3. bölüm (geçmiş)

13 3 3
                                    

9 Şubat 2008 :

Gözlerimi açtığımda büyükçe, baştan sona kırmızı halıyla çepeçevre sarılmış bir taban, duvarlarda eski antik kentleri andıran tablolar, çıplak tanrı heykelleriyle adeta sanat müzesi geziyormuşum havası veren bir odanın içinde bulmuştum kendimi. Yere şarap kırmızısı, uzunuzadıya bir halı serilmişti. Bense muhtemelen tüm organlarımı bağışlasam satın alamayacağım kadar pahalı ve konforlu bir L koltuğa yatırılmıştım.

Gözlerim başta bulanık görse de bunları ayırt edebilmem ardından netleşti. Gözlerimi iyice ayırdım ve yanımda büyük bir adam silüeti olduğunu fark etmemle kendimi koltuktan atmam bir oldu.

Kendimi koruma içgüdüsüyle ellerimi yumruk yaptığımda koltuktaki adam konuştu, "Oo, kızım. Kapmışsın bir şeyler. Aynen böyle devam babacığım."

Babam...

Babam olduğunu anlayınca kendimi rahatlıkla koltuğa bıraktım ve başımı ona çevirdim. "Adamlarına beni buraya getirmeleri emri vermişsin baba. İstesen ben kendim de gelebilirdim." kinayeli cümlelerim ardından kaşlarını çattı ve gülümsedi. "Bugün öyle normal bir gün değil Layza'm. Bugün kaderini kendi ellerinle yaratacaksın." Takındığı yüz ifadesi ve ses tonundan olsa gerek içime bir ürperti gelmişti.

"Neymiş o?"

"Annen anlatmadı mı?" kaşlarını yapabilirmiş gibi daha çok çattı.

"Bir çatışmadan ve su tabancalarından bahsetti."

"Ne su tabanc-"

"Onların su tabancası değil gerçek silah olduğunu biliyorum baba." bıkkınlıkla nefes verdim. Beni bunu anlamayacak kadar aptal gördükleri için masum rolümü iyi oynadığımı hissediyor ve kendime kıvanç duyuyordum.

Babam çattığı kaşlarını memnuniyetle düzeltti ve dudağının kenarına kondurduğu sırıtışla saçlarımı karıştırdı, "Su tabancası yalanına inanmayacağıni biliyordum, akıllı kızım."

Uzun zamandır saçımın tek teline dokunmayan babam sırf bir yalana inanmadığım için saçlarımı karıştırmasını kendime ve gururuma yediremediğim için sertçe çektim başımı.

Babam umursamadan ayaklandı. Yanındaki adama döndü ve parmağıyla beni gösterdi, "Arkamdan getirin."

Beni eşya gibi adlandırmasına daha fazla katlanmaya mecalim kalmamıştı, "Baba, ben senin istediğini yaptırabileceğin eşyan değilim. Bana dersen peşin sıra gelirim zaten. İşe yaramaz adamlarını arkandan gitmem için görevlendirmene gerek yok."

Babam arkasını döndü, gözlerinde kısa süre gurur peyda oldu fakat yerini hemen öfke aldı, "Düzgün konuş ve arkamdan gel o zaman."

Başımı salladım ve kendimden emin adımlarla babamın arkasından yürümeye başladım. Arkamdan gelen korumalar sert adımlarıyla tabanda deprem etkisi yaratsa da umursamadan yürümeye devam ettim.

Sonunda evin önündeki büyük araziye geldiğimizde yerde samanlar, etrafımızda ağaçlar, azar azar da olsa birkaç kulübe ve büyük araçlar vardı. Oldukça ciddi ve ürperti veren bu alandan sağ çıkacağım düşüncesine pek inanmasam da kendimden ödün vermeden, başımı dik tutarak olduğum yerde durdum.

.
.
.
.

Geçmiş bölümlerini kısa tutmaya karar verdim.

378 kelime...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çömlek KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin