Bu bölümü okumak zorunda degilsiniz duzyazi soyle bi araya koyalim dedik 💃🏼
—
"Git artık, geç oluyor."
"Seninle uyumak istiyorum ben."
"Bir kat aşağıda ulan evin."
"Banane" dedi omuzlarını silkerek.
Bir yolunu bulup bana gelmiş, saatlerce takılmıştı. Şimdiyse gitmek bilmiyordu veysel.
"Gitsene."
Başını sallayıp yatağa iyice kuruldu, kokusunun yastığıma sindiğine emindim. Yapacak bir şey olmadığını anladığımda derin bir nefes verip yanına, her seferinde yattığım tarafa yattım.
Beklediğimin aksine hiçbir şey yapmayıp öylece yatıyordu. Hava hoş, ben yapacağımı bilirdim.
Zaten aramızdaki mesafe fazla değilken kalçalarımı ittirip onunkilere dayadım, ve beklediğim gibi eli hızlıca belimi buldu. Şimdiyse iki ihtimal vardı kafamda; ya aşağıya inecekti, ya da yukarıya.
Fakat beklediklerimden ikisi de olmadı. Onun yerine eliyle belimi güzelce kavrayıp kendine çekti. Şimdi bedenlerimiz tamamen birleşmişti. Elini hafifçe sürtüyordu açıktaki belime. Orada bişeyler yapmasını beklerken aniden saçlarıma daldırdı burnunu, derin bir nefes çekti. Aldığı nefesi verirken sıkıca öptü saçlarımı. Ben öylece olanları idrak ederken belimdeki elini boynuma çıkardı, baş parmağıyla yavaşça çenemle boynumun arasını okşadığını hissettim. Hoşuma giden şeyler yapıyordu.
Sessiz hareketlerinin arasında bir ses duydum. Bir kalp atıyordu hızlı hızlı, onun kalbi miydi benimki miydi anlayamıyordum. Ancak içimde hissettiklerime bakılırsa benimkiydi. Bu çocuk beni kendine aşık etmeyi gerçekten başarmıştı.
Hareketsizce durmamaya karar verip hızlıca arkamı döndüm. Gözlerini açıp karanlığa alışmasını bekledi, ben de bekledim.
"Merhaba" dedi fısıldayarak.
Gülümsedim, fakat konuşmaya gücüm yetmedi. Onun yerine dudaklarımızı birleştirdim hafifçe. Bu ilk gerçek öpücüğümüzdü, beni reddetmeyeceğini biliyordum fakat yine de karşılık vermesini gerginlikle bekledim. Ben döndüğümde üstümden çekilen elini tekrar belime sardı ve sonunda öpüşüme karşılık verdi, dudaklarım üst dudağını sararken diliyle alt dudağımı yaladı. Sonrasında sıkıca öpmeye başladı. Arada ısırıyor, beni inletmeyi başarıyordu. İşini iyi yaptığının farkındaydı. Sesli bir şekilde dudaklarımızı ayırdığımda nefes nefeseydim.
O an onu öperken fark etmiştim ki hızlı atan tek kalp benimki değildi.
Gözlerimi açtığımda yüzümü izlediği fark ettim. Bu beni utandırmıştı. "Neye bakıyorsun." Diyebildim fısıltıyla.
Gülümseyip yanağımı öptü seslice.
"Dudakların kızardı, ona bakıyordum." Dediğinde birazdan yanaklarımın da kızaracağını hissettim. Utandırmasa olmazdı.
Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım, fakat belimdeki, ya da kalçamdaki mi demeliyim, eli hiç rahat durmuyordu. Hafifçe kalçalarımı sıkıp tekrar yukarı, belime çıkıyor, biraz orada oyalanıp tekrar ediyordu hareketlerini. Evet hoştu ama biraz daha devam ederse hoş olmayacaktı. Nefesimi düzenli tutmaya çalışırken eminim ki anlıyordu ne olduğunu, gözlerimi açıp bakmaya korkarken elinin eşofmanımdan içeri girdiğini hissettim. Tamamını sokmamıştı ama parmaklarının soğukluğu vücuduma yayılıyordu. Bekliyordu, izin vermemi.
Heyecandan kesik kesik nefesler alıyordum. Durdurmak aklımın ucundan bile geçmezken onun izin alması çok hoşuma gitmişti. Heyecanımın el verdiği kadarıyla başımı salladım ve devam etmesini bekledim. Eli yavaşça kalçalarıma ulaştı, biraz bekledi. Sonunda hareket ettiğinde ilk yaptığı hafifçe okşamak oldu, sonrasında sıktı. Tırnaklarına kadar hissettiğimde çok beklediğimi fark ettim. O da bişeyler haketiyordu. Bacağımı onun üstüne attım. Bunun değerini birazdan anlardı. Beklemeden elimle ensesinden kavrayıp dudaklarına yapıştım. Hiç beklemeden birbirimizi öpmeye başladık. Kalçamdaki eli daha da sıkılaştı. Arada diğer kalçama geçiyor, sanki deliğime ulaşacakmış gibi yaparak beni heyecanlandırıyordu.
Dudaklarımızı hiç ayırmadan dakikalarca öpüştük. Dillerimiz ahenkle dans etti. Kalçalarımdaki eli sonunda eşofmanımı çıkarmaya yeltendiğinde hızlıca çıkarması işin kalçalarımı kaldırdım. İç çamaşırımla birlikte çıkardığında dudaklarımızı ayırdı. Elini tişörtümün içine sokup göğüsüme ulaştığında dudaklarını ısırarak bana bakıyordu. Büyülenmiş gibiydi.
Dudaklarını boynuma gömüp önce hafifçe öptü, kokumu içine çekti. Bu sırada göğsümdeki elini tekrar kalçama indirdi. Boynumu sıkıca öpmeye başladığında eli sonunda deliğime ulaşmıştı. Deliğimin etrafını okşayarak beni çılgına çevirdiğinin farkındaydı. Elimle tişörtünü sıkıca tutup avucuma toplamıştım istemsizce. Sessiz olmaya çalışıyordum çünkü lanet olsun ki odam oturma odalarının üstündeydi. Rahatça duyabilirlerdi.
Elini deliğimden ayırıp ağzıma getirdiğinde görevimi anlayıp güzelce yaladım parmaklarını. Yeterli olduğuna emin olduğunda çıkarıp kalçama yönlendirdi tekrar. Hafifçe tek parmağını soktu. Fakat öyle yavaş sokuyordu ki bayılacaktım.
"Sok artık şunu!"
Olabildiğince sert bir tonda söylediğimde dediğimi yapıp hızlıca sokmuştu, o kadar hızlı sokmuştu ki kendimi tutamayıp seslice inlemiştim. Zaten kolay değildi, ne yapabilirdim ki!
İkinci parmağını ilkine nazaran yavaşça soktuğunda her şey daha iyiydi. Fakat beklemeden parmaklarını hareket ettirdiğinde her şey tabiki altüst olmuştu. O kadar hızlı hareket ediyordu ki yırtılacaktı. Dayanabilir miydim bilmiyordum. Dudaklarımı dişlemek yetersiz kaldığında pes edip saldım sesimi. Hafif hafif inliyordum parmaklarını oynattığında. Zamanla acısı geçti ve yerini zevk aldı.
Yavaşça parmaklarını çıkardığında boşluk hissiyle gözlerimi açtım, dudaklarını boynumdan ayırıp kalktı. Bir an beni bırakıp gidecek sanmıştım ki hızlıca üstündekilerden kurtuldu. Bana uzanıp tişörtümü çıkardı.
"Gidiyorsun sandım."
"Bu halde nereye?" Dedi önünü gösterirken. HASSİKTİR! O sığmazdı ki! Yok daha neler! Bu geçen gün küçüktü? Bu kadar yoktu bu ama ya!
"O- o sığmaz!" Diyebildim korkuyla bacaklarımı kapatarak. Yanıma oturdu gülerken.
"Ortamı bozmak istemiyorum, deneyip göreceğiz işte, olmaz mı?"
"Yok gerçekten sığmaz. Bu ne ya beni mi öldüreceksin!"
"Tamam, hepsini sokmam?"
"Ya, görmüyor musun kalın!" Dediğimde güldü, neler diyordum ben!
"Sokmayayım o zaman tamam." Dedi kalkarken. Kolunu yakalayıp üstüme çektim. İki kolu iki yanımdan destek alırken dip dibeydik, gözleri yine dudaklarımdaydı. Böyleyken konuşmak çok zordu, çok dikkatli bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım.
"Tamam, deneyelim." Dediğimde tekrar gülüp bacaklarımın arasına yerleşti. Kendini biraz çekip iyice yakınıma geldi. Deliğime konumlandırdığında ister istemez kendimi kasıyordum.
"Rahatla, yavaş olacağım?"
Başımı sallayıp rahatlamaya çalıştım. Nefesimi düzenledim ve girmesine izin verdim.
Bu gece kesinlikle zor geçecekti.