yirmiyedi

1.5K 114 30
                                    

yaseniya

motordan indiğimizde nereye geldiğimizi anlamak için etrafa bakıyordum. deniz kenarına yakın bir yere gelmiştik.

aslında ilk beni akşam yemeğe çıkaracak sanmıştım ama daha erken bir saatte almıştı, hala da güneş batmamıştı. ne planladığını anlayamıyordum.

hafif serin ve sakin bir hava vardı. İlkte denizin orda yürüyeceğimizi düşünsem de oraya da gitmemişti, başka yöne doğru ilerlemeye başlamıştık. evlerin olduğu yere doğru gitmeye başladığında garipseyerek onu takip ediyordum, hala ne yapmış olabileceğini anlayamamıştım.

yaklaştığımız evin arkasında bir kadın vardı, merve'yi görmesiyle gülümsemiş ve evden uzaklaşmıştı, yüzünde bir sırıtış vardı.

randevumuz olduğunu biliyordu ve merve için bir şeyler hazırlamış olmalıydı. eve yaklaştığımızda evin arkasındaki merdivenlere doğru ilerlemiştik. ben nereye gidiyoruz diye anlam veremezken bir anda merdivenler bizi evin çatısına götürmüştü.

denizin en mükemmel konumunu gördüğümüz, gerçek dışı olan o günbatımı manzaralı bir yere götürmüştü beni.

oturacağımız yere bir şeyler kurmuş ve güzel bir alan oluşturmuştu. çok tatlı ve çoğu şeye değişeceğim bir ortamdı.

günbatımı, benim en sevdiğim şeylerden biriydi. en bayıldığım şey günbatımını izlemekti çünkü bana göre günbatımı olağandışı ve büyü gibi geliyordu.

"bunu da mı Damla söyledi sana?"

elleri cebinde hazırladığı yere ilerlerken bir anda gülümsedi.

"hayır."

evet diyeceğini beklerken bunu demesiyle ona baktım. düşününce bunu sevdiğimi damla da bilmiyordu. merakla ona baktım.

"nasıl biliyorsun?"

"geçenlerde düşünüyordum. gece hissiyatı mı gündüz hissiyatı mı veriyoruz diye. ben gece , gül gündüz, teyfik de gündüz hissiyatı veriyordu. ama sen gece olamayacak kadar gündüz gündüz olamayacak kadar da gece hissiyatı veriyordun."

onun dediklerini dinlerken kaşlarım havalanmıştı. gerçekten de kendime gececi veya gündüzcü diyemezdim.

"senin boş derslerde çizdiğin günbatımı çizimlerini gördüm. gerçekten de o an aklıma geldi, sen günbatımıydın. ne gündüzdün ne de gece, ikisinin ortasındaki mükemmelliktin."

bunu dediğinde yüzümde engel olamadığım bir tebessüm oluşmuştu. yüzümü ona çevirdiğimde bana gülümsüyordu. kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı, ben kendimi sakinleştirmeye çalışırken arkasından bir çiçek demeti çıkarmıştı.

kalbim güm güm atmaya devam ederken çiçek demetine baktım. farklı renklerdeki lalelerden bir demet yapmıştı, hazır almadığı belli oluyordu.

"lale seçmişsin."

"çünkü renk çeşitliliği olması sana sanatı hatırlatıyor."

gerçekten de hakkımda her şeyi öğrenmişti, laleyi neden sevdiğime kadar her şeyi.

"sana daha çok yaklaşmak istiyorum."

onun gözlerine bakarken nerdeyse gözlerinin parladığını hissediyordum. bana daha da yakınlaştığında zamanı gelmişti.

"senin olmama izin verir misin?"

gözlerime bakarken oldukça yakındık. ağırca yutkunmuş onun gözlerine geri bakıyordum.

"evet."

yüzünde mutlu bir gülümseme oluştuğunda yavaşça kravatını kendime doğru çekmiştim. aramızdaki mesafeyi azalttığımda dudaklarını dudaklarıma değdirmişti.

"çok mükemmelsin."

gözlerimi kapattığımda dudaklarıma küçük öpücükler bırakmaya başlamıştı. ellerimi onun boynuna doladığımda bu öpücüklerin yerini daha uzun öpücükler almıştı.

içim yanıyor gibi hissetmeye başladığımda dudaklarımızı ayırmıştı. ona bakarken yüzümü onun göğsüne yaslamıştım.

"günbatımını izleyelim."

"ben zaten izliyorum."

beni kastederek gülümsediğinde yüzümü daha çok gömdüm. utandığımı görüp sesli bir şekilde güldü.

bana geri sarıldığında elim onu sıkıca sarmıştı. onu şuan sertçe sıkıyor olmam gerekiyordu ama o sesini bile çıkarmıyordu, ona sarılmamı çok seviyordu.

"sen kedilere benziyorsun."

"sende chihuahualara."

ona gözlerimi kısıp baktığımda bana büyükçe sırıtmıştı. Omzuna hafifçe vurduğumda gülüşü büyümüştü.

"gayet doğru bir tespit."

"hayır değil."

"öyle."

onunla inatlaşmanın doğru an olmadığını bildiğim için susmuştum. ama kesinlikle doğru bir tespit değildi, kabul etmiyordum.

yüzümü günbatımına çevirdiğimde arkamdan bana sarılmaya devam ediyordu. bugün gerçekten çok iyi geçmişti, bu kadar hoşuma gidecek şeyler yapacağını tahmin etmemiştim.

bir anlığına ona geri döndüm. ne diyeceğimi merak edercesine bana bakıyordu. bana baktığında utandığımı hissedip başımı aşağıya indirmiştim.

utanmamla yüzünde bir tebessüm oluştuğunda ona daha da yaklaştım. dudaklarına küçük bir öpücük kondurdurdum.

"teşekkür ederim."

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin