Taehyung, zar zor seçtiği siyah pileli eteğiyle beyaz gömleğini giymiş, kombinin daha da uyumlu görünmesi için siyah bir kravat da takmıştı. Dudağına sürdüğü nemlendiriciden sonra saçlarını da düzeltip her zaman kullandığı vanilya kokan parfümünden sıkmıştı. Ayağına geçirdiği çoraplardan sonra tozluklarını da giyip bacaklarının olabildiğince az görünmesini sağladı.
Başka bir şey yapma ihtiyacı duymazken aklına gelen şeyle giydiklerime uygun bir kol çantası alarak omzuna astı ve içine birkaç bir şeyle telefonunu koyup odadan çıktı. Evin kapısına varmasıyla duyduğu korna sesi bir olmuştu. Hızlıca giydiği botlarıyla evden çıkıp binmeye alıştığı arabaya ilerledi. Ön koltuğa binip kemerini taktıktan sonra kendisini izlediğini hissettiği alfaya çevirdi bakışlarını.
"Etek."
Jungkook cümlenin devamını getirmediği için Taehyung kötü olduğu düşüncesine kapılsa da Alfa'nın bakışlarından dolayı beğendiğini anlıyordu.
"Etek?"
"Çok yakışmış."
Jungkook'un bakışları bir an için etek ve tozlukların arasında kalan hafif esmer tene kaydığında nefesini tutmuştu. Oturduğu için daha da kalın duran bacakları tam anlamıyla pürüzsüzdü. Omegası çok güzeldi.
Kendisine geldiğinde önüne dönüp arabayı sürmeye başladı, yol boyunca tek bir kelime etmemişlerdi.
Araları çok garipti, kötü değildi ama ruh eşi gibi de değillerdi. Birlikte kalmaya başladıklarından beri 1 buçuk hafta geçmişti. İlk baştaki soğukluk gitse bile olmaları gereken yakınlıkta değillerdi, ikisi de bunun farkındaydı. Jungkook çoktan kapılmıştı omegasına, Taehyung da farksız değildi tabii ama kalbi kırıktı ve ilk adımı atmayı da düşünmüyordu. Yine de kurdu mutluydu, ruh eşiyle birlikte yaşıyordu.
Jungkook yarım saat sonra lüks bir restoranın önüne arabayı park etmiş, inip Taehyung'un kapısını açarak elini uzatmıştı.
"Teşekkür ederim."
Taehyung arabadan indiği gibi Jungkook kapıyı kapatıp kilitlemiş anahtarı cebine koymuştu.
Taehyung's,
Hâlâ elini tuttuğum Jungkook ilerlemeye başladığında peşinden gidiyordum, bir yandan da ömrümde görmediğim kadar lüks olan restoranı inceliyordum. Büyüktü, ve güzel görünüyordu.
İçeri girdiğimizde beklediğimin aksine kalabalık olmayan, sessiz bir ortamla karşılaştığımda şaşırmıştım.
"Oradalar, gel hadi."
Sessiz bir mırıltıyla onaylayıp yürümeye başladım, gergindim ve ayrıca etek giymiş olmam da beni iyice geriyordu. 6 kişinin oturduğu masaya vardığımızda hepsinin alfa olduğunu hissetmek tamamen gerilmeme ve kurdumun huzursuzlanmasına sebep olmuştu.
"Hoş bulduk. Bahsetmiştim, Taehyung. Ruh eşim."
Duyduğum cümlelerle az da olsa sakinleşirken aldığım alfa feromonları beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Sessizce merhaba dedikten sonra masadaki boş kalan iki sandalyeye oturduğumuzda arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. O sırada Jungkook kulağıma eğilip fısıldamıştı.
"Rahatsız mısın?"
Yine mırıldanarak reddetmiştim çünkü iş arkadaşlarıydı ve benim yüzümden yemek bozulsun istemezdim. Ve yanımda o varken fazla rahatsız olmazdım.
Yemekler geldikten bir süre sonra daha da yoğunlaşan alfa feromonuyla yutkundum ve bakışlarımı yanımda oturan ruh eşime çevirdim. Bir şey fark etmemiş gibi görünüyordu, arkadaşlarıyla derin bir sohbete dalmış gibiydi.
Üzerimde hissettiğim bakışlarla o tarafa döndüğümde bana iğrenç bir sırıtışla bakan alfa'yı görmüştüm. Feromonun kaynağı da belli olmuştu. Midem bulanmaya başlarken bakışlarımı kaçırıp derin nefesler aldım. Bir şeylerin ters gittiğini hissetmiş olacak ki Jungkook çattığı kaşlarıyla bana bakmıştı.
Konuşacağım sırada iyice bulanan midemle biraz daha beklersem düşüp bayılacağımı bildiğim için oturduğum yerden hızla kalkmış, etrafı incelerken gördüğüm lavaboya ilerlemiştim. İçeri girdiğimde kimsenin olmaması beni rahatlatırken musluğu açıp yüzümü yıkadım ve derin nefesler aldım. Asla kusamazdım çünkü iğrençti.
Uzaktan duyduğum bağırış sesleriyle denilen şeyleri anlamasam da sesin sahibini kolayca anlamıştım. Muhtemelen Jungkook o alfa'nın yaptığını fark etmişti. Kurdum iyice huzursuzlanırken ellerimi mermere dayayıp gözlerimi kapattım, midem hâlâ feci şekilde bulanıyordu ve muhtemelen ortamdaki bütün alfalar gerildiği için hepsinin feromonunu almaya başlamıştım. İçlerinden en baskın gelen ruh eşiminki olsa da diğerleriyle karıştığı için bir işe yaramıyordu.
Çok geçmeden açılan kapıyla gözlerimi zar zor aralayıp başımı kaldırdım.
"Taehyung, iyi misin?"
Belimi saran ellerle rahatlarken başımı alfamın omzuna yasladım ve orada nefeslenip boynuna sarıldım. Bir süre Jungkook da sesini çıkarmadan öyle durmuş, sonrasında ise beklemediğim bir şekilde beni kucağına almıştı. Şaşırsam bile bir şey diyecek gücüm olmadığını hissettiğim için boynuna daha da sıkı sarılmış gözlerimi kapamıştım tekrardan.
Aldığım rahatlatıcı feromonlarla uykum gelirken koltuğa bırakıldığımı hissetmiş, sonrasında ise gelen seslerle arabaya bindiğimizi anlamıştım. Başımı koltuğun başlığına yaslayıp gözlerim yarı açık bir şekilde yolu izlemeye başladım.
...
"Çok güzel."
Jungkook yatağında uyuyan omegasının yanına uzanmış, güzel yüzünü izliyordu.
Eve geldiklerinde Taehyung çoktan uyumuş sayılırdı, Jungkook böyle rahat uyuyamayacağını bildiğinden vücuduna bakmamaya özen göstererek üzerini değiştirmiş, kendi yatağına yatırmıştı. İki kişilik olan yatağa rahatça sığmışlardı, hatta büyük bir boşluk da vardı.
Jungkook uzun bir süre daha ruh eşini izledikten sonra ikisinin de üzerini güzelce örtmüş omegasının beline sarılmıştı nazikçe. Güzel kokusunu içine çekerken kısa sürede uykuya dalmıştı.
...