Bir anda telefonuma mesaj geldiğinde açıp ne olduğuna baktım. Bilinmeyen bir numara beni "10/C(amii yakanlar)" grubuna eklemişti. Hemen gruba girdiğimde yine kaydetmediğim bir numaranın "Arkadaşlar haftasonu çiğköfte partisi yapacağız gelenler yazsın" dediğini gördüm. Benim de gitmeme annemler izin verildi heralde. Kafamı kaldırıp annemi pompalayan babama "Baba haftasonu arkadaşlarla buluşabilir miyiz?" diue sordum Babam, "Ne yapıyorsan yap çok da sikimde" diyerek annemi pompalamaya devam etti. Bende iç geçirip odama gittim. Sabah tekrar okula geldiğimde çoktan geç kalmıştım bile. Sınıfa girdiğimde birde ne göreyim! İlk gün çarptığım hoca meğersem bizim sınıfa giriyormuş. İçimden "şansımı sikeyim" diye geçirdikten sonra hocaya, "Kusura bakmayın hocam" diyip eşyalarımı bıraktım. Hoca "Bari kağıt alıp girseydin kızım" diyince sınıftan çıkıp Sitare hocaya kağıt almak için yola koyuldum. Sitoş'tan kağıt aldıktan sonra koridorda Hakan Günday'ı gördüm. (Fun fact: Hakan Günday bizim okuldan mezun) Hocam burda ne işiniz var diye sorunca yüzüme bile bakmayıp, "Jahrein'i görmeye geldim." dedi. Saçları da iyice beyazlamıştı. Okuma yazmayı daha yeni yeni öğrenirken annemler beni Hakan Günday'la tanıştırmıştı. Birden karşımda görünce elim ayağım birbirine dolaşmıştı. İzin kağıdımı gösterip "İmza alabilir miyim?" dedim. İmzaladı ve gitti. Annemler çok sevinecekti ama yeni kağıt almam gerekti geri dönüp izin kağıdımı götüme soktuğumu söyledim ve yenisini istedim sızlana sızlana verdiler. Sınıfa tekrar girdikten sonra hoca kendini tanıtmaya başladı adı Jesse'ymiş, felsefe dersimize girecekmiş. Dersi anlatmaya başladıktan sonra onun çekiciliğine kapılıp sapık gibi baktığımı fark ettim. Hemen gözlerimi bahçeye çevirdim. Hoca bunu fark etmiş olacak ki "Daha ilk günleriniz diye birşey demeyeceğim ama hatırlatayım ki öğretmen dışarıda değil tahtanın önünde çocuklaar" dedi. Bahçede dolaşan gözlerimi zor bir şekilde ona çevirdim. Aman Atatürk'üm göz göze gelmiştik! Yanaklarımın benim kontrolümün dışında kızardığını hissedebiliyordum... Gözleri vahşi; aynı bir urfalu gibiydi. Ata'ma şükür Mehdi ve Borsal aralarında konuştuklarından hocanın dikkati dağılmıştı. Bunlar aralarında böğürüp gülüşürken hoca yanlarına gidip, "Lan ikiz dingiller o dilinizi kopartırım sizin açında kıçınıza gülün ne gülüyosunuz la camış gibi la ne gülüyosunuz derdiniz ne sizin. Sınıf resmen ahır kokuyor apış arası kokuyor sizin yüzünüzden. Thrashci olacaksınız bari şerefinizle olun." dedi Sonra arkada Dilcan'ın kendine faa attığını gören hoca "Derste faça atmak yasak kızım at o jiletini." dedi. "Bide oğlum o faça ne nohut kadar yakışır mı blackci adama?" dedi. Okuldan sonra eve geldiğimde annem ve babamın tuvalette olduğunu gördüm yine birbirlerine yapıştırıyorlar sanmıştım fakat sonra anladım ki kuzenim Alarda tuvalete düşmüş, annemler onu çıkarmaya çalışıyor. Son çare olarak babam tuvalet pompasını aldı ve gideri pompalamaya başladı sonunda Alardayı kafası pompaya yapışık olarak tuvaletten çıkardık. Bu Alarda, Alarda baba tarafı kuzenim yani Barış amcamın oğlu kendisi 5 yaşında ve nedense hep yüzünde sabah gazetesinden çıkan ATATÜRK MASKESİ var. Neyse odama girip yatağıma uzandım. Nedense aklım yine jesse hocayı hatırlatıyordu bana. O kel kafası, Vahşi gözleri , seksi konuşma stili... hepsi onu daha çok çekici kılıyordu ve onu düşünürken kendimi kızarmaktan alıkoyamıyordum. Acaba instagram hesabı var mıydı? Aratmaktan zarar gelmezdi heralde. Telefonumu açıp instagrama girdim arama çubuğuna adını soyadını yazdım. İlk sırada çıkan hesaplardan biine tıkladım. Galiba bulmuştum! PPsinde kendinin gözlüklü fotoğrafı vardı. Hemen ss almıştım ama malesef profili gizliydi