Selene korkarak diyarın herhangi bir köyüne geldi. Dışarda hiç insan yoktu. Elflerin uyanma saatine daha çok vardı. Avazı çıktığı kadar bağırdı:
"Medusalar geliyor! Medusalar geliyor! Yardım edin!"
Herhangi bir evden bir elf çıktı ve Selene'nin yanına koştu. Daha sonrasında ise bütün elfler evlerinden çıkmaya başladı. Kadınlar korku içinde çocuklarının kolundan tutup arka taraflara doğru kaçıyorlardı. Erkekler ise oklarını, kılıçlarını çoktan kuşanmıştı. Ama imkansızdı. Dankanan geliyordu.
Dankanan dev bir Minotordu. Diyarda ve hatta dünyada tek Minotor Dankanandı. Herkes, bütün ırklar ondan korkardı çünkü her yeri işgal eder, her ırkın kökünü kuruturdu. Şimdi sıra elflere gelmişti.
Selene saraya doğru koşmaya başladı. Çok hızlı koşuyordu gitmesi gereken daha çok mesafe vardı. Yaklaşık yarım saat sonra -ki bu yarım saati koşarak gitmesi neredeyse imkansızdı ama- saraya vardı. Büyük kapının kapısını çok sert bir şekilde açtığı anda merdivenlerden koşarak erkek kardeşini uyandırmaya gitti.
"Mateus! Mateus! Uyansana! Rüya görmenin sırası değil O geldi O geldi!"
"Noluyor be? Selene iyi misin? Daha saat kaç hadi yatağına git ve uyu."
"Uyumaya ihtiyacımız bile yok gerizekalı! Dankanan geldi DANKANAN GELDİ!"
Lawren koşarak içeri girdi. Kimina da yanındaydı. Kızlarını duydukları an şok geçirmişlerdi. Sessizliği bozan kişi ise babaları oldu.
"Toparlanın. Yanınıza ok, yay, kılıç falan alın. Gidiyoruz. Atani! Pegasus'u hazır et."
Mateus ve Kimina odayı boydan boya arayıp eşyalarını alırken Selene öylece dikiliyordu. Bu diyarı neden böyle bırakmalılardı? Halkı korumaları gerekmez miydi? Nereye gidecektik? Peki Pegasus zarar görseydi?
"Selene! Ne dikiliyorsun sen? Yardım etmelisin"
"Anne burada öylece halkımızı bırakıp gidemeyiz. En azından mücadele etmeliyiz. Bunca yıldır babam buranın lordu. Biz kaçmak için mi bu kadar yılımızı verdik?"
"Selene saçmalamayı ve boş konuşma da hemen toparlan git de Atani'ye yardım et bari!"
Selene bodrum katına indi. Atani Pegasus'u hazırlıyordu. Selene'yi fark edince Selene Ataninin ağladığını fark etti. Pegasusla aralarında bir bağ var gibiydi. Birbirlerine uzun uzun baktılar. Atani sessizliği bozan kişi oldu.
"Pegasus'a iyi bakın."
"İyi de sen gelmeyecek misin Atani?"
"Burada kalıp savaşmam gerekiyor."
"Babamın da bir Lord olarak burada kalması ve savaşması gerekiyor. Halkını terk etmek bu kadar kolay olmamalı Atani. Bende burada kalacağım."
"Bunu yapamazsın. Ben Lordum Lawren'in hizmetkârıyım Selene. Sen Yüce Lordumuzun kızısın. Onların yanında git. Pegasus'u sana emanet etmeliyim."
Bir süreliğine dalıp gittiler. Atani Pegasusla bir veda konuşması yaptı. Ardından Lawren, Kimina ve Mateus geldi. Pegasusa binip yolculuğa koyuldular. Atani ise avazı çıktığı kadar bağırarak onların arkasında kalmıştı bile.
* * *
Elfler doğaüstü bir halktır. İnsanlara kıyasla daha uzun, kırılgan ve narinlerdir. Oldukça güçlü, hızlı ve beceriklidirler. Öldürülmedikçe ölmezler. Hastalanmazlar. Diğer ırklarla gerekmedikçe iletişim kurmazlar. Asil, alçak gönüllü, şefkatli, şifacı, sadık ve doğanın sırlarını bilen varlıklar olarak bilinirler. Kötü özellikli elf neredeyse hiç yoktur. Bazen sıkıldıklarında veya insanların kötülüklerine dayanamayarak bilinmeyen diyarlara göç ederlerdi.* İşte bu diyar da o diyardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHTİŞAM VE İHANET
FantasyElf Halkı yine normal bir güne uyanacağını varsayar. Ama işler yolunda pek de gitmez. Selene bir sabah diyara Medusaların akın akım geldiği haberini verir. Diyarda hiç olmayan şey olur ve savaş başlar. Savaştan kaçan Lord Lawren ve ailesini pek de i...