doğru ilerliyorduk. Ne oluyordu?

"Nereye gidiyoruz?" Adımlarımı hızlandırarak yanlarına vardım.

"Panayırdan çıkmış olmalı. Buralarda bir yerdedir." Jaeyoon dikkatle sokağı inceliyordu. "Aha orada!" Eliyle sokağın tam karşısını gösterdiğinde ben de bir çadır görmüştüm.

"Burada ne işi var peki bunun? Panayırda olması gerekmiyor mu?"

"Kalabalık yerde olmayı sevmez diye duymuştum. Demek ki doğruymuş."

"İş gerçekten saçmalığa doğru gidiyor." Kollarımı birbirine kavuşturdum.

"Hadi gidip bakalım!" Sanghyuk beni ve Jaeyoon'u çekiştirerek koşmaya başladı. Bunların da çekiştirme huyları mı başladı ne?

Çadıra vardığımızda sabırsızca açtılar perdeyi. İçerisi tütsü gibi kokuyordu. Her yer morla kaplanmıştı. Duvarda asılı çeşitli hayvan postları beni biraz iğrendirmişti. Ürkütücü bir havası vardı. Tam orataya baktığımda sehpanın başına oturmuş falcıyı gördüm. Bize bakmıyordu ama bakışlarından oldukça ürkmüştüm. Giydiği giysiye anlam bile veremiyordum.

"Merhaba...bize de birkaç bir şey söyler misiniz acaba?...Yani aşk hayatımız, arkadaşlık hayatımız gibi?" Jaeyoon yavaş yavaş kadına yaklaştı.

"Zengin." Kadının fısıltı gibi çıkan sesi ortama daha da bir gerginlik katmıştı.

"Efendim?"

"Zengin biriyle hayatını paylaşacaksın. Yurt dışında okumuş biri aynı zamanda."

Kadının söylediklerine yüzümü ekşittim. Bu zaten herkesin duymak isteyeceği bir şeydi. Özel bir şey yoktu. Uydurduğu belliydi.

"Gerçekten mi?" Jaeyoon benim gibi düşünmüyordu lakin. Kadının söyledikleri için şurada oynamaya başlayabilirdi.

"Ve bir detay daha verecek olursam...karnında doğum lekesi var. Yıldıza benziyor."

Bu kadarını nasıl uydurabilmişti bilmiyorum ama Jaeyoon'a bakınca baya bir inandığını görebiliyordum. Hatta o kadar inanmıştı ki yoldan geçen herkesi durdurup karnına bakabilirdi. Ya da gözüne kestirdiği yakışıklıları eve de atabilirdi.

"Teşekkürler, teşekkürler!"

Sanghyuk ile sevinirlerken falcı bana döndü.

"Sen..."

'Ben mi?' der gibi kendimi işaret ettim.

"Senle çok...çok yakındaki birisi arasında çok güçlü ve özel bir bağ var. O...o senin için doğru kişi. Hayatının merkezi olacak kısa sürede. O...çok yakında." Garip garip hareketler yaptığında anlamadığımı ifade eder şekilde kaşlarımı çattım.

Tam o sırada çadıra birilerinin girdiğini hissettim. Ben falcıya bakmaya devam ederken o, giren kişiye bakıp onu işaret etti. Değişik bir şekilde bakmasından dolayı ben de kafamı çevirdim ve baktım.

Pek de şaşılacak kişiler girmemişti. Aynı fakülteden olduğum Hwiyoung ve Eunbi'ydi gelenler. Onlar da şaşırmış duruyordu. Falcının işaret ettiği kişiye baktım. Eunbi'yi işaret esiyor gibiydi.

"O...o senin ruh eşin. Sizin ikinizin arasındaki bağ...çok güçlü. Aranızda oluşacak sevgiyi hiçbir şey yıkamaz."

"Evet bu falcının da sonuna geldik. Yanlış bildiğiniz bir şey var hanımefendi-" Diye sinirle sözüme başlamıştım ki sözümü kesti.

"Kızı kastetmiyorum. Oğlanı kastediyorum."

***********

Bu da yeni kurguuu! Umarım sevilir.

Jaeyoon'un hayatını paylaşacağı kişi tahmin edilebilir bence ama zengin deyince akla artık Zuho gelmeli gibi. Bugünkü canlı yayında siyah kart vardı maşallah

Neyseeee okuduğunuz için teşekkürler

09.01.2024

Midnight Sun [HwiTae]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin