Her şey hatırladığım gibiydi.
Bulunduğum odanın duvarları griydi, aradaki tek fark içeride hiçbir şey olmamasıydı.
Şaşırmadım tabi.Koridora çıktım ve ezbere bildiğim yollardan babamın olabileceği yere inmeye başladım.
Oraya inerken tarihe bakmayı da unutmadım.
Tam da planladığım gibi... Her şeyden yıllar önce.Derin bir nefes alıp laboratuvara yöneldim. Jarvis'in şimdiye kadar babama haber vermemesi şaşırtıcıydı, ya da belki çoktan vermişti.
Laboratuvarın cam duvarlarının arkasından onu izledim. Zırhını tamir ediyor gibi duruyordu, üstünde klasik bir siyah atlet ve gri bir eşofman altı vardı. Atletinin altındaki ark reaktörünün mavi ışığını belli belirsiz görebiliyordum.
Onu çok özlemiştim.Birden, laboratuvarın kapısı açıldı ve sandalyesinde oturan Tony Stark bana doğru döndü.
"Orada öylece duracak mısın?"
Şuan koşup boynuna atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Derin bir nefes aldım ve yavaşça içeri geçtim.
"Bir hayranım mısın? İçeri nasıl girdin?"
Yıllardır bu anı bekliyordum. Boğazımı temizledim ve hafifçe gülümsedim.
"Buraya sana önemli bir şey söylemeye geldim, ve içeri nasıl girdiğim bana kalsın."
Tony tek kaşını kaldırdı, bu özgüvenin nereden geldiğini anlamamış gibiydi.
"Kimsin?"
Yeniden gülümsedim. Usulca bana lazer tutan güvenlik sistemini işaret ettim.
Lazer bildiğiniz lazer değildi ama, saydamdı.
Tony ne dediğimi anlamıştı ama tedbiri elden bırakmamak adına lazeri kapatmak için hiçbir harekette bulunmadı."Ben Katherine, Katherine Alland. April Alland'ın kızıyım. Onu hatırlıyor musun? Annemi?"
Tony'nin kaşları çatıldı.
"Anneni neden hatırlayayım?"
"Çünkü onu hamile bırakan sensin."
Bir sessizlik oldu. Eh, gayet normaldi tabi.
April Alland, yani annem yaklaşık 20 yıl önce Tony Stark'ın sekreteri olarak işe başlamıştı. Birkaç ay sonra ise bana hamile kalmıştı.
"Benim kızım olduğunu iddia eden birkaç ucubeden birisin sadece. Eminim gerçek annen ve babandan kaçan bir ergensin. Dön evine, çocuk."
"20 yaşındayım. Annem öldü, babam ise beni henüz tanımıyor. İstersen senin kızın olduğunu ispatlayabilirim."
Dipnot; 19'uma yeni girdim. Ama yuvarlarsak 20 oluyor ve bir yıl hiçbir şeyi değiştirmez.
Tony alay edercesine güldü.
"Bunu nasıl yapacaksın?"
"Jarvis'i ve diğer tüm sistemleri deaktive edecek 30 haneli kodunu biliyorum."Tony inanmadığını belli eder bir tonda güldü.
"Bu imkansız."
"Beni izle ve neyin imkansız olduğunu gör, Stark."
Kendi kendime kıkırdadım. Babamla olan ilişkimi her şeyden çok seviyordum.
Bilgisayarına yöneldim ve izin istercesine ona baktım, bana alaycı bir bakış atarak kafasını salladı.
"Yalan söylediğini anlar anlamaz polis çağıracağım, bilgin olsun. Senin gibi ergenlerle uğraşacak vaktim yok benim."
Babamın bilgisayarının şifresini tekte girdikten sonra alaycı gülüşünün sesini duyamamaya başladım.
Kod ekranını açıp belirli kodları girdikten sonra Jarvis'i deaktive edecek 30 haneli kodu girmeye hazırlandım.
Babam bunu bana ben küçükken acil bir durum olursa diye ezberletmişti.Babamın dikkatli ve düşünceli gözleri ekrandaydı ve kodu girmemi bekliyordu.
Her bastığım tuşu gördüğünden emin olarak kodu girdim. Şimdi tek yapmam gereken enter tuşuna basmaktı.
Tepkisini ölçmek için Tony'e baktım.
"Kodu bilmen kızım olduğunu göstermez."
"Babalık testi yapalım o zaman."
"Bu kadar eminsin yani."
"Eminim çünkü babam olduğunu biliyorum."
Tony bana şüpheli bir şekilde baktı.
Keşke her şeyi ona gösterebilseydim.. ama yapamam.
"Adım ne demiştin?"
"Katherine Alland."
"Bak, Alland, seninle önceden anlaşalım. Ben senin sorumluluğunu alamam. Baban olsam bile -ki değilim- ne sana miras bırakırım ne de sana kızım gibi davranırım, anlaşıldı mı?"
Aklıma gelen anıyla gülümsedim.Flashback
"Adım ne demiştin, çocuk?"
4 yaşındaki Katherine dudaklarını büzdü.
"Katherine Alland."
"Bak, Alland," Tony derin bir iç çekti. "Seninle önceden anlaşalım. Ben senin sorumluluğunu alamam. Baban olsam bile -ki değilim- ne sana miras bırakırım ne de sana kızım gibi davranırım, anlaşıldı mı?"
Tony'nin ciddi bakışlarına karşılık Katherine kaşlarını çattı.
"Ne yani, beni sokağa mı atacaksın?"
"Evet. Yani, Pepper sana kalacak bir yer bulabilir."
"Ama benim babam sensin."
"Bu kesin değil."
"Kesinleştirelim o zaman!" Katherine ha ağladı, ha ağlayacaktı. "Babalık testi yapalım!"
Tony göz devirerek karşısındaki küçük kıza baktı. Bir tarafı küçük bir çocuğun sorumluluğunu üstlenmek istemiyordu, çünkü Tony'nin kendi hayatı vardı. Yine de... Kabul etmek istemese de kendini onun yerine koymadan da edemiyordu.
"Peki, test yaptıralım. Ama ben senin baban değilim, bunu anlayacaksın."Flashback Sonu
"Ne yani, beni sokağa mı atacaksın?"
Tony kuşkuyla beni süzdü.
"Evet. Yani... Pepper sana kalacak bir yer bulabilir."
Aynı dört yaşındaki halim gibi, kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Ama benim babam sensin."
"Bu kesin değil."
Uzlaşmaya varabilsek, ona her şeyi ispat edebilirdim.
Annemin neden bana hep inatçılığımı babamdan aldığımı söylediğini şimdi daha iyi anlıyordum.
Ya da, yeniden daha iyi anlıyorum.
"Kesinleştirelim o zaman. Babalık testi yapalım."
Göz devirmesi bile aynıydı.
"Peki, test yaptıralım. Ama ben senin baban değilim, bunu anlayacaksın."
Sırıtmakla yetindim."Eğer babamsan -ki öylesin- bana miras bırakıp bırakmamak ya da bana kızınmış gibi davranıp davranmamak sana kalmış. Ama, gidecek başka bir yerim olmadığından, burada kalacağım. Senden tek istediğim burada kalacak bir yer."
Yeniden alaycı bir tavırla güldü.
"Bunu cidden yapacağımı mı düşünüyorsun?"
"Eğer yapmazsan sana kötü babalık yapmaktan ötürü dava açarım."
"Bunu yapamazsın."
"Bal gibi de yaparım."
Tony oflayarak ayağa kalktı.
"Daha önce söylediğim gibi, senin gibi ergenlere ayıracak vaktim yok. Ancak baban olmadığımı anladığındaki yüz ifadeni çok merak ediyorum. Bu yüzden doğruca benim doktoruma gidiyoruz."
Tony'i merdivenlerde takip ederken kendi kendime sırıtıyordum.
Oyun başlasın, Tony.Tony hızlıca üstüne bir ceket geçirdi. Bunu yaparken yapay zeka Jarvis'e bir emir vermiş olmalı ki Jarvis'in robotik sesi evde yankılandı.
"Bayan Katherine Alland ve sizin yüz hatlarınız %93.7 uyumlu, efendim. Bu, ebeveyni olmanız için oldukça yeterli bir oran."
Tony'nin yüzünün değişimi beni yine anılara götürmüştü.
"Sana söylemiştim! Senin kızınım işte!"
Ah, 4 yaşındaki ben. Çok masum, çok saf.
"Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz."
"Sana söylemiştim- senin kızınım işte. Kabul et bunu."
Tony parmağını bana doğrulttu.
"Senin ve senin aptal testin için değerli kanımdan vereceğimden dolayı şükret, çocuk!"
Sadece güldüm.
"Senin kanın, benim kanım Stark. Ben de kanımı vereceğim."
Tony sinir olmuş bir tavırla evden çıkarken onu takip ettim. Eminim şuanda ona ne kadar benzediğimden yakınıyordur.
Bana yıllar sonra itiraf etse de burada söylediğim bazı sözleri kendisi de daha önce söylemiş. Eh, like father like daughter...Tony'nin doktoruna ulaştığımızda ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Anlaşılan Tony 'değerli kanını' vermekten oldukça rahatsızdı.
Tony'nin doktoru bizim testimizi biraz öne aldığı için testin sonucunu yaklaşık 3 saatin sonunda almıştık.
Kağıtta tam olarak şöyle yazıyordu:
Yapılan kan uyumu testine göre Anthony Stark ile Katherine Alland'ın kanları arasında %99.9 oranında benzerlik tespit edilmiştir. Olası baba adayı Anthony Stark, çocuk Katherine Alland'ın biyolojik babasıdır.Tony'nin yüz ifadesi, görülmeye değerdi.
"Eh... Sanırım anlaşmamız geçerli. Miras yok, baba sevgisi yok, sadece kalacak bir yer."
Tony bana döndüğünde gülümsedim.
"Merhaba, baba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Cadı | Marvel
Fanfiction"Bu yaptığından pişmanlık duyacağın gün herşey için çok geç olacak!" "Üzgünüm Strange. Yoluma çıkmayacağından emin olmalıyım."