"indir beni. "
"evin önündeyiz jungwon. "
"hayır. geri sür. lütfen. ağlayacağım. "
"hadi." dedi jay, jungwonun tüm yakarışlarını göz ardı ederek. yol boyu onu dinlemişti zaten.
jungwon çiçeği ve hediye kutusunu alıp arabadan indi. malikanenin dışına bakarken çoktan stresi unutmuş, yine dikkati dağılmıştı. jay onun yanına gelip belini sardı ve onunla beraber merdivenleri çıktı.
kapı açıldı ve kapıda onları karşılayan park ailesiyle göz göze geldi jungwon. gerginlikten dizleri tir tir titriyor, tedirgin gülümsemesini samimi tutmaya çalışıyordu. bayan park kocaman gülümsemesiyle ilk önce oğlunu öpüp sarıldı. sonra içeri giren jungwona baktı.
"efendim, bunlar sizin için. " deyip elindeki lale buketini anneye uzattı. kadın kocaman gülümsemesine devam ederken, "neden zahmet ettin? " diye adeta bağırdı. "senin kadar güzeller çocuğum, içeri gel. " diye devam etti bağırmaya.
jungwonun kulakları uğuldamıştı.
jay babasıyla görüştükten sonra ceketini görevlilere verdi. jungwon sert gözleri hissedince elindeki kutuyu verirken saygı ve korkuyla eğildi. "bu da sizin için efendim. umarım beğenirsiniz. "
bay park hediye aldı. bir elinde onu tutarken diğer eliyle jungwonu kaldırıp ona mesafeli bir sarılma verdi. jungwon afalladığı için öylece durdu.
"memnun oldum. sen meşhur yang jungwon olmalısın. "
jungwon sadece kafa salladı.
herkes ilerlerken jay kedi gibi öylece duran sevgilisinin yanına geldi. boynuna küçük bir öpücük kondurdu ve gülümsemeyle kediye baktı.
"seni sevdiler. saygıda kusur etmedin, gördün mü? normal halindesin işte. neden bu kadar sıkıntı ediyorsun kendine? "
" yeni başlıyor, kesin bir bokluk yapacağım. tanrım, ölüyorum sanırım... "
jay kollarına yığılan oyuncu kediyi dudaklarına küçük bir öpücük kondurarak uyandırdıktan sonra içeriye ilerletti.
jungwon kocaman masaya bakarken başa oturan park ailesi onları süzüyordu. en başta bay park, onun sağında bayan park oturuyordu. kadının karşısına jungwon onun yanına jay oturdu ve babasının komutuyla herkes yemeye başladı.
jungwon karşısındaki farklı model çatallara, kaşıklara ve bıçaklara baktı. gelmeden önce biraz araştırma yapmıştı bu yüzden orta boy olanı alıp tabağına ona en yakın olan şeyin ne olduğunu bilmeden biraz doldurdu. ne olursa yiyecekti, ne kadar az hareket ederse o kadar hata yapma riski azalırdı.
"karides o, hemde yoğurtlu. nefret edersin ondan. " diye mırıldandı jay. jungwonun kulağına doğru. biraz tavuk ve salata koydu sevgilisinin tabağına. uzağında olan ne varsa onun tabağına yerleştirdi. yemesi için diziyle dizini ittirdi. jungwon yavaşça yemeye başladı.
bir süre sessizce yemek yediler. babası jaye iş hakkında bir şeyler sordu. en sonunda herkes durulmuş, su ve sodalarını içiyordu.
jungwon bardağından yudumunu aldığında, aldığı tat en sevdiği şeydi. sprite. gözlerini yavaşça soluna çevirdiğinde sevgilisiyle göz göze geldi.
jay ona göz kırpıp kendine şarap doldurdu.
jungwonun dudakları öpmek için sızladı.
"biraz kendinden bahseder misin jungwon? " diye sordu bay park. iki park ona dikkatle bakıyorken nasıl konuşacağını bilmiyordu jungwon.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fantasize / jaywon texting
Fanfictionpark jay, onun kucağına çıkmasını ve onu cennete çıkarmasını istiyordu