1: Şakaklarında Kül Ateşi
❝Kör olsaydınız günahınız olmazdı; fakat şimdi, 'Görüyoruz' dediğiniz için hâlâ günah içindesiniz.❞
Yuhanna 9:41Kim Taehyung'un Bakış Açısından:
Bizlere günah diye dayatılan kavram aslında tam olarak neydi?
İnsanoğlunun hürriyetini iyi ve kötü kavramlarıyla kısıtlayan bir terimdi kimine göre. Kötü olanı seçip Tanrı'nın buyruğuna muhalif olarak düzeni bozarsan şeytana uyan günahkar bir insan olurdun. Peki ya iyi olanı seçersen ne olurdu? Kime yaranmak için bunca kurala uymak zorunda bırakıyorduk kendimizi? Dinler insanın hayatını güzelleştiriyorsa eğer neden insanoğlu yeterince derdi yüklendiği fani yaşamında bir de itaat etmenin ağırlığı altında eziliyordu? Bütün bunlar sadece Tanrı'nın egosunu tatmin etmek için miydi? Belki de hepimiz sadece replikleri doğduğu an kaderine yazılan aciz kuklalardık. Fıtratımızdan gelen günah işleme arzusuyla hareket etmiyorduk, iktidarsız değildik belki de; sadece birilerinin ideallerine göre değil de kendi isteklerimize göre bir yaşam sürdürme arzumuz vardı.
Güneş'in kasabanın üzerinde yükselip ışığıyla yeryüzünü aydınlatmaya başladığı saatlerde birçok insanın aksine yatağımda bir o tarafa bir bu tarafa doğru dönerken kafamdaki tilkilerin kurbanı olmamaya çalışıyordum. Uyku denen meret saatlerdir bir kez olsun yanıma uğramamıştı ve ben içimdeki huzursuzlukla beraber soğuk çarşafın üzerinde uzanıyordum.
Titrek bir nefes verip yavaş bir şekilde yataktan önce kafamı sonra da bedenimi kaldırdım. Çıplak ayaklarım eskimiş laminantla buluştuğunda huzursuz edici bir soğuk tenime işledi. Göz kapaklarımı kırpıştırarak bakışlarımı karşımdaki dolabın aynasına doğru çevirdim sonra. Gözlerim saatlerce uykusuz kalıp ağlamaktan dolayı kıpkırmızı olurken altlarıysa yer yer morarmaya başlamıştı. Dış görüntüm tam olarak ruhani yorgunluğumu somut haliyle dışarıya yansıtıyordu.
Kirpiklerimde kurumaya başlayan yaşları silerken yavaşça ayağa kalkıp odanın pencelerini yukarıya doğru kaldırdım ve perdeleri araladım. Gün daha yeni başlarken ormandaki sık ağaçların üzerini yoğun bir sis bulutu kaplamıştı. Yüksek rakımlı bir yer olduğu için çoğu zaman kasvetli bir havayla beraber sis çökerdi buralara. Derin bir nefes vererek camın yanından ayrılacağım sırada çıplak ayaklarıma sürünen bir tüy yumağının varlığıyla dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. Tarçın bacaklarımın etrafında dolanırken bir yandan kendi kuyruğunu yakalamaya çalışıyordu. Huzursuz hissettiğimi anlamış olacak ki tüm gece yanımdan ayrılmamış, hatta boynuma sokulup öylece uyuyakalmıştı.
Yerde yuvarlanarak kendi kendine oynayan yavru kedimi yakalayıp kucağıma aldığımda minik bir yumak haline gelen vücuduyla birlikte miyavlayarak minik diliyle elimi yalamaya başladı. Dudaklarımdan huzurlu kıkırtılar çıkarken dikkatli bir şekilde odamdan ayrılıp salona geçtim. Kucağımdaki miniğin miyavlamasıyla birlikte diğer kedim de bir yerlerden çıkıp yanıma geldiğinde yere doğru eğilerek Tarçın'ı bıraktım. Duman'ın tüylerini sakince severek kafasına ufak bir öpücük bıraktıktan sonra salondaki dolaptan mamalarını alarak kablarına doldurdum. Yeontan henüz ortalarda yoktu fakat birazdan sesleri duyup yanımda biteceğini biliyordum. Hepsinin yiyeceklerini verdikten sonra vestiyerin üzerindeki radyoyu açarak koltuklardan birine kendimi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iblisin resitali, tk
Fanfiction"İsmim Taehyung bayım, lakin siz bana Dorotea da diyebilirsiniz."