Evet yeni bir hikaye..Yeni bir hayat..
Yeni karakterler..
Ve o hikayenin giriş bölümü...
Aklınızda yer edinsin diye hafiften çıtlatayım dedim kulağınıza.. Çünkü gelen mesajlarda çok merak edilmiş canım Kılıç'ın hikayesi...Şöyle baştan anlaşalım:
Tabii ki şimdi gelmeyecek bölümler.. Mecruh bitecek, Müjgan'ın bölümleri düzenlenip tekrar yüklendikten sonra Kılıç ve Günçe'yi yazmaya başlayacağım.. Bilenler bilir öyle sakin,rahat, evde geçen bir hayatım yok ne yazık ki. Ve ben aktif olan kurgunun bölümlerini bile çok uzun sürelerde yazıp atıyorum. Evet geç oluyor ama atıyorum nihayetinde.. Buradayım..Gitmiyorum bir yere🥰
Neyse uzatmadan, Günçe ve Kılıç'la tanışalım....
Babamın toprağını son kez avuçlarımın içine alıp derin bir şekilde kokladım. Bir insanın ölü toprağına kokusu siner miydi? Benim babamın kendi kokusu şu an avuç içlerimde, parmak uçlarımdaydı. Toprağı,taşı hatta bu koskoca mezarlık bile onun gibi kokuyordu. Hani insan her şeyi unutur ama bir tek kokuyu unutmaz ya, gerçekten doğruydu... Çünkü ben babamın bir tek kokusunu unutmadım yıllardır. Bazen yüz hatlarını, bazen gözlerinin rengini bile unuttuğum olmuştu fakat kokusunu hiçbir zaman unutmadım...Unutamadım."Canım babam!" Diye fısıldadım kalbimin içine közler dökülerek. Alnımı mezar taşından çekmeden bir kez daha öptüm soğuk taşı. Eksiktim, onun tarafından en güzel çağımda yarım kalmıştım ve bu bana travma olarak kalmıştı. Okula babalarıyla gelen kızlardan nefret ederdim mesela, hemen sinirlenir hırçınlaşırdım istemsizce...
Adının yazdığı yerleri okşadı parmak uçlarım. Gözyaşlarım ise toprağını suladı... Onu öyle çok özlüyordum ki içimdeki o boşluğu hiçbir şey ile dolduramıyordum.
Gürültülü bir şekilde her yeri aydınlatan bir şimşeğin çakmasıyla boşluğuma gelmiş olacak ki sıçradım yerimde ve başımı kaldırıp gökyüzüne çevirdim. Gözlerim boşluktan sıyrılarak gecedendir yanımda sessizce oturan adama hafiften değdi.
Kılıç Darhan!
Bir elinde kelepçe, dizinin üzerinde de silahı ile bekliyordu beni.Kelepçeyi kapatıp açıyor, açtığı kelepçeyi tekrar kapatıyordu.Muhtemelen o da kendince güç toplamaya çalışıyor kendini hazırlıyordu beni karakola götürmek için.
Gözlerim gözlerine tırmandığında içimde sanki bir bina yıkıldı. Göz göze geldiğimiz de o binanın enkazında kalan kişinin yalnız ben olduğumu anladım. Bana dünkü gibi bakmayan gözlerinin dibindeki o saf acıyı ve hayal kırıklığını gördüğümde ise bir damla gözyaşım onun için süzüldü sol yanağımdan boynuma doğru.Kılıç'ın gözleri o yaşın çizdiği yolu izledi tenimi yakıp geçmek ister gibi.
YOU ARE READING
MAVERA
Teen Fiction❤️🔥⛓️ Türk Ata bindiğinde Alparslan'dır, Yavuz'dur... Attan indiğinde ise Mevlana'dır, Yunus'tur... Günçe & Kılıç .