ÖLÜMÜN KOLLARINDA

11 2 0
                                    

Kimsenin olmadığı kuytu köşe yerlerde biz varız. Gece karanlıkta göremeyeceğiniz , korkarak giremeyeceğiniz yerlerde biz varız .
Biz kim miyiz ?Bizler Türk askerleriyiz, Türk'ün gücünü gösteren yiğitleriz.
Biz Anadolu Timi'yiz belki de hiç duymadığınız o tim biziz.
  Şimdi dağın tepesinde t*röristleri öldüren timiz. Kamçı özel harekatı görevinin başında olan tim biziz.
Evet kendimizi çok övdüm ama Türk askeri övülmeye değer işler yapar.
Cümlenin sonuna geldiğim anda yanımda patlayan silah mermisiyle irkildim.
Zafer acı içinde kıvranıyor aynı zamanda bize çatışmaya devam etmemizi söylüyordu. Şu anda tam ateş menzilindeydik, sisli hava görüşümüzü engelliyordu. Şerefsiz , puş*lar her zaman aynı taktiği uyguluyordu.Gece görüşlerimizin işe yaramadığı o gece zafer şehit oldu . Belki tim ayaktaydı, dik duruyordu ama ruhları çökmüş halde idi.
Zaferin cenaze törenindeydik , o belki bu tabutun içindeydi belki bedeni ölüydü ama inanıyordum onun ruhu yanımızdaydı.
Kafamı yukarı kaldırıp göklerde dalgalanan şanlı bayrağımıza baktım sonra ise Türk'ün toprağına. Bu topraklar uğruna kaç şehit verdik diye düşündüm, düşündüm ama kafamın içine sığmadı düşüncelerim.
Albay time ve bana baktığında çökmüş olduğumuzu anladı , en çokta Halil üzülmüştü Zafer'in şehit olmasına . Halil ve Zafer kardeşten öteydi ,bilinmezlik içinde bir bağları vardı. Tim ayaktaydı ama Halil beyaz sandalyenin tekinde oturmuş ağlıyordu. Anlıyordum onu sonuna kadar hatta bu duyguyu en iyi bilenlerden biriyim diyebilirim. Ağlamak bu duyguyu en hafif şekilde yaşamaktır. Halil'e bakmayı bıraktığımda karşıdan gelen al bayraklı cenaze aracına baktım. Halil yerinden kalkmış timin yanına ilerliyordu bende Halil'i takip ettim. Bir kaç dakika sonra önümüzde duran cenaze aracı hepimizi derinden yaralamıştı. Tabutu alıp omuzlarımıza koyduk. Tabutu yerine koyduktan sonra cenaze töreni başladı. İlk defa albayın ağladığını görmüştüm. Bunca şehit vermiştik ama o ilk defa ağlıyordu.

 Birkaç gün önce yanımızda olan Zafer'in bedeni şimdi beyaz kefenin içine sarılmıştı. Cenaze töreni bittiğinde herkes evlere dağılacak idi. Albay hala ağlıyordu , tim ayakta durmakta zorlanıyor ben ise dimdik duruyordum. Bunun nedeni bu güne kadar toprağa verdiğim 27 Şehitti.

Albay'ın yanına gittiğimde başı hafif biçimde bana döndü. " Şimdi sen albay bugüne kadar birçok şehit verdi bu şehitte neden bu kadar üzüldü diyorsundur." tam olarak öyle düşünüyordum  kafamı sallayıp evet cevabını verdim. Albay birkaç saniye duraksadıktan sonra anlatmaya başladı.

" Zafer'in ailesi şehit olduğu gün trafik kazası geçirmiş. Babasının son isteği ise şehit olursa haberin ilk ona varması idi . Ama haberi ulaştıramadık o da oğluyla aynı gün şehit oldu. Ahmet Binbaşını bilir misin ?" 

 Biraz düşündükten sonra yanıtladım.    

"Hayır komutanım , ismini duymuştum ama kim olduğunu bilmiyorum."

Albay derin bir şekilde gözüme baktı ve nefes alıp konuştu

" Zafer'in babası aynı zamanda eski tim komutanım. Zafer babasının asker olduğunu söylemezdi çünkü torpil ile harp okuluna girdiği düşünülür diye korkuyordu . Keşke söyleseydi sizin anlayış ile karşılayacağınıza emindim. " sadece sustum bu bana da ağır gelmişti , dik duran başım eğilmişti  Zafer ve babası aynı gün şehitlik mertebesine ulaştı. 

İKİ GÜN SONRA ...

 Bahçede içtima yapıyorduk saat neredeyse 09.00'a gelmişti. Nilay'ın 100.şınavı çekmesiyle kendini yere bırakması bir olmuştu. Halil 1 hafta izin almıştı , altında olduğu yük ona çok ağır gelmişti. beli ki hızlıca geçecek bir acı değildi . Ben de 100. şınavı çektiğimde oturur pozisyona geçtim. Gözlerim ilk time kaydı  sonra ise acı bir yutkunma ile kendime geldim Kerem şınav çekmeyi bittirdikten sonra gözleri bana kaydı ayağa kalktı ve yanıma geldi.

VATAN UĞRUNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin