Lanet alarm durmadan çalıyordu.
"Hay senin gibi alarmın ben..."
Rüyamda ne güzel maymuna balık tutmayı öğretiyordum!Şansıma sıçayım! Bu gün de düğün vardı. Sahi hangi aydayiz? 17 Mart. Martta düğün mü olur ya... Üzerime okul formalarımı geçirdim. Yine sıkıcı bir güne giriş yapmış bulunmaktayız. Okula girdim. Her zamanki gibi bahçede sıra olduk. Hocaların boş konuşmalarına kulak asmadım. Benim aklımda dün gördüğüm adam vardı. Sırada etrafıma baktım. Okulun dışında siyah giyimli bir adam vardı. Ama dünkü değildi. Ona baktığımı görünce kafasını çevirip telefonla konuşmaya başladı. bende zaten tanımadığım için kulak asmadım.
"Sıradalar" dediğini duydum. Önemsemedim. Eminim ki başka birinden bahsediyordu. Okulda 750 erkek, 7 kız vardı sonuçta. Benden bahsetmesi imkansız. Hoca "tek sıra halinde" dese de dağılan kalabalığın arasına karışıp sınıfa çıktım. Can'in arkasında bulunan sırama geçtim. İlk ders edebiyat. Hocadan nefret ediyorum resmen. Derste kafamı sıraya koyup hocaya aldırmadan uyumaya başladım. Teneffüs zili çalınca bir oh çekip hocanın gitmesini bekledim. O gidince efe, Berk, Mustafa ve can ile konuşmaya başladım. Öğlen ne yapacağımızı konuşuyorlardı.
"Beyler ben gelemem"
"Neden la"
"Şu dünkü çocuk konuşmak istiyormuş"
"E paket almayacak mıyız?"
"Siz alın ya"
"Siz nereye gideceksiniz"
"Bilmiyorum"
"Söylemedi mi?"
"Hayır?"
"Sormadın mı?"
"Sormam mı gerekiyordu?
"Tabi soracaksın lan! Nereye gittiğini bilmen lazım"
"Sikecek değil ya?"
"Belli olmaz şimdi güvenemedim."
"Salak salak konuşmayın lan"
"Sonunda istediğin oldu" dedi Berk
"Ne?"
"Sonunda istediğin oldu diyorum. Kaç yıldır kafamızın etini yedin. 'rus' diye diye. Buldun mu şimdi rusu?"
"Tabi oğlum" 4 ders daha edebiyata katlanmak zorundaydım. Kafamı sıraya koyup yattım.
"Ştt kalk lan!"
"Noldu be?"
"Telefonu aldık al"
"Eyvallah paşam"
"Bizi ararsan parktayız"
"Okeyy"
Telefonumu alıp aleksandrdan mesaj olduğunu gördüm. Mutlu olmuştum. Cevap yazdım."Saçmalama"
"İniyorum aşağıya"
Yazıp koşa koşa aşağıya indim. Öğretmen girişinden bana doğru gelen aleksandrı gördüm. Elimle git işareti yaptım. Geriye dönmüştü. Bende öğrenci girişinden çıktım ve ön kapıya doğru ilerledim. Elinde sigarası ile benden tarafa bakıyordu.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Hiç birşey? Gel dedin geldim?"
"Anladım ama okula öylece göremezsin."
"Neden?"
"Hocaların dikkatini çekiyorsun"
"O kadar mı yakışıklıyım yani"
"Öyle değil. Sakalların var!"
"Ee ne yapayım?"
"Kesebilirsin mesela?"
"Yok tatlım kalsın. Öyle tam bir çocuğa benziyorum."
"Peki o zaman okula bir daha girme. Yoksa senin için pek iyi olmaz."
"Ne yapacaksın?"
"Ben birşey yapmayacağım."
"Pekii."
"Ne konuşacağız?"
"Bilmem... İstediğini."
"Farketmez bana"
"Burada dikilip duracak mıyız?"
"Hmm gel parka gidelim"
"Peki?" Yavaş yavaş peşimden yürümeye başladı. Birşeyler anlatıyordu ama yüzüne bakmiyordum. Daha doğrusu duymuyordum. Ne anlattığını sormak için arkamı döndüm. Aramızda en az 2 metre fark vardı. Durup gelmesini bekledim.
"Çok yavaşsın"
"Sende fazla hızlı yürüyorsun!"
"Böbürlenmeyi bırak da gidelim"
"Yavaş yürü!"
"Peki"
Yanımdan yürümesi için yavaşladım. Sonunda parka gelmiştik.
"Ee konuşmak istediğin şey nedir" diye sordum esnerken.
"Uykun var sanırım?"
"Biraz. Dün gece uyku tutmadı da"
"Uyumak ister misin?"
"Okula geç kalırım şimdi. Boşver"
"Ben seni uyandırırım bir gibi" neden uyumami istiyor bu be?!
"Uyuyamam ki ben böyle"
"Nasıl uyursun?"
"Bilmem düzgün bir yer lazım"
"Omzuna yaslan?" Ona doğru bir bakış attım. Bana göre çok yüksekti omzu.
"Yukarıda?"
"Bekle" oturduğu yerden aşağıya doğru kaydırdı kalçasını.
"Şimdi kafanı koyabilirsin"
"Teşekkürler"
"Ninni söylememi ister misin?"
"Ninni mi? Ben küçük bir bebek miyim?"
"Ой люлі, люлі,
Налетіли гулі, налетіли гулі,
Та й сіли на люлі.
Стали думать і гадать,
Чим дитятко годувать:
Чи бублечком, чи медком,
Чи солодким молочком...
Ми бублечек вхопим
а й медочок влупим
а й кашки наварим
а й молочка спарим
Колисочка рип-рип
а дитинка спить спить
Колисочка перестала
а дитиночка й устала.."
(Girişteki şarkı veya ninni ne demek isterseniz...)
Gözlerim yavaş yavaş gidiyordu. Bu ninniyi sanki bir yerden hatırlıyorum. Bilmiyorum. Hoşuma gitmişti. Uyumuştum.
"Zühre?" Erkeksi hoş sesiyle uyandım. "5 dakika daha"
"Okula geç kalacaksın ama"
"Ugh unutmuşum. Herşey için çok teşekkür ederim aleksandr"
"Rica ederim." Dedi elindeki sigarayı yakarken. Bir tane bana uzattı.
"Ister misin?"
"Olabilir. Saat kaç" Telefonun ekranını yüzüme doğrulttu.
"13:01" daha 9 dakika daha vardı.
"5 dakika daha kalıp gideceğim tamam mı?"
"Peki peki." Elindeki çakmağı bana uzattı.
"Yakmaz mısın?" Çakmağı alıp yakmaya çalıştım. Ama zor yanıyordu.
"Yakamadım... Yakar mısın?"
"Gel" yaklaşıp sigarayı yakmasını bekledim.
"Teşekkürler"
"Rica ederim" gülümsedi.
"Konuşmak istediğin konu varsa konuşalım. Akşam düğün var konuşamayız"
"Pekii"
"Ee dinliyorum"
"Iyi bir kızsın biliyor musun?"
"Teşekkürler sende iyi bir... Erkeksin?"
"Erkek mi? Bana мой муж (kocam) demeni tercih ederim."
"Ney?"
"Moy muzh"
"O ne demek?"
"Yakışıklı demek" göz kırptı.
"Peki Moy muzh"
"Hadi iyi dersler sana моя красота (güzelim)"
"Bu ne demek peki"
"Güzel kadın demek"
"Teşekkürler. Ben artık gitsem iyi olacak"
"Tamam akşam konuşuruz o zaman?"
"Pekii"
Okula gidip sınıfa çıktım. Telefonumu efeye verip sırama kafamı koydum. Gerçekten sıkıcı bir gündü. Uyumuştum. Ben birinin omzunda uyumuştum gerçekten? Hemde tanımadığım biri?
Ben düşünürken ders çoktan bitmişti. Son 3 derse girecektik. Off nefret ediyorum şu dersten -atolye dersi- son dersler neden atölyede geçiyordu ki? Ay off
"Çantamı taşısanıza"
"Of Zühre! Kendi. Taşımayı öğren artık!"
"Ağır ya ben ne yapayım?"
"Sadece 1 kitap varken nasıl bu kadar ağır olabiliyor?"
"Ne bileyim ben be"
"Yürü artık hadi. Kel ağzımıza sıçacak!" Bunu diyen berk'ti
"Onun da a..." Atölyeye gelmiştik. Telefonu vermedik ehe-
"Zühre? Cebindeki ne?" Kel yine konuştu. Hass cebimde telefon vardi. Elimi cebime attım. Cüzdan... Huh İçim rahatladı!
"Cüzdan hocam?"
"Peki geç içeriye"
"Ananın a.. artık ya! Adam taktı bana!"
"Kendi kendine ne konuşuyorsun?"
"Kodumun keli taktı kafayı. Cüzdanı telefon sanıyor. Manyak Piç!"
"Alış artık buna"
"Alıştım tek kızım diye böyle yapıyor orosp. Çocuğ.."