Yankı ve Yaman'ın kavgasının üzerinden iki gün geçmişti.İki gündür konuşmuyorlar,birbirlerinin isimlerini ağızlarına bile almıyorlardı.Tüm bu olanlar benim yüzümdendi.Kendimi suçlu hissediyordum.Bir o kadar da mutlu.
İçten içe Yaman'ın dayak yemesine sevinsemde kavga benim yüzümden çıktığı için üzgündüm.
Okulun başlamasına 1 saat vardı.Üzerimi giyiniyordum.Özel bir kolejde okuduğum için kıyafet kısıtlaması yoktu.
Beni terk eden bir babam ve işlerle kafayı bozmuş umursamaz bir teyzem vardı benim.Bana para verince çok iyi bir teyze olduğunu sanıyor.Hiç şefkat göstermiyor,teyzeciğim yemek yedin mi diye sorular bile sormayan bencil bir teyzem vardı.Annemin ölümünden sonra çok değişmişti.
Hırs gözünü bürümüştü adetâ.Hep birilerinin önüne geçme kafasındaydı.
Maddi durumumuz çok iyiydi.Yırtık çorap olayı ise tamamen bir tesadüftü.Sınıftakiler beni ezik olarak gördüğü için yeni bir alay konusu bulmuşlardı kendilerine.Bir olay olduğunda beni hep anne ve babamdan vuruyorlardı.Sahi haklı değiller miydi?Babam beni niye terk etmişti?
Okul için hazır olduğumda teyzeme "hoşçakal teyze" dedim ve bisikletime atlayıp okula doğru yol aldım.Okula geldiğimde bisikleti bahçey bıraktım ve sınıfa girip en arka sıranın bir önündeki sırama,yerime oturdum.
Çok geçmeden Yankı'da gelmiş arka sırama oturmuştu.Bir kaç dakika sonrada herkes gelmiş ve ders zili çalmıştı.Deniz heyecanla yanıma geldi.
-Melek,Rüzgarla akşam yemeğine gidiyoruz çok mutluyum,dedi sevinçle.
-Çok sevindim, umarım güzel geçer,dedim gülümseyerek.
Çok geçmeden Edebiyatçı gelmiş ve yoklama alıyordu.
-Deniz Şenkaya
(burada)
Yaman Uluslu
(her zaman ki yerinde) dedi gülerek.
Rüzgar Arslan
(mevcut)herkesin kendine has bir "burada" deyişi vardı.
Yankı Atalar
(uyuyor)dedi uykulu sesiyle.
Melek Özdinç
(burdayım)dedim ve sıkıcı yoklamanın bir kısmı bitmişti.Kaldı 10 kişi.Ha gayret.Yoklamayı alıp defteri dolduran Efsun Hoca yazdığımız şiirleri dinlemek için herkesi tek tek tahtaya çıkartıyordu.
Yaman istemeye istemeye tahtaya geçip Edebiyattan hiç anlamadığını belli eden ilkokul seviyesinde yazdığı şiiri okuyordu.Sonunda bu iğrenç dinleti bittiğinde tahtaya Yankı çıktı.
Yankı'nın Edebiyatı çok iyiydi ve açıkçası ne yazdığını merak ediyordum.Dikkatle dinlemeye başladım.-Ben sana mecburum,
Biz birbirimize mecburuz güzelim
Sevdamın adı olmuş,
Mavi,okyanus gözlerin
Seni düşündükçe beni dibe çekiyor.
Bu gece yine içtim,
Mavi gözler,kumral saçlar için
Seni sevdim bir tek,mavi gözleri
Ben sana mecburum.Bu şiiri kim için yazmıştı acaba?Mavi gözler falan.Bu sınıfta mavi gözlü olan ben ve sınıfın popüler kızı Alara vardı.Şiirin kendine yazıldığını düşünüyordu sanırım ve Yankıya aşk,sevgi dolu bakıyordu.Rahatsız olmuştum nedense.Of bana ne canım.
Bana ne bana ne de resmen Alara'ya kitlenmiştim şuan.Çocuğu yiyecek gibi bakıyordu.
Herkes alkışlamaya başlamıştı.Efsun Hoca gururla öğrencisine baktı.
-Yankı'cım bu şiiri çok safederun duygularla yazdığın çok belli.Seni tebrik ediyorum,dediğinde Yankı'nın yüzünde bir gülümseme oluştu ve bana kısa bir bakış atıp yerine geçti.
Masanın üzerinde olan telefonum titrediğinde kilit ekranını açtım.
Yankı:Neden Alaraya onu parçalayacakmış gibi bakıyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevme Beni |Yarı Texting|
Chick-LitAnnesi ölen ve babası tarafından sevilmeyen bir kızın hikayesi